Bu sömürü çarkına birlikte karşı çıkalım
Öğretmenlerin kamuda çalışan öğretmenlerle aynı özlük haklarına ve ücrete sahip olması, hem özerk eğitim ortamının sağlanması hem de bu sömürünün ortadan kalkması için elzem.

Özelde ve kamuda çalışan tüm öğretmenlerin ortak talebi olan Öğretmen Meslek Kanunu, hazırlanan taslakla birlikte birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Atanamayan öğretmenler ve KPSS mağduriyet haberleri her atama döneminde gündeme gelirken bir de mesleğini icra eden öğretmenlerin sınava tabi tutulması ihtimali ciddi bir gündem oluşturdu. Bununla beraber, meslek kanunu kapsamında özel sektörde çalışan ya da devlet okullarında ücretli öğretmenlik yapan meslektaşların bu kanundan yararlanamaması da ciddi bir sıkıntı doğuruyor.

Özel sektörde çalışan öğretmenlerin 2014’te çıkan yasa ile meslek statüsünün kaldırılması, mesai kavramını esnekleştirirken, öğretmenlerin asgari ücret hatta bazen asgari ücretin altında çalışmalarına sebep oluyor. Son dönemde Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının gündeme getirdiği taban maaş talebi sektörde çalışan bütün öğretmenlerin talebi. Aynı sıralarda okuyan, aynı mesleği yapan öğretmenler özel sektörde- reklam tanıtım, veli (özel okullara göre müşteri) bağlama, yapması gerekmeyen büro işleri gibi birçok angarya işte yapmak zorunda. Etütler, ek dersler, ekstra nöbetler, çoğu okulda olan bekleme sınıfı nöbeti, hafta sonuna koyulan etkinlik ve gösteriler, sınava hazırlık sınıfları gibi mesainin üstüne konan zamanlarla birlikte 40 saati aşan çalışma saatleri ile özel sektör öğretmenleri için sömürü günbegün katmerleniyor. Bunlar, sektörün herkes tarafından bilinen fakat kimsenin bir şey yapmadığı meseleler haline gelmiş durumda.

VELİNİN MUTLULUĞU, SINIFIN İSTİKRARI İÇİN KÖLELİK KOŞULLARI

Devletin öğretmen açığını atama yaparak değil ücretli öğretmenlik kalemi ile doldurmaya çalışması, KPSS puanlarının bundan da etkilenerek artması, yeni mezun öğretmenleri özel sektörün kucağına itiyor. Kendi programlarını oluşturan, kendi kitaplarını çıkaran kocaman kampüslerde yüzme havuzundan, satranç kulübüne kadar birçok imkânı olan o özel okullar, öğretmenleri bu koşullarda çalıştırıp emeğini sömürerek günden güne büyüyor. Başarı sıralamalarıyla övünen özel okullar öğretmenlerin hakkını vermeme konusunda da oldukça yaratıcı ve de başarılı işler çıkarıyorlar. Resmî tatillerde çalışan okullar gündeme gelmişti. Yaz tatili döneminde ise öğretmenleri işten çıkaran ve sezon başında tekrar işe alan büyük iş adamlarının okulları en kıdemli öğretmene dahi 10 aylık sözleşme yapmaktan çekinmiyor. Bu sözleşmelerin son dönemde gündeme gelmesiyle, bu süreçte birçok öğretmenin işsizlik maaşı aldığı, dönem başında tekrar aynı işe başladığı biliniyor. Peki bu süreçte öğretmenler çalışmıyorlar mı? Okul dönemi hazırlıkları için seminerlere, toplantılara katılmıyorlar mı? Elbette katılıyorlar. “Hocam uzun sürmez, zaten patron da katılacak gözükseniz iyi olur” çağrılarıyla katıldığımız oturumlarla gayri resmi olarak çalışıyoruz.

Bunlarla beraber hamile kalan öğretmenlere uygulanan mobbing, hatta bazı okullarda kadın öğretmenlere işe girerken yaptırılan “evlenmeyeceğim” sözleşmeleri artık olağan hale geldi. Hamile kaldığında, sınıflardan çekilip büro işleri yaptırılan kadın öğretmenlerin sayısı hiç de az değil. Velinin mutluluğu, sınıfın istikrarı için yapılan bu “pedagojik” önlem de öğretmenlerin hakları gasbedilmeden yapılamıyor tabii ki.

SENDİKAMIZDA BİRLEŞELİM, MÜCADELEYE DEVAM EDELİM
Özelleştirme teşvikleri, akademik becerilerin birkaç saatlik sınavla ölçülmesi, devlet okullarının cemaatlerin örgütlenme yerleri haline getirilmesi üzerine kurulan eğitim sisteminde, özel sektörde çalışan öğretmenler joker gibi her alanda ve her pozisyonda çalıştırılıyor. Geleceksizliğin, işsizliğin arttığı ve alım gücünün her geçen gün azaldığı şu zamanlarda ise öğretmenler kelimenin tam anlamıyla yaşam mücadelesi veriyor. Öğretmenlerin kamuda çalışan öğretmenlerle aynı özlük haklarına ve ücrete sahip olması, hem özerk eğitim ortamının sağlanması hem de bu sömürünün ortadan kalkması için elzem. Geçim kaygısıyla, patrona ses çıkaramayan, veli ile doğru bağ kurmaya çekinen öğretmenlerin mesleğini etik ve profesyonel biçimde yapması mümkün değil. Bu kaygıyı taşıyan öğretmenler olarak haklarımız için sendikamızda birleşeceğiz ve mücadele etmeye devam edeceğiz.

Fotoğraf: Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası

İlgili haberler
Eğitimciyi köle zanneden patrona karşı işte böyle...

Özel eğitim kurumlarında çalışan genç bir eğitim emekçisi, okulun ek zam vermek yerine öğretmenleri...

8 Mart’ın ardından: Kadın eğitimciler şikayet etme...

Bu 8 Mart’ta işyerlerinde yaptığımız çalışmayla kadınların daha katılımcı, sözlerini söylemeye daha...

Biz eğitimciler eşitsizlik uçurumunun bire bir tan...

Eğitim emekçisi Duygu Erdoğan 1 yıl boyunca pandeminin öğretmen ve öğrencilere bilançosunu özetledi:...