
Şubat ayının ortalarına geldik mi 8 Mart heyecanı sarardı içimi… Bu şubatta ise daha bir üşüyorum. Beni üşüten Eskişehir ayazı değil, biraz endişe biraz moralsizlik!
Ben 30 yıllık öğretmenim. Eskiden hafta sonu geldi mi evde çamaşırı, ütüsü, temizliği derken çok yorulurdum, ‘Okulda biraz da olsa dinleniyorum en azından’ derdim. Oysa bir sınıf öğretmeni olmak nasıl bir yorgunluktur en iyi meslektaşlarım bilir. Ne yalan söyleyeyim, şimdilerde isteksiz gidiyorum okula. Derler ya ayaklarım geri geri gidiyor. Günüm geleceğe dair kaygı ve moralsizlik ile başlıyor. Değişen müfredat, angarya projeler, pis sınıflar, yoksul çocuklar, giderek ekmeği küçülen öğretmenler…
Okuldaki meslektaşlarımın neredeyse hepsi, artık yemeklerini evden getiriyorlar. Eskisi gibi dışarıdan yemek söylemek ateş pahası. Öğretmen arkadaşlarımla okul çıkışı çay kahve içip soluklandığımız bir kafe vardı. İki yıldır kapısından içeri girmiyoruz. Koştur koştur eve...
ÖĞRENCİLER BİR ÇİKOLATA İÇİN PARALARINI BİRLEŞTİRİYOR
Sadece bizim ekonomik kaygılarımız yok okulda. Kantin önünde kafa kafaya vermiş fısıldaşan öğrencilerimi görüyorum. Yanlarına gidip konuştuğumda işin aslı ortaya çıkıyor. Paraları yetmediği için fiyatlara bakıyorlarmış, paralarını birleştirip bir tane çikolata alıp birlikte yiyorlarmış. İkinci sınıf çocuğunun bu hesabı yapıp paylaştığına mı sevineyim, yoksa bu yaşta buna mecbur kaldıklarına mı üzüleyim şaşırdım. Başka bir gün öğrencim kantine gitmek için izin istiyor. Geri döndüğünde eli boş ve ağlamaklı. “Tost 45 liraydı, 55 lira olmuş. Param yetmedi öğretmenim.” Hemen güçleri birleştiriyoruz küçüklerin yaptığı gibi…
MEB EN TEMEL HAKKIMIZI BİLE BASKILAMAYA ÇALIŞTI
Kantinden eli boş dönen çocukları görünce kendi ekonomik kaygılarını bile bir yana koyuyor insan. ‘Neden böyle’ diye de sormadan yaşanabilir mi, elbette yaşanmıyor. Bu sebeple de 13 Ocak’ta sendikamla iş bırakma eylemine katıldım. İnsanca yaşama talebimiz başta olmak üzere çocuklar aç derse girmesin istedik birçok meslektaşımla. Ama bir hafta geçmedi ki en insani ve anayasal hakkımız bile, okullara gönderilen ‘İş bırakmak suçtur’ yazılı tebliğlerle Milli Eğitim Bakanlığınca baskılanmaya çalışıldı. Durup dururken mi iş bıraktı bu memurlar, her şey güllük gülistanlıktı da biz mi yanılıyorduk? Üreten biziz karşılığını alamayan biz. Elbette ki böyle gitmez, gitmemeli…
Bir avuç sermaye sahibi ülkenin kaynaklarını sömürüyorken ve zenginliklerine zenginlik ekliyorken açlık ve sefaleti bizlere reva görenlere korkusuzca cevap verebilmek düşer elbet payımıza. Bir tek çocuk bile artık okulda aç kalmasın, öğretmenler okulların her ihtiyacı için velilerden para istemeye zorlanmasın ve biz emekçiler emeğimizin hakkını alalım diyedir mücadelemiz.
ÖĞRETMENLERİN SESİ VELİLERLE BİRLEŞİNCE KAZANACAĞIZ
Yazıma başlarken karamsar başladım belki ama bir kadın eğitim emekçisi olarak yetiştirdiğim her bir çocuğun gelecek umudu omuzlarımda ve mücadeleden de başka çaremiz yok. 8 Mart yaklaşırken kadın emekçiler başta olmak üzere hep birlikte umudu yeşertmek, bu soğuk mevsimi hep birlikte insanca yaşam mücadelesine sarılarak ısıtmak zorundayız. Ve öğretmen odalarında birleşen sesimiz, çocuğuna okula giderken haçlık veremeyen veli ile birleşince mutlaka biz kazanacağız, emekçiler kazanacak.
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
‘Bir öğün ücretsiz sağlıklı yemeğe ve okul temizli...
Bornova’da kadınlar okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek verilmesi ve temiz okullar talebi içi...
BORKAD’dan MEB’e çağrı: Okullarda temizlik ve bir...
Bornova Kadın Dayanışma Derneği: Milli Eğitim Bakanlığı bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek ve kadrolu...
Okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek de temi...
Tüm velilere, eğitim emekçilerine, kadın ve çocuk örgütlerine, veli derneklerine çağrımızdır: “Okull...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.