Her neredeysek mücadele de dayanışma da orada!
Her gün yükselen bu tarihi ve bu mücadeleyi daha ileriye taşımak istiyoruz sizlerle. Çünkü biz her neredeysek, hangi koşullardaysak mücadele de dayanışma da orada!

Aramıza fiziksel mesafeler koyarak ama bir araya gelmekten geri durmayarak geçirdiğimiz bir 1 Mayıs’ı bıraktık arkamızda. Alanlara çıkamasak da evlerimizi, bahçelerimizi, duvarlarımızı süslediğimiz 1 Mayıs afişleri yapıp, astık her yana. Çocuklarımızla birlikte bir nefeslik sokağa çıkıp 1 Mayıs kutlaması yaptık. Alkışlarımız, sloganlarımız, 1 Mayıs marşımız eksik olmadı hiç. Çocuklarımız bebeklerinden, oyuncaklarından 1 Mayıs kortejleri oluştururken, iş yerlerimizden, çalışma alanlarımızdan “Biz her neredeysek 1 Mayıs orada” diye haykırdık.

Güneşli bir 1 Mayıs’ı alanlarda olmasak da bulunduğumuz her yerde kutladık. 2020 1 Mayısı’nı koronavirüs salgınıyla birlikte olağanüstü koşullarda karşılarken, işçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma gününün, tüm mesafelere rağmen bizleri tek bir kortejde toplayacağını hayal etmemiştik belki de. Uzun zamandır görmediğimiz dostları gördük o kortejde, uzaktan uzağa selamlaştık, hasret giderdik. Özlediklerimiz andık, eski fotoğrafları karıştırdık, konuyu komşuyu, tüm ahaliyi kattık heyecanımıza. Rengarenk donattık camlarımızı, hiçbir şey bulamadıysak ojeler, rujlar boyamız oldu “Yaşasın 1 Mayıs” yazmak için çarşaflara.

Mesafelerimizin uzak, dayanışmanın çok yakın olduğu sımsıcak bir 1 Mayıs tarihimizde yerini aldı. Kimimizin çalışmak zorunda olduğu bugünde bantlarda, molalarda sesimizi kattık tüm dünyayı kaplayan kortejimize. Bir yanımız şenlik bir yanımız öfke oldu, çalıştığımıza isyan ettik de birlik olmanın coşkusu umudumuza umut kattı...

Daha ne kadar süreceğini bilmediğimiz bu salgın koşullarında çalışmaya da evde olmaya da isyanımız var aslında. Salgının bulaşma korkusuyla, salgına karşı hiçbir yeterli önlemin alınmadığı iş yerlerimize giderken, ardımızda bıraktığımız çocuklarımızın evde tek başlarına ne yapacağı sorusunu düşünmekten öfkeliyiz. Çalışmak zorunda olduğumuz için çocuklarımızı büyükannelere gönderdiğimiz ve günlerdir onları göremediğimiz için öfkeliyiz. Eve geldiğimizde, “Ya virüs bana bulaşmışsa ve evde birine bulaştırırsam” endişesinden öfkeliyiz. Dışarıda risk altında çalıştığımız yetmezmiş gibi bir de eve gelip çalışmaya devam etmekten öfkeliyiz. Yarının ne olacağını bilememekten, işsiz kalma korkusu yaşamaktan öfkeliyiz. “Bugün ne yemek pişireceğim, yarın sofraya ne alabileceğim, bu ayı nasıl geçireceğim, faturaları, biriken borçları nasıl ödeyeceğim, çocukların can sıkıntısını nasıl geçireceğim, komşum açken nasıl rahat uyuyacağım?” sorularına cevap aramaktan öfkeliyiz.

Sorularımıza doyurucu cevap vermeyen yönetenlere öfkeliyiz. Bu öfke dayanışmamıza engel değil güç oluyor. Elimizde, evimizde olanı paylaşmaktan geri durmuyoruz. Hayatlarımız için birlikte mücadele ederken, devletin bize sağlamadığı ihtiyaçlarımızı mahallemizde, apartmanımızda, iş yerimizde biz sağlıyoruz.

Bu tablo ile karşıladığımız mayıs ayında dergimizde de bu dayanışmanın en güzel örneklerini veriyor kadınlar... Elde ne varsa birazını kendine alıp birazını kız kardeşine ulaştırmak isteyen kadınlar Kocaeli’de, Ankara Tuzluçayır’da, İstanbul Esenyalı’da binbir emek veriyor.

Bir tarafta dünyanın her yerinde sömürü düzeninin takkesi düşerken diğer yanda bu sömürü düzenine karşı kadınlar arasında mayalanan sınıf mücadelesini anlatıyor bu ay dergimizde Fulya Alikoç.

Avukat Gülşah Kaya, salgını fırsat bilip 6284’ü uygulanamaz hale getirmeye çalışan, istismara af tartışmalarını durmadan gündemimize sokan, iktidara geldiği 18 yıldan bu yana kadınların adını aile dışında anmayan AKP iktidarına kadınların cevabını yazıyor.

Sadece Türkiye’de değil salgın sürecinde dünyanın dört bir yanında büyük bir emeğe ve özveriye sahip olan sağlık emekçisi kadınların sadece Kovid-19’a karşı mücadelesini değil şiddete, ekipman yetersizliğine, ödenmeyen ücretlere karşı mücadelesine uzanıyoruz Sınırların Ötesi’yle.

Metal fabrikalarından, lojistiğe, tersanelere kadar işçi kadınlar salgınla birlikte kaygılarını, korkularını, çocuk bakım sorunlarını dile getirirken, üniversiteli kadınlar okulların kapanmasıyla evde yaşadıkları baskıyı paylaşıyor. Edremit’ten esnaf kadınlar kapattıkları dükkanların yükü altından nasıl kalkacaklarını kara kara düşündüklerini ifade ediyor.

Salgınla mücadelenin hayal değil gerçek olduğunu; ağır yoksulluk ve savaş koşullarında dahi tarihe önemli bir deneyim bırakan Sovyetlerin deneyimleri üzerinden öğreniyoruz.

İçimizden Biri’nde market işçisi Arzu’nun 10 aylık bebeğinin süt iznini yok saydığı bu düzene karşı da korona günlerinde kendisine şiddet uygulayan eşine karşı da mücadelesini bebeğiyle birlikte sürdüreceği inancını görüyoruz.

Kadınların paylaştıklarını, dert ettiklerini, gülüştüklerini, mücadele ettiklerini anlatıyoruz bu ay dergi sayfalarımızda. Bir nakış gibi ilmek ilmek işlediğimiz 1 Mayıs kortejimizi katıyoruz tarihimize. Her gün yükselen bu tarihi ve bu mücadeleyi daha ileriye taşımak istiyoruz sizlerle. Çünkü biz her neredeysek, hangi koşullardaysak mücadele de dayanışma da orada!

Sağlıcakla kalın...


İlgili haberler
Esma’nın ardından kalanlar...

Dersim’de intihar ettiği iddia edilen 28 yaşındaki Esma Kılıçarslan’ı onu yıllardır tanıyan arkadaşl...

Esnaf kadınların korona ile imtihanı

Edremit’te yaşayan kadınların çoğunluğu üreten kadınlar. Özellikle yaklaşan yaz sezonunda salgınının...

Uzaktan eğitim çocukları yoran bir rutine dönüştü

Uzaktan eğitim ile sürdürülmeye çalışılan eğitim sistemi velileri çileden çıkarmış durumda, kısıtlı...