Kadınlar baharlarını kendi elleriyle yaratacak
Biliyoruz ki kadınlar baharlarını kendi elleriyle yaratacak. İnatla ektiğimiz tohumların çiçeğe durduğunu göreceksek eğer, bu; üzerimize atılmak istenen ölü toprağını tırnaklarımızla kazıyarak olacak…

Ekmek ve Gül dergisinin Nisan 2019 sayısı, yerel seçimlerin hemen ardından sizlerle buluşuyor. Seçimler bitti, sonuçları her yönüyle değerlendirmeye ihtiyacımız var ve dergimizde kadınların deneyimleriyle görüyoruz ki sandıklara sığmayacak kadar çok talebimiz yerine getirilmek üzere orta yerde duruyor.

Kocaeli Belediye Başkan adayı Reyhan Başaran’ın aktardığı gibi, 2019 yılında evinden sokağına bir fenerle çıkmak zorunda olan Güler’in aydınlık bir gelecek isteği halen yakıcı… Adile’nin Esenyalı’dan hikayesini anlattığı, hamile olduğu için kendisi, kriz bahanesiyle kocası işten çıkarılan kadının doğacak bebeği yük olmasın diye karnına vura vura düşürmeye çalıştığı gerçeği hâlâ acı. Avcılar’da 1.5 saat tanzim kuyruğunda bekleyip iki dal ıspanak alamayışına “doyacağımız kadarını bile vermiyorsunuz” diye sinirlenen kadının öfkesi hâlâ içinde… Seçim zamanı dağıtılan çayları “Bize çay almaya yetecek, insan gibi geçinecek maaşları versinler, çayımızı kendimiz alırız” diyerek geri çeviren kadının haklı talebi hâlâ geçerli… Sibaş işçisi Elif’in yoksulluk, şiddet ve koca-patron baskısı ile kararan hayatını aydınlığa kavuşturmak için yürüttüğü mücadele halen devam ediyor… 8 saniyede işini tamamlaması gereken metal işçisi Gülcan’ın bacaklarındaki, montaj tabancası tutmaktan el bileklerini kullanamaz hale gelen Deniz’in kollarındaki ağrılar sürüyor. Kadınların “özgür” olmasıyla övünülen Ovacık’ta kadınların kaldırımda rahat yürüyememelerini küçümseyen bakış, hepimizin üstünde geziyor hâlâ… Eczacı Ayşegül’ün anlattığı gibi; şeker hastası çocuğuna insülin iğnesi bulamıyor hâlâ bir anne… Sandıklar toplanır, kutlamalar yapılırken elektriğe yüzde 37 zam yapıldığı haberi geliyor. Antalya’da ücretsiz ulaşım seçimin ertesi günü kaldırılıyor örneğin… Kayyumların kaybettiği bölge illerinden belediyeye ait taşınmazların emniyete, valiliğe hibe edildiği haberleri gelirken, Ankara’dan belediye araçlarının AKP’li ilçe belediyelerine “hediye edildiği” bilgileri yayılıyor. Daha oylar sayılmaya bile başlamadan TÜSİAD “yeni reform paketleri” taleplerini açıklıyor; yeni reform dediklerinin kıdem tazminatının kaldırılması, esnek çalışmanın daha da yaygınlaştırılması, emekliliği yalnızca zengine hak kılacak uygulamaların hayata geçirilmesi, işsizlik fonunun daha da yağmalanması olduğunu biliyoruz…

Dün bildiğimizi bugün unutmadık, bugün öğrendiklerimizi yarın kaybetmeye ise hiç niyetimiz yok. Neydi o unutmadığımız, öğrendiğimiz ve kaybetmeye niyetimiz olmayan bilgi? “Bizim” diyebileceğimiz bir demokrasinin ha bire önümüze sürülen seçim sandıklarından çıkmayacağı… Biz işin peşine düşmezsek sandıktan kim çıkarsa çıksın bizim için hayat memat meselesi olan taleplerimize kulak asmayacağı… Krizin daha da ağırlaşacağını herkes söylerken, “sandıkta düşman, patron seviciliğinde ortak” olanların birliğine karşı, faturanın en çok bizim sırtımıza yüklenmesine karşı biz birlik olmazsak ne martın ne de başka bir ayın sonunun bizim için bahar olmayacağı... Bugün “yapacağız, edeceğiz, çözeceğiz” diyenlerin biz taleplerimizde ısrar edip bir araya gelmezsek kendi bekalarının peşine düşeceği…

İşimiz çok… Hep çoktu… Ama bugün, dünden farklı bir şeyler var… Umutsuzluk ikliminin dağılması için emareler çoğaldı. Fulya Alikoç’un ana yazımızda yazdığı gibi; yapılan değerlendirmeler gösteriyor ki “tek adam” kazanamadı; özellikle işçi emekçi kentlerinde, yani sandıklardan taşan gerçeklerin en yakıcı olduğu yerlerde kaybetmeye yüz tutmuş durumda. İşte bu, yani tek adam yönetimine ve şürekasına kazandırmayışımız; işin ucundan hep birlikte tutarsak neler olabileceğinin küçük bir emaresi yalnızca…

Çıkardığımız sonuçları tartışmaya, öğrendiklerimizi birbirimizle paylaşmaya, seçim sürecinde genişlettiğimiz çeperimizle birlikte yeni birliktelikler kurmaya devam edeceğiz elbette. Şimdi seçilmişler karşısında hepimizin ortaklaştığı ve adeta bir manifesto gibi elimizde dolaştıracağımız, yan yana gelip seçilmişlerin önüne koyacağımız; ısrarla, inatla, sebatla isteyeceğimiz şeyleri daha güçlü bir sesle talep etmek için daha “çoğuz”, daha “güçlüyüz”:

Her mahalleye, her işyerine ücretsiz, nitelikli kreş ve çocuk bakım merkezleri istiyoruz.
Kent içinde güvenli, ücretsiz, nitelikli ulaşım istiyoruz.
Bizi yerimizden yurdumuzdan eden rant paylaşımı anlamına gelen kentsel dönüşüm politikaları yerine, sağlıklı ve ucuz barınma olanakları sağlanması için bir an önce harekete geçilmesini istiyoruz.

Kadınların ve çocukların şiddetten uzak yaşamlar kurmalarını sağlayacak, onları erkeklere ve aileye bağımlılıktan kurtaracak sosyal politikaların hayata geçirilmesini; bunun için öncelikle her alanda ilk adım merkezlerinin, kadınların çocuklarıyla birlikte güvenle kalabileceği ve hızla kendi hayatlarını kurma olanaklarının sağlanacağı sığınmaevleri, şiddetten kurtulmaya çalışan kadınlar için güvenceli istihdam olanakları, çocukları için ücretsiz bakım ve eğitim hizmetleri sağlanmasını istiyoruz.

Cinsiyetçi ve niteliksiz “eğitim ve kurslar” yerine, kadınların istihdam olanaklarını garantiye alacak ve çalışma alanının cinsiyetçi kodlarını değiştirmek için kadınları güçlendirecek istihdam kursları ve iş garantisi istiyoruz.

Çalışma ve yaşam alanlarımızda eşitliği güvence altına almak için kadınların en temel ihtiyaçlarının hızla karşılanmasını, güvence altına alınmış haklarımızın gereğini yerine getirmeyen tüm kurumların gerçek denetimlere tabi tutulmasını, denetimlerde ortaya çıkan sorunların hızlı bir biçimde çözülmesi için yaptırımlar uygulanmasını istiyoruz.
Bunlar tüm seçilmişlerden ısrarla, bir araya gelerek, işin peşini bırakmayarak isteyeceğimiz, gereği yerine getirilmedikçe hesap soracağımız en temel taleplerimiz…

***
Nisan ayının bizim için ayrı bir önemi daha var; 3 Nisan 2017’de ekmekvegul.net sitesinden kadınlarla buluşmaya, kadınları buluşturmaya bir mecra daha açtık. 2 yılda Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından 6800 içerik ve 239 programla zenginleşen yayınımız, kadınların hayatlarındaki gerçek dertleri dile getirme, sesini duyurma, yalnız olmadığını görme/gösterme, tüm sokaklar çıkmaz sokak haline getirilirken birlikte bir yol açma çabasında olduğunun en güzel örneği oldu. Dergimiz, sitemiz ve ülkenin dört bir yanında mahallelerde, kampüslerde, işyerlerinde yüzlerce kadının bir araya geldiği Ekmek ve Gül gruplarıyla önümüze çıkarılan tüm zorluklara rağmen yola devam ediyoruz... Biliyoruz ki kadınlar baharlarını kendi elleriyle yaratacak. İnatla ektiğimiz tohumların tüm zorlu koşullara rağmen çiçeğe durduğunu göreceksek eğer, bu; üzerimize atılmak istenen ölü toprağını tırnaklarımızla kazıyarak olacak…

İlgili haberler
Şimdi birlikteliği büyütme zamanı

Kimi zaman dertleştik, kimi zaman yaşadıklarımıza isyan ettik ama en çok da bunlar ortadan kalksın d...

Flormar’da 297 gün direnen işçilerden Sultan Kılıç...

Her türlü zor koşula, engele ve baskıya rağmen 297 gün ısrarla devam eden bir kararlılıktı bu. Hem u...

Tek adam kaybediyor, kadınların kazanma zamanı!

Bu seçim iki Rabia arasında bir seçim olarak anılacak: Tek Adam’ın rabiası bir yanda, Giresun Eynesi...