Evlerden, fabrika ve atölyelerden, kampüslerden ve yurtlardan, hastaneler-den ve okullardan, belediyelerden, plazalardan, şantiye ve adliyelerden kadınlar olarak Ekmek ve Gül Buluşması’nda bir araya geldik ve hep birlikte sorduk:
Evde, işte, sokakta, kampüste... NE YAŞIYORUZ?
İnsanca çalışmak ve insanca yaşamak için... NE YAPMALIYIZ?
GÖRDÜK Kİ;
Dertlerimiz ortak... Öfkemiz ortak... Sözümüz ortak...• Her gün daha da büyüyen bir tedirginlikle çıkıyoruz sokağa. Sokaklar kadınlar için giderek daha güvensiz hale getiriliyor çünkü...
• Hapsedilmek istendiğimiz evlerde ise şiddetle baş başa bırakılıyoruz. Her sabaha bir kadın cinayeti haberiyle uyanıyor, devlet koruması al-tındayken bile öldürülüyoruz. Şiddetten kurtulup yeni bir yaşam kurmanın olanakları ise gün geçtikçe daraltılıyor.
• Çalışmak istediğimizde daha baştan ayrımcılıkla, eşitsizlikle karşı karşıya kalıyoruz. Okumak, meslek edinmek, iş bulabilmek, emeğinin karşılığını alabilmek hepsi ayrı dert haline geliyor.
• Kadınların emeği hiçleştiriliyor. Esnek, kuralsız, güvencesiz bir biçim-de, kat kat sömürülerek çalıştırılıyoruz. Üstelik aynı işi yaptığımız er-keklerden daha az ücret alabiliyoruz.
• Patronların kar hırsı yetmezmiş gibi işyerlerimizde sürekli hakaret görüyor, aşağılanıyor, ayrımcılığa, tacize ve mobbinge maruz bırakılıyoruz.
• Çalışan kadınların, doğum izni, süt izni, kreş gibi tüm annelik hakları gasp ediliyor. Her gün ‘3 çocuk yetmez, 5 çocuk isteriz’ vaazları veri-lirken, hamilelik işten çıkarma gerekçesi sayılıyor.
• Çocuk, engelli ve yaşlı bakım yükünü kadının sırtından alacak bir devlet politikası yok! Ev içerisine ve aileye mahkum edilen kadınlar, kendilerine güvenli bir gelecek inşa edemiyor. Milyonlarca kadın emeklilik hakkını kullanamıyor.
• Bir yandan eğitimdeki cinsiyetçilik bir yandan işsizliğin yarattığı geleceksizlik hayatlarımıza bir gölge gibi çöküyor. Milyonlarca genç kadın okumak istediğinde ‘parasızlık’, çalışmak istediğinde ‘eğitimsizlik’ engeliyle karşılaşıyor.
• Engelleri aşıp üniversiteye gitmekle de bitmiyor. Amfide sesini duyurmak, kampüste var olmak, yurtta barınmak, sokakta özgür olmak genç kadınlara çok görülüyor...
BİLİYORUZ Kİ;
Sistem, kendi yarattığı ekonomik krizin faturasını bizlere ödetiyor. Krizi fırsata çeviren patronlar, haklarımızı gasp edip her gün işçi atarken, fazla mesai ve gece vardiyası dayatıyorlar. Artan vergiler, zamlı faturalar, düşük ücretler geçinmeyi imkansız kılıyor. Hem işte hem evde daha çok çalışan, bir parça dinlenmeye hasret kadınlardan yoktan var etmesi bekleniyor.Her gün medya eliyle kadınları eşit haklara sahip görmeyenlerin, erkeğin kölesi haline getirmek isteyenlerin, mücadeleyle kazanılmış haklarımızı yok et-meye çalışanların karanlık fikirleri boca ediliyor üzerimize. Salıverilen kadın katilleri, hakkında soruşturma bile açılmayan çocuk istismarcıları, adeta pohpohlanan taciz, tecavüz failleri, cezaları kuşa çevrilen kadın düşmanları için adeta bir cennet yaratılıyor.
Gelenek, din ve yargı kıskacına alınan kadınlar, evin yüksek duvarları ile sanayinin acımasız dişlileri arasında çiğnenmeye mahkum ediliyor.
TANIĞIYIZ Kİ;
İktidarın savaş politikaları, yaşadığımız sefalet ve şiddeti artırırken, emperyalistlerin, sermayenin ve iktidarın bekası uğruna gencecik yaşamlar son buluyor. Ocaklara düşen ateş ‘birkaç tane şehit’ diye küçümsenirken, yoksul evlerin önüne getirilen tabutlar, yükselen ağıtlar en çok bizim canımızı yakıyor.Cebimizden, soframızdan çalınanların başka ülkelerdeki insanların tepesine bomba olarak yağdırıldığını, o bombalardan kaçıp ülkemize sığınanların iktidar tarafından şantaj aracı haline getirilip canları pahasına sınırlara sürül-düğünü görüyoruz.
Savaşın zorla yerinden ettiği kız kardeşlerimizin yaşadıklarının tanığıyız. Çocuklarıyla birlikte göç etmek zorunda kaldıkları ülkelerde, kayıt dışı, ucuz emek olarak sömürülürken aşağılanma, şiddet ve istismarın her türlüsüyle karşılaşıyor, para karşılığı evlindiriliyor, fuhuşa zorlanıyor, linç ediliyorlar...
Ve diyoruz ki;
BÖYLE GİTMEZ!
Biz işçi, emekçi ve işsiz kadınlar, liseli ve üniversiteli genç kadınlar, mühendis, mimar, avukat kadınlar; evde, sokakta, işyerinde ve kampüslerde karşı karşıya kaldığımız ayrımcılığı “fıtrat” diye dayatanlara karşı yan yana geliyor, hayatı değiştirmek için gücümüzü biriktiriyoruz. • Mahallede komşularımızla; okulda sıra, yurtta oda arkadaşlarımızla; fabrikada, hastanede, adliyede, postanede, belediyede, şantiyede, ofiste yan yana çalıştığımız kız kardeşlerimizle el ele verip sesimizi yükselteceğiz. Korku ve güvensizlikle dayattıkları esarete karşı cesareti ve gü-veni örgütleyeceğiz.
• Kadın dayanışması, bulunduğumuz her yerde, ayakta kalmak ve ayağa kalkmak için en önemli dayanağımız. Bazen yeni bir hayat kuran, kimi zaman hayat kurtaran kadın dayanışmasını büyüteceğiz.
• Eşitsizliğe, yoksulluğa, şiddete ve savaşa karşı gücümüz, birliğimizdir. Haklarımızı korumak için her alanda, en yerelden başlayarak irili ufak-lı birlikler kuracağız. Bu birliklerin, büyük değişimlerin tohumu olaca-ğı bilinciyle, sabır ve emekle çalışacağız.
• Şiddetin son bulması için devlet mekanizmalarının işletilmesi ve yerel yönetimlerin üstüne düşeni yapması; her işyerine ve her mahalleye ücretsiz, nitelikli, güvenli kreş; insanca çalışacak koşullarda güvenceli iş temel taleplerimizdir. Taleplerimiz için sendikaları, meslek odalarını, kitle örgütlerini harekete geçireceğiz.
• Geleceğimizin elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. Üniversitelerde, liselerde daha çok kadınla buluşacak, topluluklarda, kulüplerde, atölye çalışmalarında, kampüs ve yurt dayanışmalarında genç kadınların bir-liğini güçlendireceğiz.
• Mülteci / göçmen kız kardeşlerimizle aramıza örülmeye çalışılan düş-manlık duvarlarını yıkmak için sabırla, inatla anlatacağız gerçekleri. Barış sözümüzünden vazgeçmeyeceğiz.
#BöyleGitmez diyen tüm kadınlara çağrımız var...
Gelin bu yolu birlikte yürüyelim!
‘Yol yürüyüş öğretir’...
Nasıl değiştireceğimizi birlikte öğrenelim!
İlgili haberler
Ve bir fotoğraf fısıldar: ‘Biz düşman değiliz’
Bağıra çağıra nefret politikasını halkın üzerine yağdıran iktidarlara inattı sanki bu fotoğraf, iki...
Seyirci kalmaya tahammülümüz yok, değiştirmeye güc...
‘Her gün hayatımız yokluklarla, yasaklarla sınanırken, #BöyleGitmez diyen kadınların çoğalmasına, bi...
‘Artık bu savaşın bitmesi lazım’
Sincan ve Mamak’tan kadınların ortak cümlesi bu. Savaş kararı alanların bedel ödeyenler olmadığını b...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.