Eğitim sistemi ticaret merkezi
Buluşmamızda heybemiz çok dolu. Çocukların çeşitli ihtiyaçları, okullardan gelen ihtiyaç listeleri ve yaşadığımız yoksulluğun, sıkışmışlığın sorumlularına duyduğumuz öfke bu heybedeydi.

Aydınlı Ekmek ve Gül grubu olarak, okula dönüş başlarken yaşanan zorluklar karşısında duygu ve deneyimlerimize kulak vermeye hazırlanıyoruz. Bu yüzden de dertlerimizi paylaşmak ve birlikteliğimizden aldığımız güç ile dayanışmayı büyütmek, çözümün “anahtarını” bulmak için kadınlar olarak her zamanki buluşma noktamızda yan yana geldik. Bu buluşmamızda heybemiz daha da doluydu. Çocukların kırtasiyeden giyime çeşitli ihtiyaçları, okullardan gelen ihtiyaç listeleri bu heybedeydi. Hadi bunları hallettik; o beslenme çantalarını her gün nasıl dolduracağımızın hesabı yine bu heybede, bir matematik problemi gibi duruyordu. Tüm bunlarla birlikte bizlerin bu zorluklar karşısında yaşadıkları, yaşadıklarımızın sorumlularının işin neresinde olduklarına dair öfkemiz de bu heybedeydi. Anlayacağınız çok doluyuz. Şimdi bunları birlikte seriyoruz masamıza.

ALIŞVERİŞ CESARET İŞİ

Kadınlar için okul alışverişine çıkmak cesaret istiyor artık. Çoğu, henüz ihtiyaçlarının sadece çok az bir kısmını almış. Kalanı nasıl çözeceğine dair formül üretiyor. Anaokulundan liseye, okulların özel istekleriyle ise bu iş güçleşiyor. İstenen malzemede marka/model var ise iş zorlaşıyor. Bir kadın arkadaşımız kendi bulduğu çözümleri paylaşıyor bizlerle.

“Geçen seneki defterler henüz bitmemiş. Hepsine teker teker baktım. Kullanılan kısımlarını yırttım, kalanları bu sene kullanmasını sağlayacağım. Eskiyen kalemlerin üzerine desenler çiziyorum, çocuğum yeni bir şeymiş diye düşünsün diye. Formasından çantasına kadar alışveriş yapacağız. Bir defter için bu kadar derde girecek noktaya hangi ara geldik?”

Anaokulunda çocukları olan arkadaşlarımız ise devlet okulu ile özel okul arasındaki dengeyi kurarken ailelerin bu dengenin neden dışında olduklarını merak ediyorlar:

“Geçen sene anaokulu 600 lira iken bu sene 1400 lira dediler. 6 bin lira da kırtasiye masrafı diyorlar. Devletin okulu bu. Her ailenin alamadığını bilmiyorlar mı? Ben bir şekilde alacağım ama yanımdaki arkadaşım? Alamıyor, biliyorum. Alamayınca da okula veremeyecek çocuğunu. Özeller de 20 bin liradan başlıyor.”

Beslenme ihtiyacının da diğer tüm ihtiyaçlar gibi ailenin üzerine yıkıldığını belirten kadınlar, kadınların mücadele ile kazandığı bir öğün ücretsiz yemek hakkının ellerinden alınmasını “Bunu da mı bize çok görüyorlar?” diyerek ifade ediyorlar.

Arkadaşlarımızdan biri ekliyor: “Çocuklar okula aç gidiyor. İlkokullara bir sandviç verdiler. Ortaokullulara o da verilmedi. Bütün çocuklara verilmesi gerekiyor. Önceden süt verirlerdi, o da kaldırıldı. Ne var çocuklar günde bir süt içse? Devlet bunu bile çok görüyor.”

EĞİTİM KURUMU DEĞİL TİCARET MERKEZİ

Devletin eğitime ayırdığı bütçeyi rakamlar ile ifade etmeye gerek kalmıyor artık. Kadınların yaşamı, bütçenin eğitime harcanmadığını; hatta eğitim üzerinden bizlerin ceplerinde olanı da olmayanı da aldıklarını gözler önüne seriyordu:

“Çocuğumu okula kaydedeceğim. Evime yakın olan okul için haftalarca süründürüyorlar. Sonra 25 bin lira kayıt parası istiyorlar. Çocuğumun kaydı, evimin önündeki okula düşmüyor. Ne yapabilirim? Tartıştım müdürle, sonuç yok. Geçen de kızımı okula yazdırdım. ‘Hesaptan bir miktar para, kalanı ile şu kadar top kağıt al’ diyorlar. Neden? Dediğimiz ise ‘Devlet bize el atmıyor, görüyorsunuz?’ diyorlar. ‘Bağışlar ile ayakta duruyoruz’ diyorlar. Niye? Burası devlet okulu. Para ile öğretmen seçtiriyorlar. Demek ki eğitim sistemi artık ticaret merkezi haline gelmiş.”

Kadınlardan biri yıl sonunda temizlik malzemesini de güvenlik görevlisine ödenen ücretin de parasının velilerden istendiğini belirtiyor ve ekliyor: “Biz nereye kadar el atacağız? Devlet atsın.”

Bir diğeri ise pahalılıktan ve asgari ücretin yetemediğinden bahsediyor: “Öğrencilere yol ücreti minibüste 12 lira olur mu? Bu çocuk karnını da doyurmak zorunda. Asgari ücret 17 bin lira. Aydınlı’da kiralar 25 bin lira. Eskiden az yiyorduk, ama okutabiliyorduk. Şimdi sessizce isyan ediyoruz. Asgari ücret giren evlerimizde kiramızı ödeyemezken sadece çocuğumun giderlerini nasıl karşılayacağım?”

Sadece ekonomik gibi görülen bu zorluklar karşısında “Keşke bize de çalışma hakkı tanınsa” diyor kadınlar. Çünkü bugün çocuklarının hem annesi hem arkadaşı bakımından beslenmesine, eğitimine, güvenliğine kadar çocuklarının birincil sorumlusu olarak gösteriliyorlar. İşte bizler yeni dönemi böyle karşılarken buluşmamıza yeni katılan kadın arkadaşlarımız ile “Bu konuştuklarımız burada kalamaz” dedik ve sohbetimizi dergimize yansıtmaya karar verdik. Aydınlı’da oturan tüm kadınlar ile dayanışmamızı büyüterek dönemin ilk zilini birlikte çalmak üzere sözleşerek kalktık çimenlerin üzerinden.

Görsel: Canva Pro kolaj

İlgili haberler
Geçim yükü çocukların omzunda: Okul masraflarını k...

Yeni eğitim-öğretim yılı açılırken işçi mahallelerindeki ailelerle konuştuk. Ailelerin okul masrafla...

MEB’in öğüdü İzmir köfte, gerçekler ekmek arası pe...

Bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek talebi güncelliğini korurken MEB'in sitesindeki "sağlıklı beslenme...

‘Çocuklarımıza taş mı yedirelim?’

İnsan onuruna yakışır bir ücret ve parasız, bilimsel eğitim için tüm gücüyle işçilerin, emekçilerin...