8 Mart 2025 | İç Anadolu'da kadınlar 'Mücadeleden vazgeçmiyoruz' diyerek sokaklarda
Türkiye'nin dört bir yanında olduğu gibi İç Anadolu bölgesinde de kadınlar eşit ve özgür bir yaşam için sokakları dolduruyor.
ÇORUM

Çorum Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü2nde alanlara çıktı. Bahabey Caddesi Özdoğanlar Kavşağı'nda toplanan kadınlar, buradan sloganlar ve pankartlar eşliğinde Kadeş Barış Meydanı'na yürüdü.

Fotoğraf:Ekmek ve Gül

"Kadın, yaşam, özgürlük", "Yaşasın kadın dayanışması" gibi sloganların atıldığı basın açıklamasında, "Uygulanmayan yasalar ve hafif cezalar nedeniyle cesaret bulan failler, yaşamlarımıza göz dikmeye devam ediyor. Binlerce suçlu, uyduruk aflarla sokaklarda dolaşıyor. Her an suç işlemeye meyilli psikopatlara karşı yaşamlarımızı savunmaya devam ediyoruz" denildi.
Yürüyüş ve basın açıklamasına bazı siyasi partilerin yöneticileri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de destek verdi.

Çorum Kadın Platformu adına konuşan Eğitim Sen Şube Kadın Sekreteri Eylem Kandemir, "8 Mart, dünyanın dört bir yanındaki kadınların direnişinin, emeğinin ve eşitlik mücadelesinin simgesidir. Dünya Emekçi Kadınlar Günü; gücünü 1848 devrimi sırasında can veren kadın işçilerin anısından, 1850'lerde kadın işçilerin ağır çalışma koşullarından, New York'ta dokuma işçisi kadınların daha iyi çalışma koşulları için verdikleri mücadelede hayatlarını kaybetmesinden, Londralı kibritçi kadın işçilerin grevinden, 1917'de tekstil işçilerinin savaşa, yoksulluğa ve rejime karşı yürüyüşünden almaya devam ediyor. Tarih boyunca baskıya, sömürüye ve adaletsizliğe karşı duran kadınlar, sesini yükseltiyor. Bugün de kadınlar, seslerini duyurmak için meydanlarda, iş yerlerinde, evlerinde direnmeye devam ediyor" dedi.

"KADINLARIN EMEĞİ, GELECEĞİ İNŞA EDER"

Kadın emeğinin çoğu zaman görünmez kılındığını, değersizleştirildiğini ve sömürüldüğünü belirten Kandemir, "Evde, tarlada, fabrikada, ofiste, hayatın her alanında çalışan kadınlar yalnızca geçim mücadelesi değil, aynı zamanda hak mücadelesi de vermiştir. Dünden bugüne kadınların mücadelesi sürmüş, eşitlik, adalet ve özgürlük arayışı devam etmiştir. Bugün hâlâ birçok kadın düşük ücretlerle çalıştırılıyor, güvencesiz işlerde emeği sömürülüyor, eğitimde ve fırsat eşitliğinde engellerle karşılaşıyor. Üstelik yalnızca iş yaşamında değil, toplumun birçok alanında ayrımcılığa uğruyor ve şiddete maruz kalıyor. İşte bu yüzden 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, farkındalık ve mücadele günüdür. Gelecekte daha adil bir dünya kurmak için bir adımdır. Çünkü kadınların emeği, geleceği inşa eder. Kadınların güçlü olduğu bir toplum, herkes için daha umut dolu bir gelecek demektir" ifadelerini kullandı.

"KADIN İŞÇİLERİN MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR"

Kadın işçilerin düşük ücretler, güvencesiz çalışma koşulları ve mobbing gibi pek çok haksızlıkla mücadele etmek zorunda kaldığını ifade eden Kandemir, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Arşa çıkmış çocuk evliliklerini, katledilen ve failleri korunan yüzlerce kadını, şiddetin her türlüsüne maruz kalan çocukları, çalışma hakkı ve eğitim hakkı elinden alınan, esnek ve güvencesiz koşullarda çalışmaya zorlanan kadınların sesini duyurmak için meydanlardayız."

"BARAJSIZ SENDİKA, YASAKSIZ GREV, GÜVENCELİ İŞ"

Kadın işçilerin hayati öneme sahip sendikal hak ve özgürlükleri için dahi bugün hâlâ ülkenin dört bir yanında mücadele verdiğini belirten Kandemir, "Başta Gaziantep Başpınar işçileri olmak üzere, ülkemizin çeşitli şehirlerinde direnen, hakları için mücadeleyi sürdüren kadınları selamlıyoruz. Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş mücadelelerine desteklerimizi sunuyoruz.

Dünyada yükselen göçmen düşmanlığına, ırkçılığa ve savaşlara karşı çıkıyoruz. Savaşlarda özgürlüğü elinden alınan, tecavüze uğrayan, savaşın en acımasız yüzüyle karşılaşan kadın ve çocuklara ses oluyoruz. Suriye'de, Filistin'de, Afganistan'da ve dünyanın dört bir yanında savaşın çirkin yüzüyle karşılaşan ve mücadele eden kadınları selamlıyoruz. Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı dillendiriyoruz" şeklinde konuştu.

"İKTİDAR, KADINI BİREY OLARAK GÖRMÜYOR"

İktidarın "aile yılı" ilan ederek, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde kurulan Nüfus Politikaları Yüksek Kurulu ve Aile Enstitüsü ile kadını yok sayan bir yol haritası hazırladığını kaydeden Kandemir, "Kadının birey olarak görülmediği, eşitliğin söz konusu edilmediği bu anlayışın, güçlü aile kavramından uzak bir politika kurguladığını biliyoruz.
Aile programında on madde var. Bunlardan yedisi yeni doğacak çocuklar için maddi yardımla ilgili. İki tanesi yeni evlenecek genç çiftlere yönelik kredilerle ilgili. Son maddede ise esnek ve uzaktan çalışmadan bahsedildiğini ve kadınları eve hapsetmeye çalıştıklarını görüyoruz. Esnek ve uzaktan çalışma modeli, tüm ev içi emek ve bakım emeğini kadına yüklemektedir. Yani esnek çalışma, kadını eve kapatmanın yeni bir modelidir. Unutmamalıyız ki toplumsal yaşamdan koparılan kadının güçlenmesi mümkün değildir.
İktidarın ve kapitalist düzenin dayattığı karanlığa boyun eğmeyip mücadelemizi sürdürüyoruz. Erkek egemen sınırlara ve kapitalist sömürüye karşı emek ve özgürlük mücadelesini büyütmeye devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.

"HAKLARIMIZI GASP ETMEYE DEVAM EDEN ANLAYIŞA KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ"

İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuzca çıkan, kadınların şiddet karşısındaki güvencesi olan 6284 sayılı kanunu uygulamayan, kadın ve kız çocuklarının en büyük hukuksal güvencesi olan ve Medeni Yasa’da yer alan kadınların lehine maddeleri hedef alarak tarikat ve cemaatlerle iş birliği yapan anlayışa karşı mücadele ettiklerini belirten Kandemir, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Bugün hâlâ dünyanın birçok yerinde kadınlar, eşit işe eşit ücret alamamakta, sosyal güvenceden yoksun bırakılmakta ve eğitim ile istihdam fırsatlarından eşit şekilde yararlanamamaktadır. Kadın cinayetleri, taciz ve şiddet vakaları kanayan yaramız olmaya devam etmektedir. Oysa kadınların güçlü olduğu bir toplum, herkes için daha adil, daha refah dolu ve daha umutlu bir gelecek demektir.
Kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasal hayatta eşit haklara sahip olması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Kadın emeğinin görünür kılınması, kadın haklarının korunması ve eşit bir gelecek inşa edilmesi için; yok sayılmaya, tacize, tecavüze, savaşa, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz. Sesimizi yükseltmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Kadınlar örgütlendiğinde, birlikte mücadele verdiğinde toplum değişir, dünya değişir."

ESKİŞEHİR

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Eskişehir’de kadınlar, Eskişehir Demokratik Kadın Platformu’nun (EDKP) çağrısıyla bir araya gelip yürüyüş yaptılar. Espark Bağlar Kapısı’nda buluşan kadınlar, Adalar Eski Migros önüne yürüyüş düzenledi. Yürüyüşte, ‘’Kadın cinayetleri politiktir”, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi”, “Barbarlık yenilecek direnen halklar kazacak”, “Aileye kul, sermayeye köle olamayacağız”, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Kadınlar yürüyor, mücadele büyüyor” sloganları atıldı.


Fotoğraf: Evrensel

Adalar Eski Migros Önünde basın açıklamasını EDKP adına okuyan Evren Özcan, “Bu yıl iktidar, "Aile Yılı" ilan etti. Ancak biz biliyoruz ki bu, kadınları ve LGBTİ+’ları hedef alan ekonomi politikalarının bir parçasıdır! Aile kavramı üzerinden kadınlar toplumsal tüm alanlardan soyutlanmaya çalışılırken, şiddete karşı en önemli yasalardan biri olan 6284 sayılı yasa tartışmaya açılıyor! Kadınları eve kapatmak, haklarımızı budamak ve bizi sessizleştirmek istiyorlar. Ama biz biliyoruz ki bu saldırılar, emeğimizi görünmez kılmak ve hayatlarımızı kontrol altına almak içindir! Hayatlarımızı aileyle sınırlayamazsınız! Bizler, şiddetsiz ve özgür bir yaşam hakkımızdan ve kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğim! Ekonomik kriz derinleşirken en büyük bedeli kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+’lar ödüyor. Peki iktidar ne yapıyor? Kadınları işgücünden dışlamaya çalışıyor, sosyal devletin yükümlülüklerini kadınların sırtına yıkıyor, ev içi emeğe mahkûm etmek istiyor. MESEM’lerde çocuk işçiliği meşrulaştırılıyor, kadın, çocuk ve göçmen emeği ucuz iş gücü olarak sermayenin sömürüsüne mahkûm ediliyor. Güvencesiz çalışma yaygınlaştırılıyor. Ama biz bu politikalara boyun eğmeyeceğiz! Ne emeğimizin sömürüsünü, ne de hayatlarımızın gasp edilmesini kabul etmiyoruz!’’ dedi.

'YASAKLARA KARŞI DİRENİYORUZ'

Basın açıklamasına kadın işçilerin yaşam ve çalışma koşullarına değinerek devam eden Özcan, “Çalışma yaşamında güvencesizlik artarken, sendikalar susturuluyor, işçilerin hak arama yolları kapatılmak isteniyor. Kadın işçiler düşük ücretler, taciz, mobbing ve işten çıkarmalarla karşı karşıya bırakılırken, LGBTİ+’lar ise kimlikleri nedeniyle işe alınmıyor, çalışma yaşamından dışlanıyor! Tüm bu sömürü ve güvencesiz çalışma koşullarına karşın Türkiye’nin dört bir yanında işçi-emekçiler ekmeğini büyütmek, emeğine sahip çıkmak için direnişe geçiyor. Sermayenin iktidardaki temsilcisi Tek Adam İktidarı ise direnişlerin önünü kesmek için sınır tanımıyor. Valilik yasaklarıyla meydanlar işçilere kapatılıyor, bir gece kararnamesiyle grevle yasaklanıyor, sendika başkanları hukuksuzca tutuklanıyor… Ama biz biliyoruz ki direnenler kazanır! Polonez'den, Temel Contaya direnen kadın işçilerin mücadelesi yolumuzu aydınlatıyor. Kadın emeği ucuz işgücü değildir, LGBTİ+’ların varlığı yok sayılamaz! Sendikalaşma, grev yapma ve güvenceli çalışma hakkımıza göz dikenlere karşı hep birlikte mücadeleyi büyütecek, birleşe birleşe kazanacağız!’’ dedi.

KAYSERİ

Kayseri Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde Forum AVM önünde buluşup, Cumhuriyet Meydanı'na yürüdü. "Aile yılı sizin, mücadele bizim" diyen Kayserili kadınlar, "Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz" dedi.


Sendikalaştıkları için işten atılan Almer Tekstil işçisi kadınlar, "Haksız hukuksuz işten atmalar yasaklansın, güvenceli iş istiyoruz" talebiyle yürüdü.


Platform adına açıklamayı okuyan Belkıs Karabulut, "Kadınları eve hapsetmenize, sömürünüze, emeğimizi yok saymanıza, ayrımcılığınıza, şiddetinize, eşitsizliği derinleştiren politikalarınıza karşı boyun eğmiyor; haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyor, 'tek güvencemiz mücadelemiz' diyerek birleşiyoruz. Yaşasın 8 Mart" diye konuştu.

 

Fotoğraflar: Evrensel