Giresun’da 16 yaşındaki Sıla Şentürk’ün 21 yaşındaki eski nişanlısı Hüseyin Can Gökçek tarafından katledilmesine ilişkin detaylar ortaya çıktı. Nişanın bozulması sonrası Sıla Şentürk’ün Gökçek’ten tehditler aldığı ve bu tehditlere ilişkin suç duyurusunda bulunduğu; cinayet günü Gökçek’in, şikayetini geri çekmesi için Sıla Şentürk’e baskı uyguladığı ve bunu kabul etmemesi nedeniyle Şentürk’ü öldürdüğü ortaya çıktı.

Öte yandan geçen yıl Sıla Şentürk’ü kaçıran Gökçek’in ‘cinsel istismar’ ve ‘alıkoyma’ suçlarından hakkında dava açıldığı; dava kapsamında 1 ay tutuklu kalan sanık Gökçek’in mahkemeye engelli raporu sunarak tahliye olduğu ortaya çıktı. Aynı davada Şentürk ailesinin de Gökçek hakkındaki şikayetini geri çektiği öğrenildi.

KORUMA KARARI KISA SÜRE UYGULANMIŞ

Cinayete ilişkin açıklama yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, daha önce Sıla Şentürk için iki kez koruma kararı verildiğini belirtti. Açıklamaya göre kaçırma sonrası Sıla Şentürk koruma kararı alınarak Çocuk Sevgi Evi’ne yerleştirildi. Ancak aradan bir ay bile geçmeden Sıla 12 Nisan’da ailesinin yanına gönderildi.

Tehditler sonrası hakkında ikinci kez acil korunma kararı verilen Sıla Şentürk, 7 Aralık’ta ailesinin talebi ile felç geçiren engelli babaannesine bakması için yeniden devlet korumasından alındı.

BAKANLIK: RİSKTEN BAHSEDİLMEDİ

Bakanlık, Sıla Şentürk ile 20 Ocak 2022 tarihinde danışmanlık tedbiri kapsamında yapılan en son görüşmeye ilişkin ise “Çocuk veya ailesi tarafından herhangi bir risk ve tehdit durumundan bahsedilmemiştir” açıklamasında bulundu.

Öte yandan cinayet sonrası kaçarak Ankara’ya gitmek üzere Ordu-Giresun Havalimanına giden Gökçek burada polisler tarafından yakalandı. Emniyette ifade vermeyen Gökçek adliyeye sevk edildi.

Sıla Şentürk’ün cenazesi ise otopsi işlemlerinin ardından Yalı Mahallesi’nde toprağa verildi. Giresun Valisi Enver Ünlü ve Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Sibel Suiçmez’in de katıldığı cenaze töreninde Anne Asiye Şentürk tabuta sarılarak gözyaşı döktü.

‘BAKANLIĞIN AÇIKLAMASI KABUL EDİLEMEZ’

Şentürk’ün öldürülmesine giden süreci değerlendiren Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneğinden Avukat Hediye Gökçe Baykal Anayasa’nın 41. Maddesindeki “Devlet, … ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri ve her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür” ifadesini hatırlatarak; “ Ancak ne yazık ki yaşadığımız sistem çocuklarımızı koruyamıyor. Maalesef hemen her gün çocuklarımızın haklarının ihlal edildiği olaylarla karşılıyoruz. Yılda onlarca çocuğun ihmaller sonucunda hayatını kaybettiğini, yüzlercesinin cinsel istismara uğradığını görüyoruz. Son yaşanan olay yine devletin çocuklarımızı yeterince korumadığını bize gösterdi” dedi.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamayı da eleştiren Baykal, istismar davasında ailenin şikayetten vazgeçmesine ilişkin “Yaşanan olaylar üzerine Bakanlık tarafından yapılan açıklamayı; mağdur olay tarihinde 15 yaşını doldurmuş ise, şikayetten vazgeçme olduğunda suçun istismardan çıkıp reşit olmayanla cinsel ilişki şeklinde değişme ihtimaline binaen tahliye olduğu şeklinde yorumlamak gerekir. Ancak bu halde bile şikayetten vazgeçme olsa dahi, idari kurumların çocuğu koruma yükümlülüğü çerçevesinde düşünüp, suçları bir bütün halinde değerlendirmesi gerekiyor. Çocuğun ve ailenin şikayetten vazgeçerken içinde bulundukları ekonomik ve sosyal durumlarının etkisi ile hareket ettikleri ve daha vahimi bunun erken yaşta evliliklerin önünü açacağı kesin. Bakanlığın ve idari kurumların bunları ele alarak, çocuğun korunması ve aileden uzaklaştırılmasına karar vermesi, çocuğun eğitimine ve psikolojik sağlığına önem vermesi gerekirken ailenin ve çocuğun şikayetçi olmadığından bahisle bu yönde açıklama yapması da kabul edilemez. ” değerlendirmesinde bulunurken dernek olarak davanın takipçisi olacaklarını söyledi.

‘İHMALİ OLANLAR DA CEZALANDIRILSIN’

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezinden Avukat Özlem Şen ise failin cezalandırılmasının yeterli olmayacağına dikkat çekerek “İsyan etmemek elde değil. Öncelikle şunu çok net ifade etmeliyim, 18 yaş altı her birey çocuktur. Çocuğu evlenmeye ve dolayısıyla cinselliğe zorlamak çocuk istismarıdır. ‘Küçüğün rızası’ gibi söylemler istismara ön açmaktır ve çok tehlikelidir. ‘Gelenek görenek’ adı altında erken ve zorla evlilikler için çocuğun rızası söz konusu olamaz. Sadece failin cezalandırılması da etkin bir soruşturma ve kovuşturma yapılmadığını gösterecektir. Dolayısıyla önlem almayan, yasaları uygulamayan, ihmali olanlar da cezalandırılmalıdır. Çocuk istismarı ve kadın cinayetleri cezasız kalmamalı etkin bir takip yürütülmelidir. Ve ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ demekten vazgeçmeyerek; kadınların, çocukların eşit ve özgürce yaşadığı bir dünyayı var edeceğimiz günler için hep birlikte mücadeleye devam etmeliyiz” dedi.

‘ÇOCUKLARIMIZ KORUNAKSIZ BIRAKILDI’

Cinayete ilişkin açıklama yapan Emek Partisi Giresun Temsilcisi Halit Keskin, “Birinin acısı bitmeden diğerini yaşıyoruz. Kadınlar, çocuklarımız şiddete, tecavüze karşı korunaksız bırakıldı. Bir çocuğun önce hayalleri sonra da kendisi katledildi” dedi.

Konuya ilişkin açıklama yapan Eğitim Sen ise “Sıla Şentürk’ün katili sadece bir fail değil, ataerkil sistemdir” dedi. Açıklamada, mevcut yasalar uygulansa, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasa, kadın ve çocukların katillerine iyi hal indirimleri uygulanmasa Sıla Şentürk’ün bugün hayatta olabileceği ifade edildi.

Fotoğraf: Sıla Şentürk