Aile Bakanı bize reva gördüğüyle yaşayabilir mi?
Esenyalı ve Sincan’dan kadınların hayat hikayeleri…Çileleri, sorunları, talepleri aynı. Memleketin benzer semtlerinde yaşananlar gibi…

Esenyalı ve Sincan… İkisi de organize sanayi bölgesine yakın, ikisi de ağırlıkla işçi ailelerin yaşadığı, sosyal yaşam olarak birbirine çok benzeyen iki yerleşim yeri. Her ikisinde de kadınların hayat hikayeleri, çileleri, sorunları, talepleri aynı… Memleketin benzer semtlerinde yaşananlar gibi…

DEVLETİ EŞİM HASTALANINCA TANIDIM
Sincan Organize’de Arçelik’in yan fabrikalarından birinde çalışan eşinin önce siroz ve üzerine de böbrek hastalığına yakalanması ile Şükran ve ailesinin hayatı altüst oluyor. Şükran o dönem yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Eşim hastalanınca devletin, SSK’nin, Aile Bakanlığının ne olduğunu anladım. Hastalanınca işten çıkarıldı. Biz tam bir buçuk yıl özürlü raporu almaya çalıştık. Hacettepe, yüzde 80 özürlü raporu verdi, kabul etmediler. SSK’ye bağlı hastaneden almak gerekiyormuş. SSK önce yüzde 50 özürlü dedi, itiraz ettik, yüzde 80 özürlü raporunu aldık. Adam ayakta duramıyor, üç güne bir diyalize gidiyor. Rengi birden değişiyor, kararıyor, düşüp kalıyor, ambulans çağırıyorum. Bu adam nasıl çalışsın?”
Bir buçuk yıl boyunca etrafın yardımıyla yarı aç, yarı tok yaşadıklarını söyleyen Şükran; “Ben çalışamıyorum biri kız, diğerleri erkek üç çocuk var. Çocuklara eşim bakamıyor. Çoğu zaman çocuklarla aç yattık. Ekmek alacak para yok, evde köyden gelen un var, hamurdan bir şeyler yapıp çocukları börek, çörek diye kandırarak günlerimizi geçirdik. Kirayı veremedik. O kadar çaresiz kaldık ki” diye anlatıyor o günleri.

YAŞADIKLARIM KADER DE SINAV DA DEĞİL
Şükran bir buçuk yıl direnmiş, nihayetinde annesinin yanına taşınmakta bulmuş çareyi, istemese de. Annesi çocuklara bakmış. Şükran fabrikada işe başlamış. Üç yıl sonra ancak toparlayabildiklerini anlatan Şükran; “Aile Bakanlığından, belediyeden, kaymakamlıktan destek görmedik. Bu yaşadıklarım kader değil, sınav da değil. 930 lira erken emekli maaşı bağlandı” diyor.

TÜM AYLIĞIMIZ HASTA BAKIM PARASI
Neşe ise eşinin erken yaşlanma hastalığına yakalanması nedeniyle kendisinin de işten ayrılıp, eşine bakmak zorunda kaldığı süreçte yaşadıklarını gözleri dolarak anlatmaya başlıyor: “Adam çocuk gibi kaldı, her gün eriyor, kasları eriyor. İlk günler çok zorluklar yaşadık. Fitre ve zekat paralarıyla, annemin köyden gönderdiği kuru diri ile karnımızı doyurmaya çalıştık. Ben şimdi Aile Bakanlığından hasta bakım parası alıyorum. Aldığım 960 lira. Kiraya mı vereceğiz? Karın mı doyuracağız? Üst baş almayı unuttuk.”

SÜREYİ UZATIP AÇLIKLA TERBİYE EDİYORLAR
Neşe, hasta bakım parası almak için Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne başvurduklarını, oradan bir sürü evrak istendiğini şöyle anlatıyor: “Devlet hastanesinden heyet raporu alıyorsun, o da ağır özürlü olması gerekiyor. Sonra tekrar bir heyete daha giriyor rapor inceleniyor. Aile Bakanlığından evimize gelindi, evin durumuna, hastanın durumuna baktılar. Ailenin gelirini araştırdılar. Öyle hemen maaş bağlanmıyor. Ağır özürlü raporunu vermekte zorluk çıkarıyorlar, bir yıl bekledik. Sürekli stres yaşadık. Artık sizi öyle bir noktaya getiriyorlar ki; açlıkla terbiye edip verilene razı oluyorsunuz, seviniyorsunuz.”

SADAKA İSTEMİYORUZ HAKKIMIZI İSTİYORUZ
Neşe’nin 8 yaşında ilkokula giden bir kızı var. Kızının okul masraflarını Kurban Bayramında gelen fitre ve zekatlarla karşılamış, “İnsalara reva gördükleri üç kuruşu Aile Bakanına verelim, yaşasın bakalım nasıl yaşanıyorsa. Tok, açın halinden anlar mı? Biz işçi ailesiyiz. Yıllarca çalıştık vergi ödedik. Biz devletten sadaka istemiyoruz. İnsan gibi yaşamak için gereken parayı istiyoruz. Hakkımızı istiyoruz. Aile Bakanına soruyorum. Bakan aldığı maaşın ne kadarını bize layık görüyor” sözleriyle öfkesini dile getiriyor.

KADINLAR KOCAYA VE EVLİLİĞE MAHKUM EDİLİYOR
Sincan Nafiz Körez Devlet Hastanesinde çalışan bir hemşire ise her gün yoksul, bakıma muhtaç, yaşlı hastalarla karşılaştığını söylüyor. Hemşire devletin yapması gerekenleri de şöyle anlatıyor: “Hasta bakım parası 700-800 lira. Şimdi bu parayla bir aile nasıl geçinir? Bu para sadece hastaya bakana değil, tüm aileye bağlanan bir para. Eğer hastanın başka geliri yoksa. Öyle ‘üç çocuk yetmez, beş çocuk doğurun’ demekle olmuyor. Mahallerde hasta ve yaşlı bakım evleri açılmalı, kadınların üzerinden bu yük kaldırılmalı. Çalışamayacak durumda olan kadınlara maaş bağlanmalı. Kadınlar kocaya ve evliliğe mahkum edilmemeli.”

İlgili haberler
Sosyalizmi kurmak Adem’den değil, Havva’dan başlad...

Devrimden önce çalışan kadınlar sadece evlerde hizmetçi ya da çiftliklerde işçiyken, sağlanan eğitim...

Zeliha

Zeliha’nın babası ‘Sarıkamış şehidi’ olmuş. Kıtlık günleri başlamış sonra. Hele de annesi hastalanıp...

Asıl müebbetlik mahkemeler, yasalar ve hükümettir

Nevin Yıldırım serbest bırakılmalıdır, suçsuzdur. Kadın davalarında, mahkemeler, erkekleri teşvik ed...