Bu düğümü kim çözecek?
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde kadınlar Sevda Karaca’nın katılımıyla bir oyun oynadı. Oyunun anlattıklarını, gösterdiklerini İlknur Haylaz anlattı.

Sarı yumak Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinden içeri doğru yuvarlandı öğlen saatleri. Sımsıkı sarılmış, sapsarı bir yumak. Dernekte yan yana gelecek kadınlar çoğaldıkça yumak da oradan oraya hızlanarak dolanıyordu aramızda. Kimindi acaba bu yumak? Hangimizin çantasından düşmüş, hangimizin ayaklarına takılmıştı?

Günlük hayatta birini tanımaya çalışırken en sık sorduğumuz sorulara geldi sıra. Adın ne, nerelisin, ne iş yapıyorsun, çalışıyor musun, yaşın kaç, kaç çocuğun var?.. Öyleyse şimdi kendimize 5 dakika tanıyalım ve yanımızdaki arkadaşımızla bu soruları sormadan tanışmanın formüllerini bulalım. Peki ne öğrendik arkadaşımız hakkında? Kitap okumayı sevdiğini ama buna vakit ayıramadığını, en sevdiği rengi, engellerinin olduğunu bu yüzden de ailesine vakit ayıramadığını, karnabahar ve yaprak sarmasını çok sevdiğini, sinema ve tiyatroya gitmek istediğini ama buna zamanı olmadığını.

Peki arkadaşımız nedenleriyle birlikte en çok kime güven duyuyor? Arkadaşlarına ve ailesine, kadınların mücadelesine, hayvanlara, kendine; çünkü bu zamana kadar hep kendi mücadelesini kendi vermiş, kadın derneğindeki kız kardeşlerine... Siz de fark ettiniz mi? Birbirimizi tanımaya çalıştıkça nasıl da benzediğimizi…

Hepimizin hayalleri vardır. “Dünya için küçük ama bizim için kocaman” olan hayallerimiz. Peki neydi sizce bugün burada yan yana gelen biz kadınların hayalleri?

“Çocuklarımın iyi bir meslek ve gelecek sahibi olması, müstakil bir eve yerleşmek, kendi evimde kendimle yaşamak, arkadaşımla ortak iş kurmak, mutlu olmak, kadınların özgürce yaşaması, gezmek, uyumak, emekli olmak, insanca yaşayabileceğimiz bir dünya, kadın derneğini tüm dünyaya duyurmak…” Bunlar hayallerimizdi. Peki bu hayalleri gerçekleştiremiyor olmamızın önündeki engeller neydi?

“Birincisi ekonomik sıkıntılar, ikincisi ise çalışmak.” Ama nasıl çalışmak?

Sahi çalışmak deyince aklımıza ilk ne geliyor?

“Yorulmak, para, uykusuzluk, emek, zaman, mecburiyet, ağrılar, ödün vermek, haksızlık, karşılığını alamamak, asosyallik, özgüven…”

Çalışmak deyince neden hep aklımıza ilk olarak olumsuzluklar gelir ki? Bunu da işçi kadınlar ‘’ama nasıl çalışmak’’ sözleriyle anlatmaya devam ediyorlar.

ÇÜNKÜ BU SORUNLAR İŞTE HEPİMİZİN

“Ben bir metal işçisiyim. Çalışmak deyince aklıma ilk, çalışınca uğradığım haksızlıklar geliyor. Hakkımızı alamıyoruz. Zorunlu mesaiye kalıyoruz. Kalınca da karşılığımızı alamıyoruz. Şu ana kadar çoğu yerde de benzer haksızlıkları görüp, yaşadım.”

“Ben de yakın zamana kadar Oppo’da çalışıyordum. Yemek saatlerinde ve molalarda oturacak yer bulamıyorduk. Soyunma odalarında da durum benzerdi. Gece vardiyasında servisin evin önüne gitmesi kadar gerekirken gitmezdi ve geceleri eve girene kadar başımıza ne gelecek bilmiyorduk. Ama tüm bu sorunlar karşısında geldiğimiz noktada şunu öğrendim. Birlik olacağız ki bir şeyler başarabilelim. Birlikte yürüyebilmek çok önemli.”

“Ben de bir metal işçisiyim. Oppo’daki arkadaşımla benzer sorunları fabrikamızda bizler de yaşıyoruz. Mola bitince 1 dakika geç girsen içeri hemen tutanak. Lavaboya gitmek bile sorun. Regl olmuşuz ya daha fazla sorun yaşıyoruz. Mola gelince gitmemizi söylüyorlar.”

“Ben de bir metal işçisiyim. Dün de 1 makine yerine 3 makinede çalışmayı öğrettiler bana. Destek istedim. ‘Sen bunun da üstesinden gelirsin’ dediler. Günün sonunda baktım, üstesinden gelmişim. Ben bitmişim.”

“Bir sonraki buluşmamızda 62 yaşında hâlâ çalışmak zorunda kalan kayınvalidem ile de tanışmanızı isterim. Çalıştığı fabrikada mesailerle birlikte ücreti asgari ücrete tamamlanıyor onun da.”

“Tekstilde de durum farklı değil arkadaşlar. Kulaklığını takmazsan da tutanakla işten atmakla tehdit ediyorlar, lavabo süresini de beğenmezlerse gene hemen tutanak, sürekli baskı ve işten atma tehdidi mevcut fabrikamızda. Son süreçte yaşadığım bu baskıdan kaynaklı da topladım bütün cesaretimi ve kadın arkadaşlarım ile bu sorunlarımız için birleştik. Ve sorunlarımız karşısında birlik olduk. Çünkü bu sorunlar işte hepimizin.”

Birbirimizi tanımaya çalıştıkça nasıl da benziyormuş yaşamlarımız. O sarı yumak meğerse hepimize bir şekilde düğüm atmış ve o düğümleri birbirimize nasıl da bağlamış.


İPİN UCU DA, İPUCU DA ELİMİZDE

Ah sarı yumak! Kimsin sen!

Kadınlar cevap veriyor: “Bu sarı yumağın düğümleri hayatımızı zorlayan koşullar, bizi birbirine bağlayan zincirler, aynı şeyleri yaşadığımızı ve sorunlarımızın da ortak olduğunu gösteriyor olabilir mi?”

Evet sevgili kadınlar, kız kardeşlerimiz. Bu bağlar bizim aramızdaki dayanışma bağları olduğu kadar, hayallerimizin gerçekleşmesinin önündeki en büyük temel engeller. Peki bu bağları çözmenin yolu nedir, bu düğümü nasıl çözeceğiz?

İpucu: Bugün aramızda Ekmek ve Gül editörü Sevda Karaca da var. Ve Sevda bizlere bir ipucu veriyor. “Bugün neden işçi kadınlar olarak buraya geldiniz?”

Bilinçlenmek ve öğrenmek için. Evet peki nasıl öğreniriz? Kitap okuyarak. Bu düğümün çözümü örgütlenmekten geçecek ama bunun için de birbirimize güvenmek emekle, sabırla, istikrarlı olmamız gerekiyor.

Sevda bizimle bir oyun oynadı. Bu kış aylarında kadınların yan yana gelişiyle içimizi ısıtan güneşli bir pazar gününde. Ve oyun bitti!

Oyunun sonunda bizleri birbirimizden ayıran değil, birleştirecek soruları kendimiz sorarak en sonunda da kendimizi bulduk. Fabrikalarda çalışan biz kadın işçiler her türlü çalışma ve yaşam koşullarımızın zorlaştırıldığı bu dönemlerde güven duygusunu nasıl da unutmuşuz. Nasıl da taş gibi oturmuş yüreklerimize. Nasıl da özlemişiz. Öyle değil mi? Birine güvenebilmeyi, gözün arkada kalmadan yürüyebilmeyi…

Kocaman kocaman ortaklıklarımız varken çözümün nerede olduğuna ilişkin ipin bir düğümünün bir ucundan başlayıp yavaş yavaş konuşarak, tartışarak, birbirimize güvenip anlayarak bir birliğin, dayanışmanın bir parçası olduğumuzdan itibaren bunu nasıl çözebildiğimizi de gördük bugün. Bu sarı yumak, bizim bütün sorunlarımızın olduğu yumak. Ama artık o ortak dertlerimizin kendi, aynı zamanda bizim çözümümüzün de yumağı da oldu.

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül


İlgili haberler
Tarihin her sahnesinde: Had bilmez cadılar

Hastanelerden, evlere, iş yerlerimizden, sokağa yaşadığımız, şiddete, eşitsizliğe karşı başka bir yo...

Genişleyen öfkeyi dayanak almak, örgütlenmesine da...

Boşuna değil son günlerin tüm direnişlerinde iki sloganın öne çıkması… 'Birleşe birleşe kazanacağız'...

Oppo’dan öncesi, Oppo’dan sonrası: Babadan kocaya,...

Oppo işçisi bir kadın, evliliği boyunca gördüğü şiddetten kurtulma aşamasında Oppo’dan işten atılma...