
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde İzmir'de de yüzlerce kadın sokaklardaydı. İzmir Kadın Platformunun (İKP) çağrısıyla Konak Eski Sümerbank önünde bir araya gelen kadınlar, “Aile yılı sizin mücadele bizim”, “Yoksulluğa, güvencesizliğe, şiddete hayır” yazılı pankartları arkasında Cumhuriyet Meydanı’nda yürüdü.
Yürüyüşte kadınlar, sık sık "Kadın işçiler yalnız değildir", "Kadınlar yürüyor mücadele büyüyor”, "Asla yalnız yürümeyeceksin", "Direne direne kazanacağız", “Kadınların birliği sermayeyi yenecek” sloganları attı.
Kadınlar haklarından vazgeçmeyeceklerini dile getirirken, direniş ve grevde olan Temel Conta, DIGEL Tekstil, Sunel Tütün, TTL Tütün, Oryantal Tütün ve Türkiye’nin yer yerindeki kadın işçilere selam gönderildi. Yürüyüşe Ege Serbest Bölgede bulunan, sendikalaştıkları için işten atılan ve direnişe başlayan DIGEL Tekstil işçileri de katıldı.
‘KADIN İŞÇİLER YALNIZ DEĞİLDİR’
Eylemde DIGEL Tekstil işçileri adına konuşan Rümeysa Kişi, “Biz sendikalaşmak istediğimiz için 4 kadın 3 erkek işçi işten atıldık. Tuvalete gidemediğimiz, özel günlerde ikinci kez gitmek istediğimiz de izin istediğimiz, uzun saatler çalıştığımız ve hakkımızı alamadığımız için sendikalaştık. Zor şartlarda çalışan DIGEL Tekstil’deki kadın işçilerin selamını getirdim. Bugün sesimizi duyurmak için buradayız. Biliyoruz ki DIGEL Tekstil işçileri yalnız değil” dedi.
Bayraklı Belediyesinde işten atılan Pınar Özkan da “Davamı kazanmamam rağmen işe geri alınmadım. Sendikalı olduğum halde sendikam sahip çıkmadı ama ben tek başıma hakkı olduğum direnişimi sürüyorum. Bayraklı Belediye karşısında eylemem sürüyor” diye konuştu.
‘HERKES ELİNİ BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK İÇİN UZATSIN’
Barış Anneleri adına Medine Kaymaz söz aldı. Barış Anneleri olarak Türk, Kürt, Arap tüm halktan kadınların 8 Mart'ını kutlayan Kaymaz, herkes için barış ve özgürlük istediklerini ifade etti. Kaymaz, “Biz Barış Anneleriyiz ve barış istiyoruz. Çocuklarımız cezaevlerinde hapis, yeter artık bu güzel bahar gününde artık barış ve özgürlük günü. Tüm dünya kadınları için kutu olsun, herkes elini barış ve özgürlük için uzatsın ve kadınlar için özgürlük olsun tüm milletten insanlar için” diye konuştu.
‘GÜVENLİ KAMPÜS, GÜVENLİ YAŞAM İÇİN MÜCADELEYE’
Üniversiteli kadınlar adına konuşan Emek Su Saydam, okurken çalışmak zorunda kaldıklarını söyledi. Çalıştıkları yerde uğradıkları taciz ve mobbinge değinen Saydam, esnek çalışmada yaşadıkları sorunları anlattı. Üniversitelilerin CİTÖB talepleri için birleştikleri söyleyen Saydam, “İktidarın ve sistemin biz kadınlara dayattığı yoksulluk eşitsizlik ve baskı düzeni karşısında ancak bulunduğumuz her alanda yan yana gelip mücadeleyi sürekli hale getirdiğimizde kazanım elde edebiliriz. Etkin CİTÖB, güvenli kampüs, güvenli yaşam için mücadeleye” dedi.
‘DİRENMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’
LGBTİ’ler adına söz alan Ani ise LGBTİ bireylerin de yoksullukla boğuştuğunu ve birçok sorun yaşadığını dile getirdi. Ani, “Torba yasada sadece LGBTİ’lere yönelik saldırılar yok hepimiz hedefteyiz. Bunun sadece bir yasa olmadığını hükümetin antidemoratik uygulamaların olağan hale getiren ve tarihe kara bir leke olarak geçecek yeni bir dönem olduğunu biliyoruz. Bizi susturarak, kriminalize ederek bir ülkeyi inşat etmeye çalışanlara karşı direnmekten vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
Daha sonra Şakran Cezaevinde tutuklu bulunan kadınların mektubu okudun. Ayrıca yerlerine kayyım atanan Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Neslihan Şedal ve Batman Belediye Eş Başkanı Gülistan Sönük’ün mesajları okundu.
‘İNSANCA BİR YAŞAM İÇİN ALANLARDAYIZ’
İzmir Kadın Platformu adına metnin Türkçesini Ezgi Çetin ve Ilgın Çeribaş, Kürtçesini Emine Bozdağ okudu. Ortak metnin de “Bu yıl 8 Mart’ta İzmirli kadınlar olarak bu tarihten aldığımız güçle, yoksulluğa, güvencesiz çalışmaya, şiddete karşı eşit, özgür, insanca bir yaşam için alanlardayız” denildi.
AKP iktidarının, 2024 yılında açıklanan orta vadeli program ve 12. kalkınma planında yer alan esnek ve güvencesiz çalışmayı yaygınlaştırma planlarının bir parçası, gerici iktidarının tahkimi için 2025 yılını “Aile yılı” ilan ettiği dile getiren açıklamada, “Plana göre aile ile iş yaşamının uyumlulaştırılması adı altında kadınlara esnek, güvencesiz, düşük ücretlerle çalışma dayatılırken, ‘ailenin güçlendirilmesi’ vurgusuyla cinsiyet eşitsizliğini derinleştirecek politikalar bir bir hayata geçirilerek kadınlar aileye, aile içinde de erkeğe daha bağımlı hale getirilmek isteniyor. Sermayenin ucuz emek ihtiyacı için boşanma oranlarının artması, doğum oranlarının düşmesi bahane edilerek Nüfus Politikaları ve Aile Enstitüsü kuruluyor. Evlilikler daha çok borçlandırarak teşvik ediliyor, boşanmalara arabulucu uygulamaları tekrar tekrar gündeme getiriliyor, nafaka hakkı yeniden tartışmaya açılıyor. Genel ahlak’ kavramıyla ortaya attıkları yasa tasarıları ile Türk Ceza Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklerle toplumsal yaşamı dini referanslarla inşa etmeye; kadınların ve LGBTİ+’ların yaşamlarını biyolojik cinsiyete sıkıştırmaya, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini engellemeye, kamusal alandaki var oluşumuzu kısıtlamaya çalışıyorlar” ifadelerine yer verildi.
‘EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET HAKKIMIZI KAZANACAĞIZ’
Çalışma hayatında kadınların yaşadıklarını sorunlara da değinilen açıklamada, “İşçi ve emekçiler bütün baskılara, grev yasaklarına rağmen grev ve direnişlerle hakları için mücadele ediyor. İzmir’de Temel Conta, Sunel, OTP, TTL Tütün işçileri, güvenceli iş, yoksulluk sınırı üzerinde ücretler, insanca çalışma koşulları için grevdeler. DIGEL işçileri sendikal haklarından vazgeçmiyor işten atılanlar direnişlerini sürdürüyor. Belediye işçileri, sağlık, eğitim, büro emekçileri performans sistemine karşı yoksulluk sınırı üzerinde ücretlere karşı iş bırakma eylemleriyle alanları dolduruyor. Bu direnişler de gösteriyor ki bize dayatılan bu koşullara mahkum değiliz. Grev ve direnişlerimizle iş yerlerinden sokaklara mücadeleyi büyütecek, güvenceli iş, insanca yaşama yetecek ücretler, sendikal örgütlüğün önündeki tüm engellerin kaldırılması, baskı ve yasakların son bulması için mücadeleyi sürdüreceğiz. İş yerlerinde şiddete karşı İLO 190’ın uygulanması için sesimizi daha çok yükseltecek, eşit işe eşit ücret hakkımızı kazanacağız” denildi.
‘ŞİDDETE KARŞI DİRENİŞİN VE ÖZGÜRLÜĞÜN SESİNİ YÜKSELTECEĞİZ’
Kadınların, gazetecilerin, LGBTİ aktivistlerinin, sendikacıların, siyasi parti üyeleri ve yöneticilerinin tutuklanması da eleştirilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Ne baskılarınıza boyun eğeceğiz ne de şiddetinize yol vereceğiz. Şiddetsiz bir dünya yaratana dek, kadına yönelik şiddet ve cinayetlere karşı caydırıcı cezaların uygulanması, 6284’ün etkin uygulanması, sığınmaevlerinin sayısının artırılması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Her yerde erkek-devlet şiddetine karşı direnişin ve özgürlüğün sesini yükselteceğiz!”
Savaşa karşı dinen Gazze’de, Rojava’da, Afganistan’da, İran’da ve Suriye’de kadınlara da selem gönderilen açıklamada, “Erkek egemen iktidarların savaş ve şiddet politikalarına karşı direnen kadınların barış, özgürlük ve yaşam hakkı için verdiği mücadele, bizim mücadelemizdir! Türk, Kürt, Ezidi, Afgan, Arap kadınların direnişi bizim direnişimizdir! Bu mücadele demokratik toplum mücadelesidir. Biz kadınlar, ortak mücadele mirasımızdan aldığımız inanç ve umutla savaş ve şiddet politikalarına karşı mücadele ediyor, özgür yaşam iddiamızı büyütüyoruz” ifadelerine yer verildi.
‘2025’İ KADINLARIN MÜCADELE YILI YAPACAĞIZ
Açıklamada, “Bugün sahip olduğumuz pek çok hak, yüz yıl önce kadınların mücadeleyle kazandıkları haklar. Bu tarihi sorumlulukla, birbirlerine göbekten bağlı tüm bu sorunlara karşı örgütlü ve birleşik mücadeleyi yükselteceğiz. Şiddet ve sömürü düzenine karşı eşit, özgür, birlikte bir yaşam için, savaşa karşı barış için, haklarımız ve hayatlarımız için ‘Aile yılı’ dedikleri yılı, kadınların mücadele yılı yapacağız, yaşasın kadın dayanışması” denildi.
Açıklama Moleni ve Koma Jin’in müzikleriyle son buldu.
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
TÜM BEL SEN'DEN KENT AŞ İŞÇİSİ KADINLARA 8 MART ZİYARETİ
İzmir-Tüm Bel Sen Karşıyaka İşyeri Temsilciliği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısı ile aylardır işlerine dönmek için Karşıyaka Belediyesi önünde direnişte olan Kent Aş işçisi kadınları ziyaret etti.
Tüm Bel Sen İşyeri Temsilcisi Ecem Ölçer ve Tüm Bel Sen İzmir 2 No'lu Şube Yöneticisi Fırat Belen direnişteki işçilerin Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlayarak 210 gündür direnişte olan çalışma arkadaşları ile dayanışmayı büyütüp yan yana olmaya devam edeceklerini söyledi. Kadın işçiler de ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirirken, aynı gün ilk günden itibaren Tüm Bel Sen'in sergilediği dayanışma örneği için teşekkürlerini ilettiler.
ALİAĞA
Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu: Mücadelemiz bir gün değil her gün sürecek
Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde eylem düzenledi. Aliağa'da Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu çağrısı ile bir araya gelen kadınlar, Petrol-İş önünden Demokrasi Meydanı’na yürüdü. Basın metnini platform adına Başak Gürer Karadayı okudu.
2025 yılının ekonomik krizlerin, hayat pahalılığının, yoksulluğun ve sosyal adaletsizliğin derinleştiği bir yıl olduğunu söyleyen Karadayı, “Özellikle kadınlar, bu ekonomik darboğazda en fazla zarar gören kesimlerden biri oluyor. Bizler yoksullukla, şiddetle, işsizlikle, güvencesizlikle boğuşurken AKP iktidarı bu yılı aile yılı ilan ederek kadınlara yine üç çocuk, çocuk işçilik, erken yaşta evlilik demeye devam ediyor. ‘Senin tek sığınağın ailen' diyor. Ama o ailelerin içinde de şiddetin arttığını, geçim derdi arttıkça kavgaların büyüdüğünü göstermiyorlar. Ailenin de altını boşaltıyorlar” dedi.
‘TÜRKİYE’DE DÖRT ÇOCUKTAN BİRİ OKULA AÇ GİDİYOR’
Kadınların alım gücünün hızla eridiğini belirten Karadayı, “Çalışan kadınlar bile genellikle düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Ülkenin çeşitli yerlerinde kadınlar çalışma koşullarına, düşük ücrete ve sendikal hakları için direnişler de en ön saflarda yerini alıyor. İzmir’de Digel Tekstil işçisi kadınlar, Temel Conta Fabrikası’nda çalışan kadınlar, sermayenin hak gasplarına, çalışırken uğradıkları baskılara karşı iki ayı geçkin süredir direniyor” ifadelerini kullandı. Bir diğer büyük sorun ise, çocukların beslenme yetersizliği ve artan bodurluk oranları olduğunu vurgulayan Karadayı, “Türkiye'de her dört çocuktan biri okula aç gidiyor. Kadınlar kendi ihtiyaçlarından kısarak, çocukları arasında tercih yapmak zorunda bırakılarak açlıkla ve yoksullukla sınanıyor. Ekonomik eşitsizlik, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmelerini engelliyor. Bu sebeple çocuklarımıza okullarda bir öğün ücretsiz yemek talebimizi buradan bir kez daha yineliyoruz. Türkiye’deki bu sorunlar yalnızca ekonomik eşitsizlikle değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle de doğrudan ilişkilidir. Kadınların, çocukların ve diğer dezavantajlı grupların hakları, genellikle göz ardı edilmektedir” diye konuştu.
‘KADIN MÜCADELESİ HERKES TARAFINDAN SAHİPLENİLMELİ’
Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmasının toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması için kritik bir adım olduğunu söyleyen Karadayı, kadınların iş gücüne katılım oranlarının artırılması, erkeklerle eşit maaş alabilmesi ve şiddetten arınmış bir toplumda yaşamalarının ancak toplumsal dönüşümle mümkün olduğunu ekledi. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlandığında, sadece kadınların değil, tüm toplumun daha güçlü, daha sağlıklı ve daha adil bir yapıya kavuşacağını belirten Karadayı, “Kadınların eşit haklarla var olabilmesi, sadece kadınların değil, tüm toplumun daha adil, eşitlikçi ve özgür bir yaşam sürebilmesi anlamına gelir. Kadın hareketinin, sadece kadınlar tarafından değil, tüm toplumsal sınıflar, ırklar, etnik kökenler ve inançlar tarafından sahiplenilmesi gerekmektedir. Cinsiyet eşitliği, yalnızca kadınların değil, tüm insanlığın eşit ve özgür bir dünyada yaşama hakkıdır” dedi.
Kadın mücadelesinin sadece bir gün değil her gün sürdürülmesi gerektiğini söyleyen Karadayı, kadınların toplumsal hayatta daha fazla söz sahibi olması, şiddetin ve ayrımcılığın son bulması için mücadelelerini her alanda sürdüreceklerini vurgulayadı. Karadayı son olarak taleplerini sıraladı:
-Güvencesiz, esnek ve düşük ücretle çalıştırılmaya karşı insanca yaşam, güvenceli iş, insanca bir ücret istiyoruz.
-İşyerlerinde mobbing ve tacize karşı ILO 190’nın uygulanmasını, kadınların sendikal hak özgürlükleri önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
-Her gün bir kızkardeşimizi aramızdan alan karanlığa karşı, kadın cinayetlerinin son bulması, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için caydırıcı cezalar, 6284’ün etkili bir şekilde uygulanmasını, sığınma evlerinin sayısının artırılmasını istiyoruz.
SELÇUK
Efes Selçuk Kadın Platformu'nun birlikte düzenlediği 8 Mart eyleminde Atatürk Anıtı önünde bir araya gelen kadınlar zinciri oluşturarak sloganlarla Cumartesi Pazarı'nda yürüdü.
İstasyon Meydanı'nda son bulan yürüyüşün ardından Selçuk Kent Konseyi Başkanı Güllü Kartal yaptığı konuşmada; "Tüm dünyada kadınlar adalet, eşitlik, hak ve özgürlük mücadelesini büyüterek, her 8 Mart'ta emek sömürüsüne, savaşlara, yoksulluğa, eşitsizliklere, adaletsizliğe ve kadınları yok sayanlara karşı meydanları dolduruyor. Bu yıl 8 Mart'ta da demokrasi, eşitlik, barış ve özgürlük talebimizi yineliyoruz" dedi.
Efes Selçuk Kadın Platformu adına konuşan Eğitim-Sen Selçuk Temsilcisi Özlem Ok Say; "Emeğiyle öğreten, bilgisiyle yol gösteren, cesaretiyle ilham veren, kararlılığıyla değiştiren kadınlar tarihin her döneminde iz bırakmaya devam ediyorlar. Bilimde, sanatta, eğitimde, sahada, masada, tarlada bağda, bahçede, her yerde her zaman var olan kadınlar iyi ki varsınız. Eşit, adil ve güçlü bir gelecek için savaşla, yoksullukla ve baskıyla kuşatmaya çalışan erkek egemen sistemin getirdiği eşitsizliğe, baskıya ve bizi susturmaya haklarımızı gasp etmeye çalışanlara karşı birleşelim. Mücadeleyi büyütelim, kadınların örgütlendiğini de birlikte mücadele verdiğinde bu dünya inanın değişir" dedi.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
NARLIDERE
Fotoğraf: Narlıdere Demokrasi Platformu
Narlıdere Demokrasi Platformu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutladı. “İş ekmek özgürlük istiyoruz ama gülde istiyoruz” diyerek hazırlanan basın metnini platform adına Necla Akgün okudu.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün kadınların eşitlik, özgürlük ve insanca yaşam mücadelesinin sembolü olduğunu belirten Akgün, “Bugün hâlâ pek çok kadın, iş hayatında düşük ücretlerle çalıştırılmakta, şiddete uğramakta, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimde engellerle karşılaşmaktadır. Kadınların haklarının korunması ve güçlendirilmesi, sadece kadınların değil, tüm toplumun refahı için hayati öneme sahiptir” diye konuştu.
Kadınların toplumsal yaşamın her alanında eşit haklara sahip olduğu bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğini belirten Akgün, şunları söyledi; “Kadına yönelik şiddeti, cinsiyet ayrımcılığını, emek sömürüsünü ve her türlü baskıyı reddediyoruz. Daha adil, eşit ve özgür bir gelecek için dayanışmamızı büyütüyoruz”.
Narlıdere Demokrasi Platformu dönem sözcüsü Gülay Serin ise okuduğu şiirle emekçi kadınların günün kutladı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.