‘Benim derdim onun derdi’
‘Söz konusu aşılanmış nefret duygusu olunca, nasıl da herkese sırtını dönüyor. Beraber kahve içip, sorunlarımızı tartıştığımız arkadaşımız nasıl düşman oluyor birden…’

Yerel seçimlere giderken herkes büyük laflar ediyor yine ama o büyük lafların arasında işçiden bahseden yok. Bu aralar havalar sıcak olsa da bizi bıçak soğuğu gibi kesen birçok gerçeğimiz var. İşçinin derdi çok başka. Dışarıda kahve içelim diyoruz, ama herkes “Maaşı alınca...” diyor. Maaşı alınca “Bize yetecek mi?” diye de düşünmeden edemiyoruz. Birimiz evliyse, diğerimiz boşanmış yaşlı anne, babasının yanında, bir de çocuğuyla 4 boğaza yetmeye çalışıyor asgari ücretle. Utanıyorsun ona “Gel kahve içmeye gidelim” demeye. O da zaten bu kadar yoksulluğun içinde kendine dışarıda bir kahve içmeyi çok görüyor. Bir diğeri çalışmak zorunda ama çocuğu küçük diye her gün koşarak işten çıkıp, eve gitmek zorunda kalıyor. “Neden bu koşuşturman?” diye sorduğunda, “Kreşe gönderebilsem, rahat edeceğim. Bedenim dayanmıyor bu kadar koşuşturmaya” diyor.

Kimimiz de bekar, birikim yapıyor ama “Kontör bile yükleyemiyorum” diyor ve bazen iş arkadaşlarının telefonunu kullanarak ailesiyle haberleşiyor. “Seçimden bana ne?” diyor. Yoksulluk, iş yerindeki baskılar… İki şey var bu kadar ortak dertlerimize rağmen bizi bölen, gözümüzü kör eden; din ve milliyetçilik. Aynı zamanda mülteci düşmanlığı konusun da öyle kesinleşiyor ki tartışmalar, birden tanıyamıyorsun karşındaki bant arkadaşını. Söz konusu aşılanmış nefret duygusu olunca, nasıl da herkese sırtını dönüyor. Beraber kahve içip, sorunlarımızı tartıştığımız arkadaşımız nasıl düşman oluyor birden… Bu demek oluyor ki bilerek ve isteyerek bizi bölüyorlar. “Abla günaydın” diyen gençlerin o masum duygularıyla o kadar oynamışlar ki artık günaydın bile dememeye başlıyor farklı düşünenlere. “Söz konusu ülkem” diyor ve başlıyor bilindik, bizi ezelden beri birleştirmeyen o keskin cümlelerini kurmaya.

“Ya benimle hepimizin kurtuluşu için çabalayacaksın yada bireysel nefrete kapılıp kaybolacaksın” dediğimde bazen nefretle baksa da bana, benimle gündemi tartışmayı seviyor sorguluyor. Yani demem o ki biz aynıyız. Bizi ne kadar ayırmaya çalışsalar da benim derdim, onun derdi.

Fotoğraf: DHA