‘Eğreti Yaşamlar’ın mahalleli kadınlara gösterdiği
Kadınların içinde bulunduğu durumu gözler önüne seren ‘eğreti yaşamlar’ dosyası aslında dernek olarak nelerle karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha gösterdi.

Geçtiğimiz hafta Evrensel gazetesinin dosya konusu Nuran ve Sinem’in hikayesiydi. Onların hikayesi birçok yönüyle gündem oldu. Okuyanlardan olumlu ya da olumsuz birçok tepki aldık. Şunu ifade etmek abartı olmaz; bu dosyanın fazlası var eksiği yok.
Kadınların içinde bulunduğu durumu gözler önüne seren bu dosya aslında dernek olarak nelerle karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha gösterdi. Bu işin bir tarafı; ama öncelikle gelen tepkileri biraz dile getirmek istiyoruz.

BASKIN OLAN, MÜCADELE ETME DUYGUSU
Dosya yayımlandıktan sonra bize ulaşan birçok kişi duygusal olarak çok etkilendiklerini söyledi. Psikolojisinin bozulduğunu, bu mahallede yaşamak istemediğini söyleyenler de oldu, “Bu tablo karşısında biz ne yapabiliriz? Biz de işin ucundan tutmak istiyoruz. Biz bu yaşamların yanından artık sessiz sedasız geçip gidemeyiz. Dernekte bir iş, görev alalım, birlikte mücadele edelim” diyenler de. Ne güzel ki bu tablo karşısında mücadele etme duygusu baskın gelenler ağırlıktaydı.
Dosya haberler çıktıktan sonra mahalle esnafına bu mesele ile ilgili çeşitli baskılar yapıldığını biliyoruz. Bunu bizzat mahalle esnafı kendisi dile getirdi bize. Buna rağmen derneğimizi sahiplenen bir tutum sergilemeleri bir kez daha birlikte daha güçlü olduğumuzu ortaya çıkardı.

SORUN DEVLET POLİTİKASI, ÇÖZÜM BU POLİTİKAYA KARŞI MÜCADELE
Esenyalılı kadınların yoksulluk, şiddet ve istismar üçgenine sıkıştırılmaya çalışılan yaşamları bizim için şaşırtıcı değil. Her gün karşı karşıya kaldığımız bu tablo, aslında bizim hayatımız, bizim gerçeğimiz. Tam da bu tablo ve bu gerçek Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğini 3 yıl önce kurmamızın ve bu 3 yıl boyunca kadınların canla başla çalışmasının sebebi.
Şu 3 yılımızda neler gördük, neler yaşadık, nelerle mücadele ettik diye sıraladığımızda kadınların içinde bulundukları hayatın zorlukları bir kez daha gözler önüne seriliyor. Ancak hayat “kendi kendine” zor değil, kadınların binbir zorlukla hayata tutunmaya çalışmak zorunda kalmasının nedenleri var. Ve bu nedenlerin esas kaynağı devletin politikaları. Yoksullukla baş etmek için ne yaparsak yapalım, şiddetten korunmak için ne kadar bireysel çaba gösterirsek gösterelim, bu bireysel tutumlar çok büyük önem taşımasına rağmen yeterli değil. Çünkü bu sorunların kaynağı sadece bireysel durumlar değil. Kadınların yaşadıkları nasıl ki devlet politikasının sonucuysa, bu sorunlar karşısında çözüm de bu devlet politikasına karşı mücadeleden geçiyor.

DEVLETİN İSTEĞİ: ‘NE YAPARSAN YAP, ANNELİK YAP!’
Maalesef devlet cephesinden kadınların sorunlarını çözebilecek hiçbir mekanizma göremiyoruz. Yerel yönetimlerin ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığının kadınların yaşadığı şiddet, yoksulluk, güvencesizlik gibi en temel konularla ilgili attığı adımlar çoğunlukla kadınları yine bu korkunç sarmala mahkum eden, kanayan yarayı kangrenleştiren adımlar oluyor. Nasıl ki yoksulluk ve şiddet dolu bir yaşamın ortasında dünyaya gelen bebekler için devlet “Al bu 481 lirayı git annelik yap” deyip gönderdiyse Nuran ve Sinem’i gerisingeri, pek çok kadına da sunduğu şey bu; “Ne yaparsan yap, annelik yap.”
Bir kadının 20 yıl boyunca yaşadıklarından devletin nasıl haberi olmuyor? Bu kadın defalarca karakola başvurmuş sığınma evine gitmiş. Birçok kadın da aynı şiddeti ve çaresizliği yaşıyor. Bizim de dernekte duyduğumuz gördüğümüz etrafında mücadele örmeye çalıştığımız ne yazık ki adına vaka dediğimiz meselelerde aslında devletin politikalarının kadınların sorununu çözebilecek bir yerde olmadığı gerçeği ortada duruyor.

KADINLAR ŞİDDET MERKEZLERİ, SIĞINMAEVLERİ İSTİYOR
Bu mesele üzerinden bir araya gelen, mücadele etmek isteyen kadınlar ise devlet tarafından kadına yönelik şiddetin somut çözümü için taleplerini sıralıyor. Şiddete uğrayan kadınların kalabileceği sığınma evlerinin sayısının artırılmasını sadece kadınların gidip orada misafir olacağı değil daha donanımlı yerler hale getirilmesini hatta her belediyenin mahalle aralarında kadınların gidip başvurabileceği, kalabileceği merkezler kurmasını istiyorlar. Çünkü bir kadın evini terk ettiğinde sığınmaevine gitmek isemiyorsa ailesi tarafından da istenmiyorsa sokakta yaşamak zorunda kalıyor.
Nuran gidecek yeri olmadığı için sokakta kaldı, sığınacak bir yeri olmadığı için defalarca imam nikahı ile şiddet gördüğü evlilikler yapmak zorunda kaldı. Kadınların yaşadıkları haber olunca kamuoyunun gündemine geldikten sonra bir şeyler yapmaya çalışan bir anlayışla kadınların sorunlarının çözülmediğini biliyoruz. Kadınların sorunlarını gerçekten çözmek istiyorsanız bu talepleri yerine getirmek için artık daha somut adımlar atmanız gerekiyor.

İlgili haberler
Yoksulluk, şiddet, istismar üçgeninde kadınlar ve...

Esenyalı’da ikisi bebek yedi kişinin yaşadığı bir evdeyiz. İstismarın, yoksulluğun, şiddetin, cehale...

Yoksulluk, şiddet, istismar üçgeninde kadınlar ve...

Esenyalı’da eczacı ve terzi anlatıyor: Dayak artık kanıksanmış, enseste değil gebeliğe çözüm arıyorl...

Yoksulluk, şiddet, istismar üçgeninde kadınlar ve...

Mahallede 4300 hastaya bakan bir aile hekimi “İstanbul’un ve ülkenin küçük bir panoraması” dediği Es...

Yoksulluk, şiddet, istismar üçgeninde kadınlar ve...

Günlerdir sorunlarını anlattığımız Esenyalı’da çözümü Kadın Dayanışma Derneğinden kadınlarla konuştu...

Bu mu ‘sosyal hizmet’! 481 lirayı al ve sus!

Devlet; 1.5 ay önce tedbir kararı konulan çocuklar için ancak dosya haberimizden sonra devreye girdi...