‘Çocuk Susar, Sen Susma’ sloganı neden doğru bir slogan değildir?
Çocuk istismarı oldukça kritik bir konu, çok yönlü özel bir mesele. Bu nedenle bu konuda eylemlerimizde, medyada , açıklamalarımızda, bildirilerimizde dikkat kesilmemiz gereken önemli noktalar var.

Çocuk istismarının her biçimi ülkemizin çok önemli bir sorunu olarak varlığını sürdürüyor, istismara karşı mücadele de toplumun birçok kesimi tarafından çeşitli biçimlerde sürdürülüyor.  

Hükümetin çocuk istismarını evlilikle aklama ısrarını yansıtan yasa önergesi her gündeme geldiğinde tepkilerimiz de büyüyor. Hatta hükümet “Hayır hiç gündemimizde yok” dese de, tıpkı baroların yapısının değiştirilmesi önerisinde gördüğümüz gibi, Meclisteki oy çoğunluğuna güvenerek istediğini yapmayacağının hiçbir garantisi yok. O nedenle özellikle biz kadınlar tekrar tekrar karşımıza çıkarılan ve bizim tepkilerimizle geri çekilen bu önergenin yeniden gündem edilmemesi için hep tetikteyiz!

Çocuk istismarı oldukça kritik bir konu, çok yönlü özel bir mesele. Bu nedenle bu konuda gerek eylemlerimizde gerek medyada gerekse açıklamalarımızda, bildirilerimizde dikkat kesilmemiz gereken önemli noktalar var.

İstismara, istismarın aklanmak istenmesine tepki gösterilirken kullanılan dil ve söylem çok önemli. Bu nedenle “Çocuk susar, sen susma” sloganı doğru bir slogan değildir.

Bu ifadenin yanlışlığının birkaç nedeni şöyle ifade edilebilir:

■ Öncelikle “çocuk susar” ifadesi gerçeği yansıtmıyor. İstismar karşısında çocuklar “susmaz”; evet, belki çoğu zaman dille anlatamazlar, ama davranışlarındaki ve duygu durumlarındaki belirgin değişikliklerle, okul alışkanlıklarıyla, kendilerine ve başkalarına yaklaşımlarıyla çeşitli olaylara verdikleri tepkiler ile vs. istismarı “anlatırlar.” Kimi zaman sözle de yani doğrudan yaşadıklarını anlatarak da istismarı anlatabilirler. Yeter ki çocukların sözel ve sözle olmayan ifadelerini bilelim, gözlemleyelim, dikkatli olalım.

■ İstismarın ortaya çıkartılmasında ve önlenmesinde sorumlu olan yetişkindir, kamu kurumlarıdır, devlettir, siyasal öznelerdir; ama çocuk değildir. İstismara karşı mücadelede her zaman bu vurgu ile yaklaşılmalıdır. “Çocuk Susar, Sen Susma” sloganında ise niyetten bağımsız olarak çocuk ve çocuğun tepkisi merkezde durmakta, çocuk çözümden sorumluymuş gibi yansıtılmakta.

■ Benzer şekilde bu sloganın karşısında doğruyu ifade etmek niyetiyle oluşturulan “Çocuk Susmaz,Sen de Susma” sloganı da, çocuğun istismara tepkisini bu kez tersten merkeze alıyor. Çocuğun ne yaptığı, yapmadığı, sustuğu, susmadığı merkeze alınmamalıdır. İstismarın önlenmesinden sorumlu olanların ne yaptığı, yapmadığı, ne yapması gerektiği, ne istediğimiz merkeze alınmalıdır.

■ “Çocuk Susar Ses Susma” sloganı aynı zamanda çocuğu güçsüzleştirmektedir.


ÇOCUK İSTİSMARINA TEPKİ GÖSTERİRKEN NE YAPMALI, NE YAPMAMALI? 
■ Bedeninin çeşitli bölgelerine ellerin dokunduğu, ağzının kapatıldığı vs. çocuk görsel ve imgeleri kullanılmamalı. Bu görseller, çocuğu ve bedenini pornografik bir öğe olarak göstermekte; ayrıca istismara ilişkin yanlış mesaj vermekte ve çocuğu “güçsüz, kurban, çaresiz” olarak yansıtmaktadır. İstismar sonrası hayatını sürdürecek olan çocuklar için ve tüm çocuklar için güçlendirici değil, güçsüzleştirici mesajlar içermektedir.     

■ Bir istismar olayına yönelik tepkiyi artırmak üzere ya da iletinin/haberin okunurluğunu artırmak niyetiyle, veyahut da basın açıklamalarında/eylem çağrılarında bazen istismara maruz kalan çocuğa ilişkin detaylı bilgiler paylaşılabilmektedir; çocuğun yaşı, istismar gerçekleşirken yaşananlar, istismara ilişkin ayrıntılar anlatılabilmektedir. Bunlar paylaşılmamalıdır.

■ Basın metinlerinde, haberlerde, olaya gösterilen tepkilerde çocuğun kimliğini açığa çıkartacak hiçbir bilgi ve detay paylaşılmamalıdır. Çocuğun ya da ailenin fotoğrafları, kimlik bilgileri, yaşadıkları yere, mekana ilişkin bilgi ve görseller dahil paylaşılmamalıdır. İstismara uğrayan çocuk hayatına devam edecektir. Çocuğu bu süreçte zor duruma sokacak, iyileşmesini engelleyecek her türlü durumdan uzak durulmalıdır.

■ İstismara ilişkin çalışmalarda ne istismara maruz kalan çocuğun ne de başka çocukların fotoğrafları, görselleri kullanılmalıdır.

■ Açıklama ve paylaşımlarda kullandığımız kavramlara da özel olarak dikkat etmeliyiz. Cinsel istismardan bahsederken “kötücül davranış, zalimane davranış” vs. gibi istismarı hafifletici söylem ve kavramlar kullanılmamalı. “Çocuk gelin” yerine “çocuk yaşta evlilik”, “Çocuk yaşta zorla evlendirilen çocuk” kavramlarını kullanmalı; “istismar mağduru” kavramı yerine ise “maruz kalan” “maruz bırakılan” kavramları kullanılmalı.

■ İstismara karşı mücadelede, bu kadar çok yönlü bir sorunla nasıl baş edilebileceği konusunda kafa karışıklığı oluşabilmektedir. Bu nedenle ne talep edileceği konusunda da zorlanmalar olmaktadır. Bu ortamda ise idam, hadım gibi düzenleme önerileri çeşitli kesimler tarafından olumlu karşılanabilmekte, desteklenebilmektedir. Bu karışıklığı da kaldırmak üzere istismara karşı mücadelede istismarın önlenebilir olduğu vurgulanmalı; önlemenin bir sistem işi olduğu; yani teker teker bireyleri ve çocukları bilgilendirmekle ya da failleri cezalandırmakla olmayacağı vurgulanmalı, istismarı önleyici ve çocukları koruyucu bir sistem kurmanın devletin ve kurumlarının sorumluluğu olduğu vurgusu ve mücadelede bu sistemin kurulmasının talep edilmesi önemlidir.

*Bu bilgilendirmeyi hazırlarken Çocuklar İçin Hep Birlikte Girişimi, Çocuğa Yönelik Cinsel İstismarın Önlenmesi Çalıştayı Raporu’ndan faydalandık.

İlgili haberler
8 maddede çocuk istismarıyla ilgili doğru bildiğin...

Çocuk istismarı haberleri her geçen gün artıyor, ailelerin tedirginliği de öyle. Peki çocuk istismar...

Çocuk istismarının artışında mesele yasa değil, uy...

Evlilik yaşının 15’e düşürüldüğü tartışmaları yapılırken istismar olaylarında fiili cezasızlıkları h...

5 MADDEDE SAYIYORUZ: Çocuk istismarında gerçek önl...

Çocuklara cinsel istismar gündem olduğunda hissettiğimiz duyguların başında öfke ve çaresizlik geliy...