'Yılın skandalı' diye duyurulan olayı konuşalım mı biraz? Eşini aldattığını cümle alemin bildiği bir adamın çocuğunun velayetini almak için yediği haltları... Mahkemeye yasadışı delil hazırlayıp, yani aslında suç işleyip bir de bunu medya ile paylaşmasını... Bunu da “babalık duygularıyla” açıklamasını... Evet Mustafa Ceceli’nin eski eşine yaptığından söz ediyorum.
Aslında bizim hiçbirimizin gündeminde olmaması gereken bir konuyu okuyoruz, konuşuyoruz günlerdir. Tamamen iki insanın özelini... İkisi de kadın olunca “yılın skandalı” oldu, böyle duyurdu Hürriyet gazetesi ve her tarafından sorumsuzluk akan yazısıyla Cengiz Semercioğlu.
Skandal olan iki kadının adının geçmesi, aralarında bir şey var mı yok mu bizi ilgilendirmez, ama olduğu iddiası ile servis edildi bu haber. Ceceli’nin açtığı davaya dayanak yapılarak verildi haber. Aslında çocuğunun velayetini anneden almak isteyen bir adamın, nafaka ödemekten de kurtulmak maksadıyla tezgahladığı bir rezillik söz konusu olan.
Üstelik eşini aldatmış olduğu herkesçe bilinen bir adam yapıyor bunu. Bu kısım da aslında bizi ilgilendirmez aldatmış, aldatmamış yine sadece ilgili kişilerin meselesi. Ama muhtemelen gözü yaşlı, terkedilen, aldatılan bir kadın var ortada. Üstelik evlilik de bu sebeple Ceceli’nin isteği ile bitmiş.
O zaman mesele ne ki? Neden insan bir iki yıl sonra kendi isteği ile ayrılmış olduğu eşine bunu yapar? Neden çocuğun velayetini böyle almak ister? Çocuğuna zarar verecek böylesi bir işe neden girişir? Eski eşine nafaka vermemek için insan bunu nasıl yapabilir?
Şimdi sorulması gereken sorular bunlar değil mi? Eski eşinin ilişkisini bilsen bile bunu neden yaparsın ki? Bu çok korkunç bir kötülük biliyor musunuz? Çocuğu annesinden ayırmak, ona ödediği nafakadan kurtulmak için planlanmış çok büyük bir kötülük...
O yüzden burada ahlaki bir sorun aranacaksa muhatap elbette ki Ceceli olmalı. Ahlak tartışması yapılacaksa bunu bir zamanlar bir evlilik sürdürdüğü insana yapabilecek kadar rezil olmak üzerinden yapılmalı.
Bir de bu çirkinlik çok bilindik değil mi? Birini sevmezsin bir komplo planlarsın, hakkında bir söylenti ortaya atarsın, ayağını kaydırmanın bin bir yolunu bulursun. Eşini dövenlerin “cumhurbaşkanına hakaret etti, o yüzden dövdüm” dediği ve ceza indirimi aldığı bir ülkedeyiz unutmayın. Kaldı ki siyasal iktidar da öyle değil mi? Daha düne kadar birbiriyle iyi geçinenler birden düşman olup, birbirleri hakkında demediklerini bırakmıyorlar. Siyasi etik, tutarlılık, vicdan falan hak getire.
Ceceli de işte bu ahlakın temsilcisi bir yerde. Amaca gidilen yolda her şeyin mübah olduğunu düşünenlerden. Siyasal iktidarın etkinliklerinde, yemeklerinde boy gösteren, Cumhurbaşkanın iftarlarında ezan okuyan bir insandı kendisi. Aldatma içeren ayrılığından sonra prestij kaybettiği söyleniyordu. Şimdi aradığı prestiji bulmuşa benziyor. İki kadının ve bir çocuğun bütün yaşamlarını mahvetme pahasına bulunan prestij, onların üzerine basılarak yapılmış bir yükseliş...
Ne pahasına, neler çiğnenerek yapılıyor bütün bunlar? İki kadın ve çocuğu gözünüz kırpmadan kurtlar sofrasına atıyorsunuz ve sonra da “ahlak” diyorsunuz. Bu “ahlak”ın homofobiyle yoğrulmuş bir toplumsallıkta geçer akçe olduğunu bilmenin şehveti ve kurtluğuyla yaptı Ceceli ama umduğu gibi olmadı işte... Tahmin ettiğinden çok eleştirildi, bir daha bir daha açıklama yapmak zorunda kaldı. Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu da keza öyle. İnsanlar bu rezil oyundan çok rahatsız oldu, bu arkadan iş çevirmeden, eve kamera koymalardan, bunları basına sızdırmalardan, buralardan yeniden itibar kazanmaya çalışmalardan rahatsız oldu herkes...
Bu işin en iyi tarafı bu oldu belki. Rezilliğin dibinden ahlak dersi vermeye çalışan adama insanlar “ne yapıyorsun sen” dediler. Hem de iki kadın arasında bir ilişki iddiası olmasına rağmen; “rağmen” diyorum çünkü bu topraklardaki en büyük tabulardan biridir bu ilişkiler. İlişkilerin sadece bir kadın bir erkek arasında olmasıdır öğretilen ve normal gösterilen.
Bu üstünden atlanmayacak kadar önemli bir göstergeydi; dibe batırma operasyonu karşısında ayakta durmaya çalışan iki kadının yanında olmayı seçti insanlar. İki kadının ilişkisinden çok Ceceli’nin ahlaksızlığı, döndürdüğü dolaplar konuşuldu.
Düşünüyorum da “ahlak” diye diye kadınların ölümüne neden olan o iki yüzlülülüğü tartışmaya devam edebiliriz buradan... Kim kimi sevmiş, kiminle birlikte olmuş, ilişkisini nasıl yaşamış, sadece iki kişiyi ilgilendiren konular neden ve nasıl kamunun gündemi olmuştan ziyade, artık bu ikiyüzlülüğe tepki verenlerin, oyunu “Dur bakalım sen orada, asıl sen nasıl böyle bir şey yaparsın” diye sorarak bozanların birlikteliğinden konuşalım.
Güzel olan taraf bu; “ahlak timsali” diyerek karşımıza çıkarılan proje çocukların sığındıkları ikiyüzlülük yıkılmaz, sarsılmaz, dokunulmaz, konuşulmaz değil... Magazin gündeminden taşıp sosyolojimize, psikolojimize, siyasetimize ve kültürümüze dokunan, oradan “iyiye” yönelen bu mevzuda bunu gördük.
Buradan yürüyelim mi?
İlgili haberler
‘Genel ahlak’ dayatmasını kırabiliriz
ODTÜ yönetimi, her platformda ODTÜ’nün özgürlükçü ve eşitlikçi bir yönetime sahip olduğu algısı yara...
Ahlaklıymış gibi, adaletliymiş gibi...
Ahlak, çocukları istismar edene kıyak geçmek; adalet, güvencesizliğe ve evliliğe mahkum edilen kadın...
Gelin sizinle samimi bir konuşma yapalım...
Hangimiz samimi olmayan insanları tutmak isteriz ki hayatımızda? Arkamızdan iş çevireceğini bildiğim...
Hiçbir rakam ‘Değiştirebiliriz’ gerçeğini değiştir...
Kötü adamların hemen kolayca yenildiği bir filmin içinde değiliz. Birbirimize, o kazanabiliriz inanc...
Yere batsın hassasiyetiniz!
Çocuk istismarına ilişkin cezalar yıllardır konuşuluyor bu ülkede. Cezaların arttırılmasının çözüm o...
Ertuğrul Gazi’nin çocuğu ABD vatandaşı...
Yerli ve millilikle kafayı bozmuşların elde kılıç kalkan ekran önünde dizildiği AKP dizisinin başrol...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.