Depremin ikinci yılı | Hayatta kalma mücadelesi devam ediyor
Depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen Malatya’da hâlâ barınma, hijyen, sağlık, eğitim gibi haklara erişimdeki sorunlar sürüyor.

6 Şubat 2023’te meydana gelen, aralarında Malatya’nın da bulunduğu 11 ili yıkıcı bir şekilde etkileyen Maraş depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. İki yıl geçmesine rağmen depremin izleri silinmedi Malatya’nın sokaklarından. Hâlâ binalar yıkılıyor, süren inşaatlar var. Depremin birinci yılında tamamlanacağı söylenen konutların henüz yarısı dahi tamamlanmadı. Malatya hâlâ yıkıntılar altında.

EVLERİN YENİDEN İNŞA EDİLMESİNİ BEKLİYORLAR

Malatya’da insanların önemli bir kısmı konteyner kentlerde, hatta bir kısmı da çadırlarda hayatta kalma mücadelesi veriyor. Özellikle kadınlar günlük hayatlarını sürdürebilmekte ciddi zorluklar yaşıyor. 21 metrekarelik konteynerlerde sıkışıp kalan hayatlar, en çok kadınların sırtına bir yük gibi biniyor. Bu alanda bir kap yemek hazırlığının telaşı, temizliği, çocukları okula hazırlayıp gönderilmesi gibi günlük işler için koştururken bu soğuk kış günlerinde elektrikli ısıtıcılarla ısınan konteynerlerde yaşanan elektrik kesintileriyle mücadele ediyorlar. Kadınlar bir yandan en temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekerken bir yandan da tacizlerin, aile içi şiddetin ve çocuk istismarının daha fazla yaşandığını görüyoruz. Üstelik birçok kadın bu zorluklarla mücadele ederken iş hayatını da sürdürmeye çalışıyor.

Konteynerlerde kalan pek çok kadının depremin etkilerini üzerinden atamadığı ve var olan binaların depreme karşı dayanıklılığına güvenmediği için eve çıkmak istemediklerini görüyoruz. Ama elbette ki en büyük etken artan kiralar. Asgari ücret kadar, hatta asgari ücretin üzerinde kiralara sahip evlere taşınmak, asgari ücretle geçinen bir aile için imkansız. Hepsinin umudu evlerinin yeniden inşa edilmesi.

NİTELİKLİ EĞİTİM, HİJYEN VE SAĞLIKLI YEMEK SORUNU

Tüm bunların yanında çocuklarının nitelikli bir eğitim almasını sağlama zorluğuyla karşı karşıya kalıyorlar. Depremde hasar alan okulların birçoğunun henüz yeniden yapımına başlanmaması ve yapımına devam eden okulların tamamlanmaması birden fazla okulun aynı binada eğitim görmesine, sınıf mevcutlarının ciddi oranda artmasına ve eğitimde verimin düşmesine neden oluyor.

Okullarda temizlik personellerinin bulunmamasından kaynaklı ciddi oranda hijyen sorunu yaşanıyor. Temizlik malzemelerinin alınması için öğretmenler ve veliler kendi aralarında para topluyor. Okullarda sağlıklı içme suyuna erişim ve sağlıklı beslenme sorunu da devam ediyor. Kadınların her gün, çocuklarının okula götürebilmeleri için sağlıklı, besleyici bir öğün hazırlama çabası ve telaşı da bizlere, kadınların mücadelesini verdiği “okullarda bir öğün, ücretsiz, sağlıklı yemek” talebinin yakıcılığını özellikle deprem bölgesinde daha da fazla hissettiriyor.

KARANLIK SOKAKLARDA TEDİRGİN ADIMLAR

Gece aydınlatmalarının yetersiz kalmasıyla kadınlar, karanlık sokaklardan tedirgin adımlarla geçiyor. Büyük bir çoğunluğu zorunlu olmadıkça geceleri sokağa çıkmayı tercih etmiyor. Aynı zamanda toplu ulaşım araçlarının yetersizliği, yıkımın olduğu yolların kapanmasından dolayı toplu ulaşım güzergahlarının sık sık değişmesi ve toplu ulaşım araçlarının akşam erken bir saatte son bulması yaşanan bir başka zorluk. Malatya'da akşam 7’den sonra minibüs, 8’den sonra otobüs bulamazsınız.

DEPREM PSİKOLOJİSİNİ ÜZERİNDEN ATAMIYORLAR

Kadınlara “Depremden önceki Malatya'ya dair en çok özlediğiniz şey nedir?” diye soracak olsak pek çoğu capcanlı, ışıl ışıl çarşısında gezinmek olduğunu söyleyecektir. Sosyal alanların birçoğunun da yıkılmış ve kapanmış olması, yerine yenilerinin az sayıda kurulması sosyalleşmeyi de sınırlandırıyor. Bu da çoğu kişinin sosyalleşememesine ve deprem psikolojisini üzerinden atamamasına neden oluyor. Çünkü etrafınızda sadece yıkılan ve inşaatına devam eden binalar görüyorsunuz.

Bir yandan yapılan yerinde ayrıştırma ile bina yıkımı ve enkaz kaldırmaların da sağlıklı bir şekilde yürütülmediğini görüyoruz. Yıkımlar esnasında, yıkım yapılacak alanın etrafının kapatılmaması, yıkım yapılmadan önce çevreye uyarının yapılmaması, enkaz parçalarının etraftaki binalara gelerek o binalara da hasar vermesi, yıkım yapılırken yeteri kadar sulama yapılmaması ve insanların yıkım esnasında yayılan asbesti soluması ciddi oranda insan sağlığını tehlikeye atıyor ve bunun sonuçlarını da ileride göreceğiz.

Tüm bu zorluklar bizleri umutsuzluğa, yılgınlığa sürüklemesin sakın. Çünkü her yan yana geldiğimizde, yanımıza bir kadını daha kattığımızda, “Ne yapmalı?” diye sorduğumuzda, asıl çözümün dayanışmayı ve mücadeleyi örmek ve onu büyütmek olduğunu gördüğümüzde güçlenerek çıkacağız, bizleri yıkıntılar altında bırakan karanlığa karşı... 

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Depremin enkazını kadınlar sırtladı

Suna eşinden ayrılmış ve 6 Şubat depremini acı kayıplarla yaşayan bir emekçi kadın. Suna’nın 35 yıll...

Ma rıhna nıhna hon!*

‘Depremin ardından iki yıldır hâlâ sözde geçici barınma yeri olan konteyner kentlerde yaşamaya çalış...

Depremzede anne: Çocuklarıma bozuk yemek yedirmek...

Hatay Samandağ’da depremzede Gül B. sıcak havalarla birlikte kaldıkları çadırda yiyeceklerinin bozul...