Aile yılında adaletin iflası: 10. Yargı Paketi ne gösteriyor?
10. Yargı Paketi, şiddet faillerine kapı aralarken kadınların güvenliğini, yaşam hakkını ve eşit yurttaşlığını tehdit eden düzenlemeleri yasalaştırmayı planlıyor.

Yeni Şafak gazetesinin 1 Nisan tarihli haberinde af tartışmalarına dair “Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “100 yıl affı” ve “genel af” tartışmasını “Genel afla ilgili bir çalışma söz konusu değil. Böyle bir çalışma gündemimizde yok” diyerek noktalamıştı. Ancak AKP, dolu cezaevlerini rahatlatacak “kısmi af” diye nitelendirilen bir düzenleme üzerinde çalışıyor. Covid-19 salgını sırasında çıkarılan ve açık cezaevinde bulunan hükümlülerin, kalan cezalarını denetimli serbestlikle dışarıda infazını öngören düzenlemenin kapsamının genişletilmesi tartışılıyor” ifadeleri yer alıyordu.

Sözü edilen, uzun bir zamandır gündemde olan 10. Yargı Paketi. Haberde yer alan şu detaylar ise yeni, güncellenen içerikte yer almıyor. 1 Nisan’daki haber ise silinmiş: “Yeni yargı paketinin Meclisteki görüşmeleri sırasında önerge verilecek. Düzenleme Meclisten geçerse 31 Temmuz 2023 tarihinden önce suç işlemiş olmak kaydıyla denetimli serbestliğe ayrılmalarına beş yıl veya daha az süre kalanlar, kalan sürelerini denetimli serbestlikle çekmek üzere salıverilecekler.”

301 gencin cezaevinde olduğu günlerde, itiraz eden, hukuk ve adalet talep eden herkese cezaevi sopasını kullanan iktidar, Covid döneminde çok tepki çeken cezaevi boşaltma eylemini sürdürmek istiyor. Bunun en ağır sonuçlarını da kadınların yaşadığını unutmayalım, kendilerine şiddet uygulayan erkeklerin aftan faydalanıp kadınlara zarar verdiğini…

SİYASİ TUTUKLAMALAR İÇİN CEZAEVLERİ BOŞALTILIYOR

Kadına ve çocuğa şiddet faillerini de kapsayan kamuoyunda örtülü af olarak tartışılan bu uygulamayı daha da genişletmek isteyen bir paket var karşımızda. Üstelik hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemeyeceği biçimindeki düzenlemeyi hakimin insafına bırakan bir değişiklik de içeriyor paket. Cezaevlerini politik tutuklamalar için boşaltmaya çalışan, kadına yönelik suç işlemiş olanları cezaevinden çıkarmak isteyen bir paket diyebiliriz 10. Yargı Paketi’ne.

Hukukun yok edildiği, yargının iktidarın en kullanışlı aparatı olarak siyasi hedeflere yöneldiği, bunun da gizli saklı değil, alenen ve açıkça yapıldığı günlerdeyiz. İnsanlar haklarında hiçbir suçlama olmadan, delillerle desteklenen soruşturmalar olmadan gözaltına alınıyor.

İBB’ye yapılan operasyonun kendisi de sonrasında gelişen büyük toplumsal tepkiye daha çok tutuklama ile karşılık verilmesi de siyasetin ta kendisi. 2911 Sayılı Kanun’a muhalefet gerekçesiyle 301 kişinin tutuklanması, hukukun gereği denilebilecek bir durum değil. Daha önce yerleşik bir şekilde bu tip suçlamalara emniyet müdürlüklerinden serbest bırakma talimatı veren savcıların şimdi tutuklamaya sevk etmeleri, siyasal iktidardan aldıkları talimatla “ görev” yaptıklarının çok somut işareti. Kaldı ki bu durumun en somut örneği İstanbul’da yaşandı. Savcının adli kontrol olarak belirlediği sevk, bu şekilde ilan edilmişken tutuklamaya dönüştürüldü ve kitlesel bir tutuklama gerçekleştirildi.

Muhalifler için daha da kolay ve rahat tutuklama amacı taşıyan 10. Yargı Paketi daha Meclisten geçmeden uygulamaya sokuldu diyebiliriz.

GENEL AHLAK: KİME GÖRE, NEYE GÖRE?

Pakette yer alan kadınları endişelendiren kısımlara yeniden bakmak ve bu noktaları yeniden konuşmak gerekli. TCK 225. Madde’de düzenlenen hayasızca hareketler suçu, mevcut haliyle alenen cinsel ilişki ve teşhirciliği hayasızca hareket olarak adlandırıp altı aydan bir yıla kadar hapis cezası içeriyor. Taslak ile maddeye, “Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunmayı alenen teşvik etmek, övmek veya özendirmek” ile aynı cinsiyetten kişilerin nişan ya da evlenme töreni yapması da ekleniyor. Üstelik her iki eklemeye ilişkin dört yıla varan üst sınırla hapis cezası öngörülüyor.

Her kadın ve LGBTİ için ciddi bir tehlike anlamına gelecek bu öneri, biyolojik cinsiyet, doğuştan gelen cinsiyet gibi tanımlamaları genel ahlakla birleştiriyor. Nasıl ve hangi davranışların bu tanımlamalara aykırı kabul edileceği o kadar muğlak ve yoruma muhtaç ki hakim ve savcıların özellikle iktidarın yaratmaya ve yaymaya çalıştığı LGBTİ nefreti kapsamında son derece “geniş” yorum yapacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Aynı durum kadınlar için de geçerli. Kadın ve erkeğin eşit olmadığına inanan ve bunu sürekli tekrarlayan ve muhafazakar dayatmalarında ısrarlı iktidarın bakışı ile orantılı değerlendirecek kadınların “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışları.”

Bir diğer önemli sorun da düzenlemede yer alan “alenen teşvik etmek, övmek veya özendirmek” ibareleri. Bu kapsamın yayıncılığı, sosyal medya paylaşımlarını da kapsayacağını öngörmek gerekli. 19 Mart’tan sonra Ekmek ve Gül’ün de içinde olduğu kadın örgütlerinin, yayınlarının sosyal medya hesaplarına getirilen erişim engelleri bu noktada bir işaret veriyor.

CİNSİYET UYUM İMKANSIZLAŞTIRILIYOR

Diğer düzenleme cinsiyet uyum sürecini düzenleyen Medeni Kanun’un 40. Maddesi’ne ilişkin. Yaş sınırını 18’den 21’e çıkarırken “üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun kalma” şartını da ekliyor. Bu ek ile cinsiyet uyum süreci neredeyse olanaksız hale getirilmek isteniyor diyebiliriz.

Burada da aile yılı ile birlikte çok çocuklu aileler zorlamasını da görüyoruz. Üremeyi temel motivasyon olarak ele alan iktidar, ciddi bir yapısal dönüşüm planlıyor görünen o ki.

AİLE YILINDA, AİLELER CEZAEVİ YOLUNDA

2025 yılına aile yılı ilanı ile başlamıştık. Aile yılının ailelere eziyet yılı olacağı, geride bıraktığımız üç ay içerisinde belli oldu. 2025’in henüz üçüncü ayında bu ailelerin bir kısmını çocuklarından ayırdı. 301 genç tutuklanmayı asla gerektirmeyecek nedenlerle bayramı cezaevinde geçirdi ve anneleri 18 -19 yaşlarındaki çocuklarının dimdik arkalarında olduğunu haykırıyor. 2025 yılı aile yılının üçüncü ayında, açlık ve sefalete cezaevi yolundaki anne babalar da eklendi. 10. Yargı Paketi bu eziyeti büyütmeyi hedefliyor, gözümüz Mecliste olsun Nisan ayında.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
10.Yargı Paketi taslağı kadınlar ve LGBTİ'ler açıs...

İktidarın "aile yılı" politikalarının da bir devamı niteliğinde olan bu taslağın ne anlama geldiğini...

İKP: Kadınlar Yargı Paketine Sığmazlar

İzmir Kadın Platformu, Cuma günü "Soyadı dayatmasına hayır" diyerek kadınları 9. Yargı Paketinin ger...

Gücümüz birliğimizden geliyor

‘Bugün yine sendikaları zorlasak, birleşik mücadeleyi sağlasak, genel grevi örgütlesek… Deneyimledik...