Hayatın aktığı her yerde…
Hayatımızdan ve haklarımızdan vazgeçmeme mücadelemizin biriken öfkeyle birlikte değiştirici bir güce dönüşmesinin formülü açık…

ekmekvegul_mayis2021Bir yılı aşkındır süren ve alınmayan önlemler yüzünden uzadıkça uzayan pandemi, iktidarın fırsatçılık dalgasıyla halkın sırtına bindirdiği yükler yüzünden iyice çekilmez hale geldi. Kısa Çalışma Ödeneğine mecbur bırakılan, ücretsiz izne çıkarıldığı için günlük 50 lira yetmediği için üç kuruş paralara günlük işler bulmak için arı gibi koşturan kadınlar her alınan kararda biraz daha çaresizliğe itiliyor. Salgında virüse karşı hiçbir koruyucu önlem alınmadan sürekli işsizlikle, ücretsiz izinle tehdit edilerek çalıştırılan işçilerin ikilemini ise Tuzla’dan metal işçisi Lale çok güzel ifade ediyor: “Bir yıldır ölüm kalım savaşı veriyoruz. Açlık mı, ölüm mü? Biz aç kalmamak için ölümü seçtik.” Aç kalmamak için ölümü seçenler de Kod-29’la ya da artık 9’a 10’a bölünmüş Kod bilmem kaçlarla tehdit edilerek uzun çalışma saatlerini, düşük ücretlerini kabul etmek, anayasal hakları olan sendikal çalışmalarını gizli yürütmek zorunda kalıyorlar.

Üç haftalık kapanma kararının hiçbir sosyal destek sağlanmadan ve çarkları durdurmadan alınması bile bu kararı alanların emekçi halkın yaşam koşullarını zerrece önemsemediğini çok net ortaya seriyor. Kadınların büyük bir çoğunluğunun kayıt dışı çalıştığını gözettiğimizde bu 3 hafta boyunca tencere de taş pişecek, kiralar ödenemeyecek.

Hep Cuma günleri başlayan yasaklar ne hikmetse Perşembe gününden başlatıldı, biliyoruz ki bu işçilerin birlik ve mücadele günü 1 Mayıs’ın fiilen yasaklanmasına, engellenmesine yönelik bir hamleydi. Chen Solar işçileri koronavirüsten hayatını kaybeden iş arkadaşları hatırasına hazırladıkları 1 Mayıs videosunda iktidara yanıtı “Pandeminin başından beri biz işçiler çalışıyoruz. Holding patronları lüks evlerinden ‘evde kal’ çağrısı yaparken bizler virüsle burun buruna fabrikalarda çalışıyoruz. Lebalep kongreler düzenlemek, fabrikalarda iç içe çalışmak, servislerde yan yana oturmak serbest ama 1 Mayıs kutlamak yasak” diyerek verdi, milyonlarca işçinin hislerine tercüman oldular.  1 Mayıs’ı pandemiyi fırsata çevirerek kutlanmasını yasaklamak isteyenlere cevabı işçiler ve emekçiler fabrikalarında, işyerlerinde, mahallelerinde, hayatın aktığı her yerde “Biz neredeysek 1 Mayıs orada, 1 Mayıs her yerde” diyerek verdi.

Dergimizin bu sayısında 8 Mart’tan 1 Mayıs’a kadın emekçilerin biriktirdiği mücadele deneyimlerini, son 1 yıldır yaşanan tablonun özellikle ağırlaşan işsizlik tablosunun görünümlerini, her gün daha da keskinleşen yoksulluğun yol açtığı zorlukları ve insanca yaşama talebiyle her gün daha da gürleşen seslerin yan yana gelme adımlarını, çağrılarını, cesur karşı çıkışları değerlendiriyoruz… Anayazımızda ve işçi kadınların dilinden dökülenlerle gerçekliğin kesitlerini sunan diğer yazılarımızla bir bütün halinde zorlukların içinde biriken öfkenin karanlık örtüsünü üstümüzden çekip alacak gücü ortaya seriyoruz.
Çalışma koşullarının ağırlığına, ücretsiz izine, haklarının gaspına, Kod-29’a karşı örgütlenmeye, sendikalaşıp mücadele etmeye çalışan Bakırköy Belediyesi işçileri, Samsun’dan Tez Koop İş üyesi işçiler örgütlülüğe olan ihtiyacı vurguluyorlar.

Kapanma kararı, güvencesiz çalışma, düşük ücretler, işsizlik her geçen gün mideye giren ekmeği küçültüyor. İftar sofraları önceki yıllardan çok daha fakir, hatta bu açlığı yaratan şirketler de bunun farkında olacak ki reklamlarında bile eskisi gibi sofraları donatıp aç bıraktığı halkın önüne sunamıyor. Bu zor koşullarda birbirinin yardımına koşan kadınların hikayesini anlatıyor Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinden Adile.

Üniversiteli genç kadınlar sürekli ihtiyaçlarından olan pedlerin bile fiyatlarına gelirlerini yetiremediklerini, artık rahatlığına ve hijyenikliğine bakmadan fiyatına göre satın almak zorunda kaldıklarını anlatıyorlar. 25 yaşındaki Gıda Mühendisi Güneş ise LinkedIn bildirimi beklerkenki halini anlatıyor. Malatya’dan Serdilan’ın iş başvurusu macerası, işsizlik prangasının cinsiyetçi yüzünü ortaya seriyor.
Sağlık sayfamızda koronavirüs aşısı olsak da kurtulsak diye sıra beklerken aşı programında olmayan ve oldukça pahalı olan ancak kadınları rahim ağzı kanserine sebep olan virüsten koruyan HPV aşısına yer verdik.

11 Mayıs aynı zamanda şiddete karşı devlete yükümlülük veren, kadınların elini güçlendiren İstanbul Sözleşmesi’nin onuncu yıldönümü. Kadınlar Sözleşme’den çıkılması kararını tanımıyor, mücadeleyi sürdürüyor.

Kadınlar bulundukları her yerde yaşamı savunmak, yaşam alanlarını savunmak, sağlığı, doğayı savunmak için en önde ve ısrarlı bir şekilde varlıklarını sürdürüyor; tıpkı İkizdere’de kepçelerin, jandarmaların, patronların, iktidarın karşısında ağaçlarından, derelerinden vazgeçmeyen kadınlar gibi…

Hayatımızdan ve haklarımızdan vazgeçmeme mücadelemizin biriken öfkeyle birlikte değiştirici bir güce dönüşmesinin formülü açık. Yalnızca dertleri paylaşarak değil, aynı dertleri yaşayanlar olarak yan yana gelerek, birleşerek, örgütlenerek güçlenebiliriz.

Daha çok yan yana gelebildiğimiz, güçlendiğimiz bir ay diliyoruz…

İllüstrasyon: Crello

İlgili haberler
Ekmek ve Gül Mayıs 2021 sayısı

Ekmek ve Gül'ün yeni sayısında kadınlar pandeminin onları içine sürüklediği yoksulluk ve işsizliği a...

Öfkeye yakışan umutsuzluk değil, örgütlü mücadele

Umutsuzluk ve öfke bir arada ne işe yarar? Öfke yakıp yıkabilir, evet ama ardında umutsuzluğun pusud...

Umutsuzluk salgınına karşı tek çare mücadele

Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin, nakit ücret desteği işsizlik fonundan karşılanırken, iktidar is...