Ayaklarımızı parçalayan yoldaki taşları söküp atmak mümkün
'Şiddete karşı bulunduğumuz işyerlerini dayanışmanın ve mücadelenin adresleri yaparak güçlenebilir, kadınların memleket genelindeki birleşen mücadelesine de buradan güç katabiliriz.'

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü yaklaşıyor. Tarihte yaşanan mücadeleyi hatırlatan bugünde, artarak devam eden şiddeti ve şiddeti durduracak taleplerimizi, kadınların birleşik gücüyle duyurmak, bu zor günlerde ihtiyaçtan çok zorunluluk halini aldı.
Dünyada ve ülkemizde kovid-19 salgınında 8 ayı devirdik. Bu 8 ayda sağlık dahil her alanda dayatılan politikalar, sağlık emekçisi kadınlar olarak bugünümüzü de geleceğimize de göz dikmiş durumda. Şöyle ki;
- Sağlık emekçileri salgının her türlü yükünü canları ve sağlıkları pahasına omuzlarken biz kadınlar bunlardan azade olmadığımız gibi, sorunları daha da zorlanarak yaşıyoruz. Acilen artırılması gerekirken her gün azalan sağlık emekçisiyle sistem döndürülmeye çalışılınca, fütursuzca sömürülen emeğimiz ve bedenimiz, heba olan sağlığımız oluyor. İşte daha fazla çalışmak evin, çocukların, ailenin diğer bireylerinin sorumluluklarını üzerimizden almıyor. Okulların olmayışı, yaşlıların artan ihtiyaçlarıyla daha da ağırlaşan sorumluluklar karşısında ise kırıntı halindeki destekler dahi azalmış durumda. Her konuda kendi başımıza bırakılmış durumdayız.
- Sağlık kurumlarındaki keyfilik, kuralsızlık, hukuksuzluk, angarya salgında daha da arttı. İşyerinde baskı, şiddet, dayatma eskisine göre daha fazla. Bunlar kadınlara karşı çok daha kolay ve pervasız uygulanan yöntemler.

ŞİDDET ARTARAK DEVAM EDİYOR

- Salgın bir yandan sağlık emekçileri olarak sorunlarımızın, taleplerimizin gün yüzüne çıktığı, görünürlüğümüzün arttığı bir dönem de oldu. Buna rağmen sağlık kurumlarında şiddet artarak devam ediyor. Çünkü şiddetin kaynağında sağlık politikaları, işlemeyen sağlık sistemi ve bunun yarattığı yönetememe hali var. Şiddet biz kadınları es geçmiyor. Dahası, işyeri dışında da salgının etkileri şiddetin farklı halleriyle karılaşmamıza neden oluyor. Ev ve sosyal ortamında alkışlanan kadar, damgalanan, suçlanan, aşağılanan, şiddet gören, kovulan sağlık emekçisi kadınlar var.
- Salgında kadınlar için şiddet riskinin arttığı bilinmesine rağmen önlemler alınmadı. Korunma mekanizmaları zaten yetersizken, salgında mevcut olanlar dahi uygulanmadı. Biz sağlık emekçileri de şiddete uğruyor, korunmuyoruz. Sosyal medyada karşı karşıya olduğu şiddete karşı destek çağrısında bulunan sağlık emekçisi sayısının artması da tesadüfi değil, bu ortamın sonucu.
- Salgın gerekçesi ile haklarımızı geriletmek için atılan her adım, istisnasız biz kadınlara yönelik şiddetin katmerleşmesine neden oluyor. Geçim derdimiz artıyor, yoksulluk derinleşiyor, çalışma koşullarımız ağırlaşıyor, yüklerimiz artıyor, baskı çoğalıyor.  

TALEPLERİMİZ ETRAFINDA BİRLEŞMELİYİZ

Peki, ayaklarımız parçalanarak yürümemiz beklenen bu yolun taşlarını sökecek olan emek cephesinde, bizlerin yöntemi nasıl olmalı? İşyerlerinde ve yaşamımızın tümünde var olan bu kaotik hal, biriken öfke, öfkenin nereye kanalize edileceğine dair de bir yol gösteriyor, özellikle kadın sağlık emekçilerine hele ki sendikalı olan örgütlenme derdi olan bizlere.
Kıdem tazminatını uzun süredir gasbetmeye uğraşan anlayış bir boşluk yakaladığını düşünerek harekete geçmek istedi. Emek cephesindeki biraz hareketlenme, birleşik mücadelenin kırıntısı dahi geçirilmek istenen yasa teklifini geri püskürtmüş durumda. Yakın zamanda olan bu pratik bize yöntemi çok açık şekilde ortaya koydu.
Yine kadınların son yıllarda talepler etrafında birleşmesi, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırarak harekete geçmesi, bu çığlığın giderek daha fazla kadını sarması ve kitleselleşme eğilimi göstermesi, iktidarın tüm bunlar karşısında yer yer geri adım atmak zorunda kalması, izlenecek yolu gösteriyor. Bizlerin kazanmak için izleyeceği yol da budur. Sağlık emekçisi kadınlar olarak şiddetin her türlü haline ve şiddeti oluşturan koşullara karşı kendi taleplerimiz etrafında birleşmeliyiz.
Bu 25 Kasım arifesinde sağlık emekçisi ve sendika yöneticisi bir kadın olarak hissettiğim duygu ise yakıcı sorunlarımız ve taleplerimiz ortada olsa da çözüme ulaşacak bir mücadele için dağınıklık ve eksikliklerimizin var olduğu duygusu. İşyerindeki dağınıklığımızın, 8 aylık pandeminin yarattığı fiziksel ve psikolojik tükenmişliğimizin önemli bir zorluk olarak karşımıza çıktığını, bizi asıl yolu ve yöntemi bulacağımız yerden alıkoyduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Tam böyle bir durumdayken mücadele tarihi hafızamızı yokladığımızda çıkış yolunu, işyerlerinde kadın mücadelemizdeki dayanakların ne olacağını işaret eden epeyce örnek bulmak mümkün. Buraya baktığımızda asıl güvencemiz ve dayanağımızın sistematik olarak yapılmak istenen bir dizi gasbetme girişimlerine karşı, bu girişimlerin hedefinde yer alan, aynı sorunlarla boğuşan yanımızda duran kadınlarla birlikte düşünüp kararlar almak. Bunun içinse acil olan, dönüp içinde olduğumuz asıl yerden, işyerlerinden sendikalı, sendikasız bütün kadın sağlık emekçileri ile ortak acil taleplerimizi belirlemeli ve bu talepler etrafında birlik olarak, mücadeleyi örmeliyiz. Ancak bu yolla yoldaki taşları söküp atmak mümkün olabilir. Kadın emekçiler, doğru bir platform oluşturulabildiğinde mücadelenin başına geçmekten tereddüt etmeyeceklerini çok örnekle göstermiştir.
Salgında işyerinin gücüne dayanarak oluşturulan mücadelelerin önümüze nasıl bir yol açtığını gördük. Şiddete karşı da bulunduğumuz işyerlerini dayanışmanın ve mücadelenin adresleri yaparak güçlenebilir, kadınların memleket genelindeki birleşen mücadelesine de buradan güç katabiliriz. Hapsedilmek istenen işyerlerimizden çıkaracağımız her ses asıl yerine daha hızlı ulaşacaktır. Başka bir alternatifin, yöntemin olamayacağını kendimize ve beraber olduğumuz işyerindeki kadınlara fısıldayarak dalga etkisini yaratmalıyız, yaşamak için yangın yerinde...

İlgili haberler
Sağlık çalışanları ücretleri kesilmesin diye süt i...

'Çok çocuk doğurun' diyenler şimdi nerede? Kadınların süt izni hakkı gasbediliyor. Kadınlar ise ücre...

Kadınlar daha fazla çalışıyor, iş güvenliği ve sağ...

Halk Sağlığı Uzmanı Nilay Etiler Kocaeli Üniversitesi Tıp Öğrenci Kolunun çağrısıyla Kocaeli Dayanış...

Kovid teşhisi konulan hemşire yaşadıklarını anlatt...

Elazığ’da pandemi kliniğinde görev yaparken kovide yakalanan hemşire: ‘Kovidli hastaların yemeleri,...