Ayfer Anne’nin mücadelesi, iş güvenliği önlemleri aldırttı
İş cinayetinde kaybettiği oğlu Kadir Özdemir için adalet arayan Ayfer Aburşu, HABAŞ’a iş güvenliği önlemleri aldırttı.

Yaşı 60’ı geçmiş, kısa saçları bembeyaz olmuş, kısa ve tıknaz vücuduyla mahkeme kapısında iş cinayetinde kaybettiği oğlu Kadir Özdemir için adalet arayan Ayfer Aburşu, oğlunun ölümüne yol açan çalışma koşullarını değiştirme mücadelesinde HABAŞ’ın cimri ve zalim sahip ve müdürlerini kısmen de olsa dize getirdi. HABAŞ gibi, Soma benzeri bir yerde hem de Türk Metal’e rağmen işçiler için büyük bir kazanım.
Çünkü işyerinde örgütlü Türk Metal şirketten yana olup işçilere ve Ayfer Aburşu’ya sırtını döndü. Buna rağmen Ayfer Anne mücadelesinden vazgeçmedi. İlk etapta HABAŞ “Maliyetli ve gerekli görmediği’ iş güvenliği önlemi olan yaşam hattını kurmak zorunda kaldı. Trajik olan şey ise bunu daha önce yapmış olsaydı Kadir Özdemir hayatta olacaktı.

Zenginliği, işçilerin çektiği eziyete karşı zalimce soğukkanlılığı, işçiler içinde cimriliğine karşın Ferrari ve lüks otomobil cemiyetinde müsrifliği ile bir yıldız olan fabrika patronu ve iş yasalarını bile ayaklar altına alma pahasına onun sadık hizmetçisi gibi davranan müdürlerinin iş güvenliği önlemi almak zorunda kalması fabrikadaki durumun vahametini de gösteriyor.

ÖZDEMİR’İN DAVASI SONRASI YAŞAM HATTI ÇEKİLDİ

İşçiler, Kadir Özdemir’in davası başladıktan sonra fabrikaya bir denetleme şirketi geldiğini ve çatıdan başlayarak vinçlerde yürüme yollarına kadar yüksek her yere yaşam hattı çekildiğini anlatıyor.

İşçiler, “Patron da müdürler de bilindiği gibi nereden kısarız da göstermelik yapıp maliyet düşürürüz derdinde. Önce çatıya boydan boya yaşam hattı yaptılar, güvenlik kemeri bağlayacak bir düzenek. Sonra denetleme şirketi gelmiş ve uygun bulmamış. Denetleme şirketi usulüne uygun olarak kendisi yaptı. Fabrikada söylenti var, 400 bin dolar mı ne tutuyormuş. Herhalde üzüntüden kahroluyordur patron. Yani HABAŞ’a kalsa kendi zihniyeti ile yapacak ve sadece görünsün diye uyduruk olacaktı ama bu sefer dışarıdan denetleme şirketi gelmiş. Boydan boya kesintisiz bir hat çekmiş. Kemer bağlayacak ve hareket edebilecek şekilde. Hem de sadece çatıya da değil, fabrika içinde yürüme gerektiren yüksek her yere yapıyorlar” diyor.

‘SORUMLULAR CEZA ALSIN’

Patron Mehmet Rüştü Başaran’ın çalışanından öte 36 yıllık sadık hizmetkarı gibi görünen Fabrika Müdürü Haşim Ayten tutukluluğu kaldırıldıktan sonraki ilk duruşmada Kadir Özdemir’in ölümüne sebep olan kemer bağlamak için kullanılan yaşam hattının olmamasını “Maliyetli olduğu için gerek görmedik” diyerek savunmuştu.

Ancak Ayfer Aburşu, “Bana şikayetçi olmamam için para teklif ettiler, kabul etmedim. Hiçbir şey Kadir’imi geri getiremez. Benim tek istediğim Kadir’in ölümüne sebep olanların ceza alması ve bir daha kaza yaşanmaması için önlem alınması” diyerek açtığı davada istediğinin bir kısmını kazansa da en büyük isteklerinden birisi de sorumlu müdürlerin ceza alması.

KÂR HIRSI VE DENETİMSİZLİK

HABAŞ’ta herkes biliyor ki fabrikada onlarca işçinin ölmesinin belki de tek sebebi fabrika yöneticilerinin başında olan iki müdürün aşırı kâr uğruna önlemsiz, denetimsiz vahşi koşullar dayatması.
Bununla beraber Ayfer Anne’nin istediği bir şey daha var; sendikacıların da işlerini düzgün yapması ve şirkete değil işçilere sadık olması.

Övünerek anlattığı babası Mustafa Aburşu’nun ’70’lerde sendikacılık yapan, sendikacılığı geçim kapısı görmeyip de ateşten gömlek olarak taşıyanlardan olduğunu söyleyen Ayfer Anne, “Babamdan aldığım mirasla öğrendiğim dik duruşum ve mertlikle ayakta durup Kadir’imin davasını sürdürüyorum” diyor.

‘SENDİKA SIRT ÇEVİRDİ'

Türk Metal İzmir Şube Başkanı Mürsel Öcal ve Aliağa Temsilcisi Ali Ekber Tali’yi kastederek, “Çok aradım açmadılar, mesaj attım kazayla ilgili şahit aradığımı söyledim dönmediler, duruşma gününü söyledim bir kere bile aramadılar. İzmir’den gelenler oldu sağ olsunlar ama fabrikadan onlar gelmedi. Bu kadarını beklemiyordum. Hiçbir şey olmasa bile insanlık namına bu kadarını beklemiyordum. Davaya gelmeleri için çabaladım ama gelmediler” derken hem üzgün hem de bu kadar pişkin bir ikiyüzlülüğe karşı öfkeliydi. Ve Ayfer Anne, “Onların bu duruşunu, bize ve Kadir’e sırt çevirdiğini de yazmalısın, herkes bilmeli” diyor.

ÇALIŞAN İŞÇİYE DE ÖLEN İŞÇİYE DE SAHİP ÇIKAMAYAN BAŞKAN

Ayfer Aburşu’nun bahsettiği kişilerden Mürsel Öcal, Genel Başkan Pevrul Kavlak tarafından Kırıkkale’den İzmir’e gönderilerek sendikanın başına oturtulan bir isim ve o geldiğinden beri özellikle demir çelik fabrikalarında hak gaspları, hukuksuzluklar hiç eksilmedi.

Türk Metal İzmir Şubesinin başına Mürsel Öcal oturtulduğundan bu yana 2015 metal fırtına öncesindeki itibarsız, müdürlerin işçilere baskı yapmasının aracı olan ve etkisiz günlerine dönmesi çok kısa sürdü. Şu an Türk Metal bölgenin en büyük ancak en etkisiz sendikası konumunda.

Pandemide sadece HABAŞ, kısmi çalışmaya gönderdiği 350’ye yakın işçinin ikramiyesine el koydu, hem de yasalara ve toplu sözleşmeye aykırı olmasına rağmen. Mürsel Öcal, işçilere ikramiyelerin yasal hakları olduğu, gerekirse mahkeme yoluyla alınacağı sözünü verse de bu konuda dava bile açılmadığı ortaya çıktı.

Pandemi döneminde iş cinayetleri de bitmedi. HABAŞ ve İzmir Demir Çelik gibi fabrikalarda 5 işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti. İzmir Demir Çelik fabrikasına HABAŞ’tan gelen müdür çalışma koşullarını esneterek yoğunlaştırdı ve işçiler üzerinde baskı kurdu. Bu gibi gelişmelerin hiçbirinde Türk Metal ve İzmir Şube Başkanı Mürsel Öcal işçilerin yanında yer almadı.

Fotoğraf: Pixabay

İlgili haberler
Evladı için mücadele etmiş güçlü bir kadın: Celile

Nazım Hikmet’in annesi, Ressam Celile Hanım. Yaşamını bilinmezliklerden çekip çıkarmaya çalışan Kadı...

Fıtık yapan çalışma koşulları rapora rağmen değişm...

Ağır taşıma, iş yerinin baskıladığı performansa uymaya çalışma… Fıtık ise ağır çalışma koşullarının...

Sovyetlerde işçi sağlığı ve iş güvenliği: Çalışırk...

Ne yani çalışma yaşamı insan hayatı merkezli inşa edilemez mi? Burada kadın ve çocuklar ayrıca gözet...