
İktidar, 10. Yargı Paketi taslağında yer almasına karşın son anda çıkarılan, LGBTİ ve kadınların hak kaybı anlamına gelen düzenlemeleri bu kez 11. Yargı Paketi taslağına yeniden dahil etti. Taslakta, cinsiyet uyum süreçlerinin kriminalize edilmesi, “hayasızca davranışlar” suçunun LGBTİ ve kadınları hedef alacak biçimde genişletilmesi ve suça sürüklenmiş çocuklara yönelik cezalarda artırım gibi maddeler yer alıyor.
Taslak, Medeni Kanun’un 40. maddesinde yer alan cinsiyet uyum sürecine ilişkin önemli değişiklikler öngörüyor. Yeni düzenlemeye göre, cinsiyet uyum izni için yaş sınırı 18’den 25’e çıkarılıyor ve sürece başlanabilmesi için “üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun olma” şartı getiriliyor.
Mevcut düzenlemede, cinsiyet değişikliğinin “ruh sağlığı açısından zorunlu” olduğuna dair herhangi bir eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak sağlık kurulu raporu yeterliyken, yeni taslak bu süreci ciddi biçimde zorlaştırıyor. Buna göre, cinsiyet uyumu için izin almak isteyen kişiler, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen tam teşekküllü bir hastaneden, en az üçer ay arayla yapılacak dört ayrı değerlendirme sonucunda rapor almak zorunda kalacak. İzin alınmadığı takdirde, cinsiyet uyum süreci kapsamında, hormon kullanımı da dahil olmak üzere herhangi bir tıbbi müdahale yapılamayacak.
Taslakta bu kısıtlamaların gerekçesi olarak “aile kurumunun ve toplumun korunması” gösterildi. Gerekçede ayrıca, Anayasa’nın 41. ve 58. maddelerine atıf yapılarak “ailenin ve gençliğin korunmasının devletin yükümlülüğü” olduğu vurgulandı.
Cinsiyet uyum süreci kriminalleştiriliyor
11. Yargı Paketi taslağı, Türk Ceza Kanunu’na “kanuna aykırı cinsiyet değişikliği” adı altında yeni bir suç tanımı ekliyor.
Medeni Kanun’da öngörülen değişikliklerle bağlantılı olarak, izinsiz bir şekilde cinsiyet uyum süreci yürüten veya tıbbi müdahalede bulunan kişilere 3 ila 7 yıl arası hapis ve bin ila on bin gün arasında adli para cezası verilmesi öngörülüyor.
Bu işlemlerin çocuğa karşı yapılması ya da yetkili olmayan kişilerce gerçekleştirilmesi, cezayı ağırlaştırıcı neden sayılacak. Ayrıca, kanuna aykırı biçimde cinsiyet uyum sürecini başlatan kişiler için de 1 ila 3 yıl arası hapis cezası öngörülüyor.
Taslak, “tıbbi müdahale”yi yalnızca cerrahi işlemlerle değil, hormon kullanımı gibi uygulamaları da kapsayacak şekilde tanımlıyor.
Bu maddenin gerekçesinde yine “toplum ve aile yapısının korunması” vurgusu yapılıyor. Böylece, cinsiyet uyum süreci daha sıkı denetimlere bağlanırken, özellikle transların bir hak olarak cinsiyet uyum sürecine erişimi yargı eliyle engelleniyor ve bir suç haline getiriliyor.
‘Hayasızca hareketler’ suçu genişletiliyor
Taslak, özellikle son dönemde gündeme gelen “hayasızca hareketler” suçunu da kadın ve LGBTİ’lerin aleyhine, ucu açık bir biçimde genişletiyor. Mevcut düzenlemede “alenen cinsel ilişkide bulunmak veya teşhircilik yapmak” olarak tanımlanan hayasızca hareketler suçunun cezası artırılarak bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çıkartılıyor.
Ayrıca suçun kapsamı genişletilerek şu ifadeler ekleniyor: “Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bu düzenleme, kadınlar ve LGBTİ’lerin, iktidarın belirlediği “genel ahlak” çerçevesinde cezalandırılmasının önünü açarken, eşitlik için mücadele eden kadın ve LGBTİ örgütlerinin de “teşvik” veya “özendirme” suçlamasıyla yargılanabilmesi tehlikesini getiriyor.
Taslak ayrıca, “aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapmaları” durumunda bir buçuk ila dört yıl arası hapis cezası öngörüyor.
Hayasızca hareketler suçunun genişletilmesine ilişkin gerekçe ise “tek tipleştirme ve cinsiyetsizleştirme akımlarıyla mücadele edilmesi” ve “fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı nesillerin yetiştirilmesiyle aile kurumunun korunması” ifadeleriyle açıklanıyor.
Çocuklar için cezaevi işaret ediliyor
Öte yandan, taslakta suça sürüklenen çocuklarla ilgili de düzenlemeler yer aldı. Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesinde yapılan değişiklikle, 15-18 yaş aralığındaki suça sürüklenen çocukların kasten öldürme suçunu (TCK 81 ve 82) işlemesi durumunda, mahkemeler artık ceza indirimi uygulamama kararı verebilecek. Taslakta, bu istisnanın, kasta dayalı kusurun ağırlığı, güdülen amaç ve saik, suçun işleniş şekli ile çocuğun daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olması gibi unsurları dikkate alınarak uygulanabilecek.
Ayrıca, taslak, suça sürüklenen çocuklar için ceza sınırlarında artışı ön görüyor. Buna göre; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yerine verilen süreli hapis cezasının üst sınırı 24 yıldan 27 yıla, müebbet hapis cezasının yerine verilen ceza ise 15 yıldan 18 yıla çıkarılması gündemde. Gerekçede, 15-18 yaş grubundaki çocukların fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişim düzeylerinin dikkate alındığı, bazı ağır suçlar bakımından bu kişilerin davranışlarını yönlendirme yeteneğine sahip olduklarının görüldüğü ifadeleriyle açıklanıyor. İktidar, “suçla daha etkin mücadele etmek olarak açıkladığı” yeni düzenlemeyle sorunun çözümünü çocukları daha fazla cezalandırmakta buldu.
Taslakta, Türk Ceza Kanunu’yla birlikte Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda suça sürüklenen çocuklara ilişkin infaz uygulamalarına ilişkin düzenlemeler yer aldı.Buna göre, çocukların kapalı cezaevinden çocuk eğitimevine geçebilmesi, artık sadece idarenin değil, psikolog, pedagog, çocuk gelişimcisi, sosyal çalışmacı, rehber öğretmen veya psikolojik danışman gibi uzmanların da yer aldığı idare ve gözlem kurulu tarafından yapılacak değerlendirmeye bağlandı. Bunun yanı sıra çocuk hükümlülerin ceza infazına çocuk kapalı ceza infaz kurumlarında başlaması öngörülüyor.
Fotoğraf: Pexels
İlgili haberler
Aile yılında adaletin iflası: 10. Yargı Paketi ne gösteriyor?
10. Yargı Paketi, şiddet faillerine kapı aralarken kadınların güvenliğini, yaşam hakkını ve eşit yurttaşlığını tehdit eden düzenlemeleri yasalaştırmayı planlıyor.
9. Yargı Paketi: Kadını aileye hapset, Anayasa’yı ihlal et
AKP iktidarı, çok açık yasa ihlal ederek kadının sadece kendi soyadını kullanmasının aile bütünlüğüne zarar vereceğini söylüyor, kadının bu hakkını kullanmasını engelliyor.
Jet hızında yargı paketi | Adalet adıyla yeniden adaletsizlik
Dile kolay 10 tane paket yaptılar, “Adalet sağlıyoruz, insan haklarını dikkate alıyoruz” diye diye cezaevleri dolup taştı. Bu yargı paketi işçi ve emekçi kadınlar için gerçekten adalet getirecek mi?
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN