Keşke takma adlar kullanmak zorunda kalmasaydık
Bursa’da kadınlar neden barış istediklerini anlatıyor: “Bu savaş bizim savaşımız değil, ama barış hepimizin olacak. Hiçbir vatan bir insanın canından daha değerli değildir.”

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Afrin’e yönelik başlattığı operasyonu, Panayır Mahallesinde yaşayan kadınlarla konuştuk. Barış ve huzur isteyen kadınlar, son günlerde barış isteyenlere yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamalar nedeniyle gerçek isimlerinin kullanılmasından kaygı duydular. Görüşlerini mahlas isimlerle yansıtmak zorunda kaldığımız kadınlar, “Sadece bu bile barışa, demokrasiye, özgürlüğe olan ihtiyacımızı gösteriyor” dediler.

Özge: Ben asgari ücretle çalışan bir insanım, asgari ücrete bu sene yapılan zam hiçbir ihtiyacımızı karşılamadığı gibi maaş daha almadan bitiyor. Ekmek olmuş bir yirmi beş lira, gramı da küçüldü. İki erkek çocuğum var, onların geleceğiyle ilgili çok büyük kaygı duyuyorum. Ben canımı dişime takıp bu zor koşullarda onları okutmaya çalışırken birileri kalkıyor savaş istiyor. Savaş bizim için ekmeğimizin daha da küçültülmesi, geleceğimizin karartılması ve ölüm demek. Kendim ve çocuklarım için savaşa hayır diyorum.

Sevgüle: Etrafımda insanlar rahatça konuşamıyor. Savaşa karşılar aslında ama işlerini kaybetmemek için tarafmış gibi konuşuyorlar. Ben çocuklarıma iyi bir gelecek sağlamak için gece gündüz çalışayım, mesailerden çocuklarımın büyüdüğünü göremeyeyim, sonra birileri asla taraf olmadığım bir savaş için çocuklarımı benden almaya kalksın! Buna asla izin vermem. Bu biz işçilerin, halkların, kadınların değil; egemenlerin savaşı. Barış sen, ben için değil, herkes için iyidir.

Lale: Savaş genç insanların ölmesi, anaların yüreğinin yanması demektir. Mahallemizde Suriye’den gelen kadınların yaşadığı sıkıntıları görüyoruz, yarın aynı sorunları bizim de yaşayacağımızı düşünüyorum. Buradan hükümete sesleniyorum; bir an önce bu yanlış politikalardan vazgeçmelerini istiyorum. Barış ve huzur içinde, kardeşçe bir arada yaşamak istiyoruz.

Gülizar: Bugünlere bakınca geçmiş yılları mumla arar olduk. Her gün bir kadın katliamının olduğu, tacizin, tecavüzün arttığı, çocuk yaşta evliliklerin çoğaldığı ve çocukların çocuk doğurduğu sabahlara gözümüzü açıyoruz. Yüz yıllardır barışı simgeleyen zeytin dalının şimdi savaşın simgesi olması akıl almaz bir durum. Güzel ülkemin güzel çocuklarını 2019 seçimlerine kurban vermemeli, el ele verip barış sesini yükseltmeliyiz. Bir arada yaşamaktan başka şansımız yok. Özgürlük ve demokrasinin olduğu bir ülkede yaşasaydık sözlerimizi daha özgürce ifade eder, takma isimler kullanmak zorunda kalmazdık, en çok da bu nedenle barışa, demokrasiye özgürlüğe ihtiyacımız var.



İlgili haberler
Emek Partili kadınlar: Savaşın parçası olmayacağız...

Afrin operasyonuna dair açıklama yapan Emek Partili kadınlar ‘Savaş olmayan yere savaş götürmek kadı...

Barış istemekten vazgeçmeyeceğiz

Ankara Kadın Platformundan kadınlar savaşın kadınlar için ne anlama geldiğini anlatıyor ve tüm kadın...

Savaşa değil barışa kazanılmış bir “cephe”, ama na...

Afrin Operasyonu ile ülke içini de kendi açısından her anlamda “kazanılmış bir cephe” haline getirme...