Beni elemden azat eden ne oldu, anlatıyorum…
‘Biz ki doğarken babamızın soyadını alan, evlenince eşimizin soyadını alan bireyleriz. Bizim sadece ismimiz var. Ama biz bütün bunlara karşı savaşacak ve kazanacak dirence sahibiz.’

Canım kadınlar; size yazmak fikri beni heyecanlandırdı ve bir o kadar da mutlu etti. Şu an 11 saat ayakta çalışmış olmanın verdiği yorgunlukla size yazıyorum. Merak etmeyin yorgun olmam, direncimin kırıldığını göstermez. Biliyorum dünyanın dört bir yanında çalışan, emek veren, mücadele eden ama emeğinin karşılığını alamayan, sömürülen, şiddet gören, yalnızlaştırılan ve katledilen milyonlarca kadın var. Ama ben bu mektubumda bunlardan bahsetmek istemiyorum. Güzellikten, umuttan, iyilikten, sevgiden bahsetmek istiyorum. Umudun neleri dirilttiğinden, var ettiğinden, yaşattığından bahsedeceğim.

Ben ki kendimi o kadar çaresiz, yorgun ve bitkin hissetmiştim ki bir zaman, saatlerce ağladığımı, günlerce acı çektiğimi şu an yazınca hatırladım. O zamanlar sanıyordum ki dünyanın bütün elemini ben çekiyorum ama umut ile tanışınca anladım ki ben acıyı besliyorum. Şimdiyse kendimi bütün acılardan, kederlerden ve diğer katlanılması zor durumlardan azad ettim.

Didem Madak şöyle demişti bir dizesinde “güçlü bir el silkeledi beni sonra, sanırım bu tanrının eliydi”. Kimin eliydi bilmiyorum. Belki de kendi ellerimdi güçlü olan. Bu güç beni diriltti, yeniden var oldum.

SADECE İSMİMİZ Mİ VAR AMA DİRENCİMİZ DE VAR!

Biliyoruz ki “erk”lik hayatımızın her alanına sirayet etmiş durumda. Evde baba ve ağabeyler, iş yerinde patronlar ve özel yaşamımızda sevgilimiz veya eşimiz. Yani hayatın neredeyse bütününü işgal eden, kadını sindirmeye, pasifize etmeye ve susturmaya çalışan bir erkek egemen zihniyet ile karşı karşıyayız. Yıllarca kadınlar bu zihniyet ile mücadele etmiş. Mücadele ederken de birçok zorlukla karşılaşmış, şiddete maruz kalmış milyonlarca kadın var.

İş yerinde saatlerce çalışma ardından eve gelip ev işlerini yapan, eşinden, ağabeyinden veya babasından şiddet gören belki de hiç sevilmeyen, şöyle rahat bir nefes alamayan sayısız kadının mevcut olduğunu da biliyoruz.

Biz ki doğarken babamızın soyadını alan, evlenince eşimizin soyadını alan bireyleriz. Bizim sadece ismimiz var. Ama biz bütün bunlara karşı savaşacak ve kazanacak dirence sahibiz. Kendimi asla yalnız hissetmiyorum çünkü her şeye rağmen benim gibi umut dolu birçok kadın arkadaşımın olduğunu, direnen, mücadeleyi her daim sürdüren milyonlarca kadının olduğunu da biliyorum.

Canım kadınlar, asla vazgeçmeyin! Yarınları çiçeklerle, ormanlarla, şiirlerle, iyilikle ve güzellikle inşaa edeceğiz. Umudumuz yarınlarımıza ışık olsun. Sevgiyle selam ederim…

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Gücümüz emekçi kadınların birliğindedir

Fidan, yemek ücreti dahi almadığı iş yerinde asgari ücretle çalışıyor. Fidan, patronun eline milyonl...

Sağlıkçılar haklarına yan yana gelerek sahip çıkab...

Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi İşyeri Temsilcisi ve SES İzmir Şube Yön...

Nuran prenses oldu(!) Ya diğerleri?

‘150 yıl evvelinin ‘8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse’ talebi bile fazla gö...