İşimden oldum, mücadeleye sarıldım
15 yaşındaki kızımı karşıma alarak ‘Biz herkesin eşit, özgür olduğu, barış ve demokrasi içinde yaşadığı bir ülke istiyoruz. Yanlış bir şey yapmadık o nedenle işlerimize geri döneceğiz’ dedim.

29 Ekim 2016 günü 675 sayılı KHK ile Edremit Adliyesi Adli Sicil Bürosundaki görevimden ihraç edildim. 24 yıl boyunca hizmet üretirken gelen vatandaşlara her konuda yardımcı olan, işlemlerini süresi içinde yapan, sorumluluklarını bilen, dil, din, ırk, ayrımı yapmadan tarafsız, eşit davranışlarla görev yaptım. İşini seven, layıkı ile yapan bir yargı emekçisiydim. Adalet Bakanlığından, iyi çalışmalarımdan dolayı her 6 yılda bir devlet memurlarına verilen derece ilerlemesini 4 kez aldım. Görev yaptığım yerlerde ayrıca plaketler aldım.

29 Ekim 2016 gece yarısı yeni bir KHK yayınlandı, adliyede zabıt katibinin ve eşimin iş yerinde tanıdık arkadaşların isimlerini görünce çok üzüldük ve bilgisayarı kapatıp yattık. 30 Ekim sabahı eşimin telefonu çaldı, salona konuştu ve benim bulunduğum odaya geldi, kapıyı örttü, “Bir şey söyleyeceğim ama korkma, dün geceki kararnamede senin de ismin varmış” dedi. Önce inanamadım... Hiç beklemediğim bir haksızlıkla karşı karşıyaydım. Duyan arkadaşlar, KESK’li arkadaşlarımız eve gelerek dayanışma gösterdiler. Beklemiyordum ama ‘Dik durarak mücadele etmeye devam edeceğim’ diye kendime söz verdim.

Evli ve bir çocuk annesiyim en çok da kızımın bu durumdan olumsuz etkilenmesini istemiyordum. 15 yaşındaki kızımı karşıma alarak ‘Kızım biz bu ülkede herkesin eşit, özgür olduğu, barış ve demokrasi içinde yaşadığı bir ülke istiyoruz. Biz yanlış bir şey yapmadık o nedenle bizler işlerimize geri döneceğiz ve biz kazanacağız’ dedim. Sendikacı anne ve babanın kızı olduğu için açıkçası çok da zorlanmadım. Fakat okulda öğretmenleri kızımın davranışlarında farklılık gözlemlemişler ve rehber öğretmeni kızımı çağırarak çeşitli sorularla durumu anlamaya çalışmış. Kızım önce anlatmak istememiş, öğretmeni ‘Üzgün müsün?’ diye sorunca ‘Hayır, üzgün değil ama kızgınım öğretmenim’ cevabı vermiş.

Öğretmen: Kime kızgınsın?
Kızım: Devlete kızgınım, devlete.

İhraç edildiğim günden bugüne kendi kurumum olan Adalet Bakanlığında yetkililerle görüştüm ve söylenen ‘Evet mağdur edilmişsiniz en kısa zaman da mağduriyetiniz giderilecek’ oldu. Hâlâ bekliyorum! Adalet arayışım halen devam ediyor...

KİM BENİ VAZGEÇİREBİLİR Kİ?
Bizim ülkemizde kadın olmak zor, ihraç olduğunda iki katı zorluk yaşıyorsun. Çevre ve toplum baskısı daha da artıyor. İş hayatından ve mücadelenin içinden uzaklaşarak eve hapsolmak bana göre değildi. Ekonomik bağımsızlığımı kaybetmek çok ağır geldi. İhraçtan birkaç ay sonra BES Balıkesir Şubesinin Genel Kurulu vardı. Arkadaşlarım ‘Sendika yönetimine girmelisin’ dediler, ‘Evet’ dedim, böylelikle mücadelenin içinde olurum diyerek yönetime aday oldum. Fakat yönetimdeki erkek arkadaşlar, ihraç olduğum için yönetime aday olmamı istemiyorlardı. Beni vazgeçirmeye çalıştılar ama ben vazgeçmedim. Onlara rağmen aday oldum ve BES Balıkesir Şube Başkanı oldum. OHAL koşullarında yılmadan sendikal faaliyetlerime devam ediyorum. Umudumu hiçbir zaman kaybetmedim.
DERTLERİ BİZİM ÖRGÜTLENME ÇABAMIZ
2005 yılında Edremit Adliyesine tayinle geldim. Adliyede 65 çalışan vardı, sendika üyesi bir kişi bile yoktu. Yargı emekçisi çok çalışır, çok fedakardır ama en çok adaletsizliğe onlar uğrar, en ufacık bir ihmallerinde hemen haklarında soruşturma açılır, ama emeğinin karşılığı olan ücreti hiçbir zaman alamaz. Mobbing uygulamalarına, angaryaya çok uğrarlar. Ben bunları dile getirip örgütlü mücadelenin gereklerini anlatınca 45 kişi BES’e üye oldu, sonrasında adliye yeni binaya taşınınca sendika odası talep ettim ve oda ile birlikte sendikaya ait bir pano yeri aldık. Panoda sendika genel merkezinden gelen bildiri afişlerini, eylem ve etkinliklerin resimlerini de asıyorduk. Bir gün gördük ki, panodaki eylem resimlerinde benim suratım kesici ve delici aletlerle delinmişti. Hemen suç duyurusunda bulundum. Savcı, ‘Burada bir tehdit var’ dedi. Örgütlenme mücadelemiz birilerinin hoşuna gitmiyordu. Sonra bir gün çalıştığım odadaki şef sendikamıza ait duvar takvimini yere atarak ‘Bunu odaya asmayacaksın çünkü ben istemiyorum’ dedi. Ben de ‘Asıyorum, bu benim yasal hakkım, eğer tekrar çıkarırsan senin hakkında suç duyurusunda bulunurum’ dedim. Ve çıkarmaya cesaret edemedi. 10 Ekim Katliamı sonrası KESK tarafından yapılan iki gün iş bırakma eylemi sonrası hakkımda disiplin soruşturması açıldı ve ceza verildi. Sonrasında 15 Temmuz Darbe girişimi ve 20 Temmuz OHAL süreciyle birlikte KHK’larla yüz binin üzerinde kamu emekçisi gibi hiçbir soruşturma, yargılama yapılmadan işimden edildim.
İlgili haberler
KHK’lar kadınların sesini kısamayacak!

Kadınların haberciliğini yapan kadın gazetesi Şûjin kapatıldı. Kadınlar "gerçekler kapatılarak sustu...

Dayanışma bizi ayakta tuttu

‘İyi ki Eğitim Sendeyiz, dayanışma bizi ayakta tuttu, güçlendirdi, pek çok yeni tecrübeler kazandırd...

Eskiden öğretmendim, şimdi köfteciyim

KHK ile ihraç edilen kadınlardan biri Müslüme. ‘Ne iş yapayım’ derken kendini köfteci olarak bulmuş....