Nuran prenses oldu(!) Ya diğerleri?
‘150 yıl evvelinin ‘8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse’ talebi bile fazla görülüyor gelinen noktada, konuşmayalım da ne yapalım?’

Nuran’ı hatırlarsınız. Hani, günde 8 saatten fazla çalışmak zorunda kalmayacağı bir işte çalışmak istediği için iş başvurularında “Yaşın kaç olmuş bir de prensesler gibi 8 saatlik iş mi arıyorsun?” tepkilerine maruz kalan işçi kadın.

Nuran aradığı işi buldu. Zorunlu mesai yok, dönüşümlü 3 vardiya şeklinde çalışmaya devam ediyor. İşe yeni girdiği için bir araya geldiğimizde en çok merak ettiğimiz, ilk sorduğumuz şey de Nuran’ın yeni işi oluyor tabii. Çok memnun yeni işinden, o kadar ki arkadaşlarına da öneriyor yeni iş yerini. “10 dakika çay molası, yarım saat öğle yemeği molası var. Molalara 3 grup olarak çıkılıyor, istediğin grupla çıkabiliyorsun. İstediğin zaman tuvalete de gidebiliyorsun! Düşünsene; ‘Kaç kere tuvalete gittin, kaç dakika kaldın?’ diye üzerine dikilen gözler yok!” diyerek memnuniyetini temellendiriyor Nuran. Yıllardır çok farklı sektörlerde, çok farklı yerlerde işçi olarak çalışan Çiğdem dayanamıyor sohbetimize katılıyor bu noktada. “Ya çok yakın zamana kadar çay molaları her yerde 15 dakika, yemek molaları 1 saatti. Pandemiyi de bahane edip kırptıkça kırptılar molalarımızı. Ne memnun olacaksın ya!” diye çıkışıyor Nuran’a. Mevcut koşullarda istediğin zaman tuvalete gidebilmenin bile nasıl bir lüks hale getirildiğini anlatıyor Nuran da: “Düşün işte bu kadarcık şeye razıyız, ölümü gösteriyorlar sıtmaya razı oluyoruz.”

Bahar da yanımızda… Çocuk bakıyor o da 3 yıldır. Birkaç ay sonra işi bırakacak, üzülüyor ayrılacağı için. Liseyi bitirdikten sonra hep çalışmak zorunda kalmış Bahar. Babası, “Artık yeter benim sana baktığım, kendi geçimini kendin sağlayacaksın” dediğinden beri ana okullarında, marketlerde, çeşitli işlerde çalışmış. Bir yandan çalışırken bir yandan da üniversite sınavına girmiş, 2 yıllık çocuk gelişimi bölümünü okumuş. Çok emek vermiş bölümünü bitirmek için. O yüzden kendi işini yapmak, hatta dikey geçiş sınavına girip 4 yıllık okumak istiyor. Fabrikada çalışmayı düşünmez mi acaba diye merak ediyoruz, “Ben çok iyi niyetliyim, safım hatta biraz, çok ezilirim fabrikada diye korkuyorum. Cesaret edemiyorum” diyor. Söz cesarete gelince Çiğdem giriyor yine söze, daha 19 yaşındayken eşi askere gidince 3 aylık çocuğuyla nasıl yalnız kaldığını, çalışmak zorunda olunca otobüslerde hostesliğe başladığını anlatıyor: “Otobüslerde kadın olarak hosteslik yapmak şoförün, yolcuların tacizini kabul etmek demekmiş meğerse. İş seçme durumum, işi bırakma durumum yok ki mecburum çalışmaya. Neyse ki otogar ahalisi sevdi beni, tek başıma ayakta kalmaya çalıştığım için çok desteklediler beni. ‘Küçük anne’ diyorlardı bana, koruyorlardı, yine de çok korkuyordum, çok şey yaşadım ama çalışıyordum işte” diyerek cesaret vermeye çalışıyor Bahar’a.

EN TEMEL HAKLARIMIZ BİLE LÜKSLEŞMİŞKEN…

Sohbetimiz uzadıkça uzuyor, ne anlatacaklarımız bitiyor ne birbirimizin yaralarını sarma çabamız. Birimizin bıraktığı yerden diğerimiz alıyor sözü. Kadın, erkek işçilerin uğruna 8 Martları, 1 Mayısları yarattığı 150 yıl evvelinin “8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse” talebi bile fazla görülüyor gelinen noktada, konuşmayalım da ne yapalım?

Bir yandan da hayat zorluyor, evde bekleyen bir sürü iş, ilgilenilmesi gereken aile bireyleri bekliyor. Haftanın iş yorgunluğunun üzerine bir de ev işleri yapılacak daha. Kendimiz için çaldığımız bu birkaç saat iyi geliyor hepimize. Bu bile lüks ama zorlayacağız şartlarımızı, hem daha Bahar’a iş bulmamız lazım, bu yan yana gelişlerimizin ne kadar çok şey değiştirebileceğini anlatacağımız bir sürü kadın var daha, işimiz çok… Peki ya ev işleri? “Amaannn çektim kapıyı çıktım, bırak kalsın pislik içinde” kahkahalarımız eşlik ediyor vedalaşmamıza.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Birleşik mücadele için temel olan işyeri çalışması

‘Önemli olan her işyerini kendi özgünlüğü içinde ele almak ve meslek, kadro, unvan, sendika, siyasal...

Aslı Börek’te işçinin tadı tuzu yok: Simidi yapanl...

‘Simiti, pastayı, böreği, galetayı, peksimeti üreten bizler bunları yemeyecek duruma gelmişsek daha...

100 TL’lik sütyeni 10 kuruşa yapanlar

Parça başı işle her hane neredeyse dumanı tüten bir fabrikaya dönüşüyor. Kocaeli’de tekstil atölyele...