11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü: Eğitimden uzak, sermayenin insafında
Türkiye’de kız çocuklar 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nü yoksulluk ve gelecek kaygısı ile karşılıyor.

Türkiye’de kız çocukları 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nü yoksulluk ve gelecek kaygısı ile karşılıyor. Fahiş enflasyon artışı ile yoksulluğun had safhaya ulaştığı Türkiye’de 0-17 yaş arası çocuklarda yoksulluk oranı yüzde 42’ye yükseldi. 12. kalkınma planı, orta vadeli program ve kamuda tasarruf paketiyle eğitimden koparılan kız çocukları ucuz iş gücü olarak sermayenin emrine sunuluyor.

Milli Eğitim Bakanlığının 2023-2024 öğretim yılı istatistiklerine göre eğitim dışı kalan çocukların sayısı yüzde 38.4 artarak 612 bin 814’e ulaştı. Yani eğitim dışındaki çocuk sayısı son üç yılın en yüksek seviyesine çıktı. Eğitim dışındaki çocukların yüzde 46.4’ü kız çocuğu.

Her 3 çocuktan biri okula aç giderken kamuda tasarruf tedbirleri doğrultusunda yeterli temizlik personeli istihdamı sağlanmadığı için okullar adeta çöplüğe dönüştü. Taşımalı eğitim sürdürülen bazı yerlerde de boş yurtlar işaret edilerek kız çocuklarının okul hakkı gasbediliyor. Örneğin Söke’deki 9 köyde taşımalı eğitim kaldırıldı. İlçe milli eğitim önünde buluşan anneler “Servisler kaldırılırsa babaları kızlarımızı okula göndermez” diyerek seslerini duyurmaya çalıştı.

‘KAYGISIZ BİR HAYAT İSTİYORUM’
yıllar önce 4+4+4 sistemi ile okuldan koparılan kız çocukları bugün Milli Eğitim Bakanlığı tarafından MESEM’lere teşvik edilerek işçileştiriliyor. Yayımladığı mesleki ve teknik eğitim politika belgesi ile devlet çocukların meslek eğitimine katılımını teşvik ederken çocuklar eğitimden koparılıp ucuz iş gücü olarak çalışmaya başlıyor.
Bu kız çocuklarından biri 17 yaşındaki Rojbin. İstanbul Esenyurt’ta yaşayan Rojbin bu sene okulu bırakmak zorunda kaldı: “7 kişilik bir aileyiz ve çalışmak zorundaydım. Hem okula gitmek hem çalışmak benim için çok zor oluyordu. MESEM’e geçtim.”
Kuaförde 12 saat çalışan ve karşılığında 15 bin lira ücret alan Rojbin, “Okusam bile bir geleceğim olmayacaktı” dedi. Rojbin okula devam edebilseydi avukat olmak istediğini söylüyor: “Adaletli bir sistem istiyorum. Sürekli tedirgin yaşamadığım bir ülke istiyorum. Kaygısız yaşayabileceğim bir hayat istiyorum.”
İSİG’e göre 2024’ün ilk 7 ayında çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Çocuk işçiliğini meşrulaştıran MESEM’ler de defalarca kez sağlık ve güvenlik tedbirlerinin alınmamasıyla gündeme gelmişti.
ÜÇ AYDA 79 KIZ ÇOCUĞU İHMALDEN ÖLDÜ

Okuldan koparılan kız çocukları için bir diğer karanlık tablo yine zorla çocuk yaşta evlendirilerek istismara maruz kalması. 2023'te 6 bin 635 doğum, 15-19 yaş aralığındaki kız çocukları tarafından gerçekleştirildi.

Devlet ve bakanlıklarının uyguladığı evlilik kredileri teşvikleri, müftülüklere nikah kıyma yetkisi verilmesi, evlilik yaşının düşürülmesi gibi birçok sayabileceğimiz örnekler aslında kız çocuklarının istismarına zemin hazırladı.

Devlet ve kurumlarının ihmalleri ve çocukların yaşam hakkının ihlal edilmesi, sadece üç ayda 256 çocuğun önlenebilir sebeplerle yaşamını kaybettiği gerçeğini ortaya seriyor.

FİSA Çocuk Hakları Merkezi raporuna göre 2024 yılının yaz aylarında 79’u kız çocuğu olmak üzere 256 çocuk önlenebilir sebeplerle yaşamını kaybetti. Bu üç ayda şiddet sonucu hayatını kaybeden çocuk sayısı en az 8’iken en az 2 çocuk cinayeti yaşandı.

‘ÇOCUĞU KORUMAK DEVLETİN GÖREVİ’

Ekmek ve Gül'e konuşan FİSA Çocuk Hakları Merkezinden Çocuk Gelişimi Uzmanı Ezgi Koman, “Son dönemlerde çocuk cinayetleri ve istismar vakalarının hızla artması Türkiye’de çocuk olmanın gerçekten zor olduğunu gösteriyor” diyor. Çocuklar için bütüncül bir politika olmadığını söyleyen Koman, “Yıllardır çocuk koruma mekanizmalarının işletilmediğini vurguluyoruz ve bu tabloda en çok etkilenen kız çocuklarıdır. Haklara ve özgürlüklere erişim açısından da kız çocukları yoksulluktan ve şiddetten çok daha fazla etkileniyor” diyor.

Çocukların haklara ve özgürlüklere erişiminin devlet sorumluluğunda olduğunu söyleyen Koman, “Türkiye’de insan haklarına dayalı bir çocuk politikası yok. Ayrıca yıllardır İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının, LGBTİ’ler ve diğer kesimlere nefret söyleminin yaygınlaştırılmasının, ruh sağlığı politikalarının geliştirilmemesinin sonucu olarak şiddetin farklı boyutlara erişebileceğini söylüyorduk, ki bugün tam olarak onu yaşıyoruz. Bu mesele sadece çocukların sosyal mecralarda karşılaştığı şeylerle örtülemez. Çocuğu korumak devletin görevidir” diyor.

Çocuklarla son yaptıkları sohbetlerde çocukların umutsuz ve mutsuz olduklarını gördüklerini söyleyen Koman devletin acil ve bütünlüklü bir çocuk koruma sistemini oluşturması gerektiğini vurguluyor.


KAYIP ÇOCUKLARIN AKIBETİ BİLİNMİYOR
İhmaller ve ihlaller silsilenin örneklerinden birini daha çok yeni, 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde şahit olduk. Diyarbakır'da 21 Ağustos'ta kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran'ın 19 gün sonra cansız bedenine ulaşılmıştı. Türkiye’de akıbetini öğrenemediğimiz yüzlerce çocuk var.
Gazetemize konuşan Çocuk İstismarı ve İhmali ile Mücadele Derneği Sözcüsü Volkan Çolakoğlu kayıp çocukların akıbetine ilişkin verilere ulaşamadıklarını ifade ediyor:
“2008 ile 2016 yılı arasında verilere ulaşabildik. 2008’de 4 bin 517 çocuk kaybolmuşken yılda yıla 2014’e kadar 18 bine kadar yükseliyor. Sayısal artışa baktığımızda ise nüfus artışıyla paralel bir artış söz konusu değil. 2016’den bu yana da zaten kayıp çocuklarla ilgili veriler paylaşılmıyor.”
2006-2010 yılları arasında emniyet birimlerine 29 binden fazla bildirim olduğunu söyleyen Çolakoğlu bulunan çocukların ölü mü yoksa sağ mı bulunduğuna dair bilgilendirme yapılmadığını ifade ediyor. 6 Şubat depremlerini hatırlatan Çolakoğlu, “Aile Bakanlığı sürekli refakatsiz çocuk sayıları açıklıyordu. Ancak bu veriler sadece sağlık sistemine başvurmuş çocukların sayısıydı. Enkaz altından çıkarılmış veya çıkarılmamış çocukların verilerine dair bilgimiz yok. Çocukların nerede olduğuna dair hiç bilgi yok” diyor.
‘ACİL ÇOCUK KORUMA SİSTEMİ LAZIM’
Narin Güran cinayetini hatırlatan Çolakoğlu bir yandan kayıp kız çocuklarının istismar gibi daha vahim sonuçlara neden olacak bir gerçekle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor: “Genelde çocukları istismar edenlere pedofili tanısı koyuluyor ve bu yalnızca bir klinik tanıdır. Ülkede çocuklara ilişkin istismar vakalarında çalışmalarımız bize pedofili kişilerden daha çok parafili kişiler tarafından istismara maruz kaldığını gösteriyor. Yani sadece bir klinik tanıya dayalı genel bir şey söylemek yanlıştır. Kız çocukları en çok yakınları tarafından istismar ediliyor.”
Çocuk istismarlarının güvenlik tedbirlerinin alınmaması ve güvenlik mekanizmasının işlememesi nedeniyle yaşandığını söyleyen Çolakoğlu, “Dünyanın her yerinde çocuklar her yıl kayboluyor. Örneğin ABD’de her yıl 460 bin çocuk kayboluyor. Dünyanın her yerinde bu bir sorun olarak önümüze çıkıyor ancak Türkiye’de önleyici mekanizmalar üzerine konuşulmuyor. Devletin bütüncül bir çocuk koruma mekanizması oluşturması lazım. Sahada çalışanlar ve çocuk alanında çalışanların gözlemleriyle devletin gerçekten acil bir çözüm programı hazırlaması şart” diyor.


DÜNYA TABLOSUNDA KIZ ÇOCUKLARI
DÜNYA tablosuna baktığımızda ise kız çocuklarını dört bir yanı saran savaş ve yoksulluğun ortasında görüyoruz. İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırım tüm çocukların hayatını hedef alıyor. Bu katliamlarda, yaklaşık 17 bini çocuk hayatını kaybetti.
Save The Children, Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) 2024 raporunda bu yıl 17.6 milyondan fazla çocuğun açlık içinde doğacağı ve bu rakamın 10 yıl öncesine kıyasla yüzde 22 artış anlamına geldiği bildirildi. Savaşların ve yoksulluğun tırmandığı dünya tablosunda dünya genelinde kız çocuklarının yalnızca yüzde 60’ının lise eğitimini tamamladığı gözüküyor.
Afrika’da kız çocuklarının herhangi bir eğitim düzeyinde okula gitme olasılığı çok daha düşükken 2021 yılında Taliban’ın Afganistan yönetimini ele geçirmesiyle birlikte kız çocuklarının tamamen eğitimden dışlandığı bir tabloyla karşı karşıyayız. UNESCO verilerine göre Afganistan’da kız çocuklarının yüzde 74’ü okula gidemiyor.
370 MİLYON TACİZ VE İSTİSMAR
Dünya genelinde kız çocuklarının istismarına ilişkin tablo ise korkunç. UNICEF’in 9 Ekim’de yayımladığı verilere göre dünya çapında yaklaşık 370 milyon kadın ve kız çocuğunun çocukken cinsel istismara uğradığı tahmin ediliyor. Cinsel şiddet ve dijital cinsel şiddet de dahil edildiğinde, UNICEF, 650 milyon kadın ve kız çocuğunun şiddetten etkilendiğini tahmin ediyor.
UNICEF raporuna göre durum Afrika ülkelerinde daha vahim. Afrika’da beş kız çocuğundan biri 18 yaşından önce cinsel tacize uğramış. UNICEF iç ve dış savaşın olduğu ülkelerde cinsel şiddet oranlarının daha yüksek olduğunu ifade ediyor. Verilere göre Avrupa ve Kuzey Amerika’da 68 milyon kadın ve kız çocuğu 18 yaşından önce cinsel istismara maruz kaldı.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek de temi...

Tüm velilere, eğitim emekçilerine, kadın ve çocuk örgütlerine, veli derneklerine çağrımızdır: “Okull...

‘Ücretsiz yemeği siz mi dağıtıyorsunuz?’

Şişli Ekmek ve Gül Grubu olarak kollarımızı sıvadık, bu uygulamanın Şişli’deki her okula yayılması i...

‘Okullar devletin okulu olmaktan çıktı’

‘Sorun ne temizliği üstlenmek isteyenler de ne de karşı çıkanlar da… Sorun, yükü emekçilerin sırtına...