Beton işçisi anlatıyor: Kolonları diken biz övünen ise devlet
‘Belki baş ağrısı şikayeti ile gittiği Şehir Hastanesinde ayakta sırasını beklerken kendi ürettiği kolona sırtını yaslıyor.’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en övünerek anlattığı şeyler çok şeritli duble yolları, köprüleri ve Şehir Hastanelerini nasıl yaptıkları. Tabi bunlar sanki devletin kendi eliyle yapılmış gibi anlatılsa da işin özü bu yapıların toplum yararına değil; yandaş sermaye yararına yapılmış olmasıdır. Bunlardan birini ele alacak olursak, Rönesans A.Ş., başta Adana Şehir Hastanesi olmak üzere bir dizi yapının ihalesini aldı. Bu yapılar yapılırken Adana Çimento’dan çimento, İskenderun OSB’de bulunan Ekinciler Demir Çelik’ten demir, Adana’da bulunan çeşitli kum ocaklarından gelen kum ile Adana’daki Kambeton Fabrikasında betonarme yapılar oluşturuluyor. Ekinciler’de çalışan işçi de Adana Şehir Hastanesine gidiyor, Kambeton’da çalışan işçi de... Gittikleri zaman gördükleri manzara ise devasa büyüklükteki hastane. Kentin ve bölgenin hastaları ile dolu hastanenin kolonunu Kambeton işçisi üretirken kolonun içindeki demir donatıyı ise Ekinciler demir çelik işçisi üretti. Yani Erdoğan’ın övünerek “yaptık” dediği Şehir Hastanesinde on binlerce işçinin emeği var oldu.


KADINLAR MALA ÇEKİYOR, VİNÇ KULLANIP HALAT SÜRÜYORLAR
Kambeton Fabrikasında daha önce sadece erkek işçiler çalışırken yaz aylarından bu yana kadın işçilerde çalışmaya başladı. Yasemin de Kambeton’da çalışan kadın işçilerden biri. 46 yaşında olan Yasemin evli ve iki çocuk annesi. Eşi işe gittiği sırada servisin tümsekten geçerken zıplaması sonucu beli kırılmış. Bu yüzden çalışamıyor. Çocuklarından büyük olan üniversiteden geçtiğimiz dönem mezun olmuş. Oğlunun Teknoloji Tasarım öğretmeni olarak ücretli öğretmenlik yaptığını, kazandığı paranın asgari ücretin yarısı kadar etmediğini söyleyen Yasemin, oğlunun akşamları eve gelip internetten video izleyerek KPSS’ye hazırlandığını söylüyor. Küçük oğlu ise tıp öğrencisi. Yasemin tek gayesinin bir an önce oğlunun mezun olması olduğunu belirtiyor. Evin geçimini asgari ücret düzeyinde kazandığı para ile geçindirmeye çalışan Yasemin, kaldığı mesailerin parasını da oğluna gönderiyor.

‘BETON NUMUNELERİ KALDIRMAK ÇOK ZOR’
Yasemin’in bulunduğu iş yeri, çoğu erkek işçinin bir iki hafta çalışıp çıktığı bir yer. Çalışma şartları çok zor ve ağır. Ücretler, asgari ücretin iki bin lira üstünde.
Yasemin’in iş yerinde yapmakta en çok zorlandığı işlerden biri, beton numunelerini kaldırmak. Çok ağır olduğu için yerinden kaldıramadığını anlatıyor.
Yasemin’in ilk çalışma hayatı burada başlamıyor. Daha önce otelde ve tekstil atölyesinde çalıştığını söylüyor. Fabrika ortamının oralardan daha iyi olduğunu belirten Yasemin, ne açıdan iyi olduğunu sorduğumuzda ise öğlen yemeği, servis ve bir saat fazla çalışsa bile ekstra mesai yazılmasının iyi olduğunu ifade ediyor. Öncesinde çocuklarının küçük olmasından dolayı, fabrikalarda da vardiya sistemi olduğu için çalışamadığını söylüyor. Şimdi bir hafta gündüz, bir hafta gece vardiyasında 9 ile 11 saat çalışıyor. Geri kalan zamanda ise ev işleri uğraşıp 5-6 saat uyumakla geçiyor vaktini.

NEDEN BİZİ DEMİR ŞİŞLE UĞRAŞTIRDILAR?
İşe gittiğinde, o gün döküm olacak yapıların numune kalıplarını hazırladıktan sonra döküm sırası geldikçe gidip numunelerini aldığını belirtiyor. “İki ay öncesine kadar numune aldığımız kalıbın içinde betonun iyice oturması ile demir şişle 25 kez betona şişleme işlemi yapıyorduk. Bunu bazen üç, bazen iki sefer yaptığımız oluyordu. O işlemi yaparken kollarım çok fazla acıyordu. Şimdi şarjlı vibre makinesi almışlar, onunla işimiz çok kolaylaştı. Madem böyle bir şey vardı, bu zamana kadar bizi neden demir şişle uğraştırdılar? Almalarının sebebi ise üretimde yoğun bir biçimde artış olacağı için işin hızlanması” diyor. Aldıkları numuneler kuruduktan sonra kırım yaparak kurtarma testi yaptığını belirten Yasemin test için bilgisayarla işleme yaptığını söylüyor. Daha önce hiç bilgisayar kullanamadığını ve bilgisayar kullanmayı bu işe girince öğrendiğini belirten Yasemin, “Yaptığımız işlerin sonucunda rapor hazırlandığından hata yapılmaması için sürekli uyarıyorlar. Bazen hata yaptığımda ‘Yine yanlış mı yaptın?’ dedikleri zaman üzerimde baskı oluşuyor. Strese giriyorum ve elim ayağım birbirine dolaşarak bildiğim işi de unutmuş oluyorum” diyor.

ÜRETTİĞİ ONA AİT DEĞİL…
Yasemin’in ürettiği ile ilişkisi ise kapitalizmde en başından itibaren çarpık gelişmekte. Yasemin henüz etkinliği bile sahiplenemiyor ve onu kendine yabancı görüyorken üretimin sonu olan ürün, aslında Yasemin’in hayatından bir parça olmasına rağmen ona ait değil. Başkasına ait olan ama aslında kendisinin güç verdiği ürün şimdi onun karşısında, ondan bağımsız gibi görünen bir dünyaya güç veriyor.
Yasemin geçtiği köprülerin kirişini, gittiği hastanelerin kolonunu üretirken ürün fabrikadan çıktıktan sonra onunla bir bağı olmadan yaşamını sürmeye devam ediyor. Belki baş ağrısı şikayeti ile gittiği Şehir Hastanesinde ayakta sırasını beklerken kendi ürettiği kolona sırtını yaslıyor. Ya da bir yere gezmeye giderken üstünden geçtiği köprünün kirişindeki betona kendi terinin karıştığını bilmeden üstünden geçiyor.


Görsel: Canva Yapay Zeka

İlgili haberler
Grev, direniş ve dayanışma: Barutçu Tekstil ı̇s...

Barutçu Tekstil işçisi kadınların grevinde öğrendi Emel mücadeleyi, dayanışmayı, kendini var etmeyi....

Köleliğe hayır, insanca yaşama evet!

‘Genç bir işçi kadın olarak sizlere sesleniyorum, bir patronun cebine giren para ile bir işçinin ceb...

Kimin için adımıza kararlar alınıyor?

‘Sanki evlenip çocuk yapmamak bir eksiklikmiş gibi davranılıyor. Hem başarılı olmamız hem çocuk yapm...