İkbal ve Ayşenur’un vahşice katledilmelerinin ardından bir kez daha bu ülkede kadınlar için güvenli bir ortamın olmadığını çok açık gördük. Her ay bir öncekine göre daha da kötüye gidiyor. Narin, Sıla bebek ve daha öldürülen niceleri…Sürekli kadınlar ve çocuklar öldürülüyor fakat bunu durdurmak için atılan tek bir adım yok. Kadın katillerinin suç kayıtları oldukça kabarık olmasına rağmen yetkililerin açıklaması “cani, psikopat madde bağımlısıydı…” oluyor.
Günah çıkarma seansları yapıyormuş gibi toplumu korku ve kaygılarıyla baş başa bırakıyorlar. Soruyoruz; o kadar suç kaydı olanlar nasıl olur da bu kadar rahatlıkla serbest bırakılıyor? Taksim’de yaşanan taciz yeterli bir suç değil miydi de siz bu iki suçlu erkeği ifadelerinden sonra salıverdiniz? Bunlar perdenin önünde yaşananlar. Bir de perdenin arkasında yaşananlar var. Kadına yönelik şiddettin adımları nasıl örülüyor? Kadınlar öldürüldükten sonra katilin “daha önce taciz ettiği, evi bastığı en az iki defa koruma kararını ihlal etmiş” gibi söylemleri televizyon kanallarında hiç de yabancısı olmadığımız bir şekilde duyuyor ve görüyoruz. Sevilay Karlı’nın katili de bu suçları işlediği halde hiçbir işlem yapılmadığı için en son Sevilay’ı öldürdü. İsimleri bu yazıya sığamayacak yüzlerce kadın böyle katledildi. Bu nedenle aramızdan her gün koparılan kadınlar için sokağa, yaşam hakkımız için mücadele etmeye çağırıyoruz. Bu nedenle etkin yasaların olmayışı ve İstanbul Sözleşmesinden çıkılmasına tepkilerimizi büyütüyoruz.
KORUMA KARARINI İHLAL EDENLERE HİÇBİR ŞEY YAPILMIYOR
İstanbul Sözleşmesi’nden çekildikten sonra bir de 6284 sayılı yasasına karşı savaş açtılar. Yüzlerce kadının şiddet gördüğü için başvuru yaptığı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nde bunun çok fazla örneği var. Kadınlar şiddet gördüğü ve hayatının tehdit altında olduğunu söylemelerine rağmen daha ilk adımda koruma kararı verilmeden evlerine geri gönderiyorlar. Yakın zamanda bir kadın, karakola başvurup eşini şikayet etmek isteğini söylediğinde polisin “sana bir şey yapmaz git evine anahtarını değiştir. Bizde bir çağırıp kulağını çekeriz” demesi üzerine çaresizlik içinde evine geri döndü. Aynı gün içinde tekrar şiddet görünce bu defa ifadesi alınıp uzaklaştırma verildi. Sizce koruma kararını ihlal eden erkekler için ne yapılıyor? hiçbir şey. Çoğunlukla erkekler eylemlerini gerçekleştirip oradan uzaklaştıktan sonra polis gelip hiçbir şey yapmadan geri dönüyor. Zaten etkin bir uygulama olmadığı için erkekler uzaklaştırma kararını sık sık ihlal ediyorlar. Uygulanmayan bu uzaklaştırma kararlarının istismar edilmesi kaçınılmaz oluyor. İstanbul sözleşmesine “aileyi yok edecek” denilerek adeta savaş açılmıştı. “Bunun yerine kendi yasalarımızı yapacağız” dediler fakat atılmış tek bir adım olmadığı gibi son zamanlarda Yargıtay, kadın katillerinin cezalarını çok bulup bozuyor. Katiller çok az cezalarla yatıp çıkıyor.
‘ZATEN SUÇLUYDU…’
Yakın bir zamanda bir işçi kadının boşanmak üzere olduğu kocasının 5 tane suç dosyası olmasına rağmen altı ay sonra hapisten çıkacağını öğrendik. Gasp var, adam yaralama, uyuşturucu satıcılığı bunların üstüne eşine karşı işlediği bir sürü suç var. Fakat bu erkek eşine karşı işlediği şiddet suçlarının birinden bile ceza almamış. Diğer suçlarından ötürü de toplam 1 buçuk yıl hapiste kalacak. Daha içeriden çıkmadan tehdit mesajlarını yollamaya başlamış. Kadına “bekle kafanı koparmaya geleceğim” demiş. Bu işçi kadının evini, iş yerini biliyor. Asgari ücretle 3 çocuğuna bakmaya ve yetmediği içinde gece yarılarına kadar ek işlerde çalışıp hayatta kalmaya çalışıyor. Bize “çocuklarım için yaşamak istiyorum. Ne olur beni gizleyin” diyor. Bu kadının başına, boşanmak istediği erkek bir şey getirirse de muhtemelen şöyle yazılacak; “Cani koca, zaten daha önce suçluydu.”
Sanki bunlardan ilk kez haberleri olmuş gibi davranıp belki de yayın yasakları getirip toplumun algısını başka türlü yönetmeye çalışacaklar.
CAYDIRICI CEZALARIN VERİLMESİ GEREKİYOR
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve boşanmalar dahi yasaların baştan sona yeniden kurulması gerekiyor. Kadınları cinayete götüren tüm nedenleri yukarıda örnekleriyle ifade ettik. Başta aile içi şiddet, amirliklerin de görevi ihmal edenlere gereken cezalar verilerek başlanmalı. Çünkü en çok kadınlar bu aşamada vazgeçirilip evlerine gönderiliyor. Uzaklaştırma kararını daha ilk kez ihmal edenlere daha caydırıcı cezaların verilmesi gerekiyor. Şiddet mağduru kadınların bulundukları ortamdan uzaklaştırmak yerine ona şiddet uygulayanın uzaklaştırılması ve yargılanmasını “bir aile içi meseledir” güzellemesinden çıkarılması gibi uygulamalar bile önemli oranda kadın cinayetlerinin önüne geçecektir.
Erkekliğin bu kadar kutsandığı bir yerde “Ne olacak ki? 5 yıl yatar çıkarım” diyerek yüzlerce kadının canının yakılmasının arkasında çokça söylediğimiz gibi politik nedenler var. Ama bu adımları atmak yerine öldürülen kadınların ardından iki yüzlü açıklamalar yapılıyor. Yandaş basın ve sosyal medya eliyle kadınların yaşam biçimleri günlerce masaya yatırılıp “İkbal’in, Katil ile son görüntüleri’ diyerek yayınlanması “böyle bir cani ile neden görüştü”, “seküler gençler içki içiyor, madde kullanıyorlardı” diyerek olay farklı bir yere çekilmek isteniyor. Toplumu yönlendirmeye ve kadınları suçlu göstermeye çalışıyorlar.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.