Aslı Börek’te işçinin tadı tuzu yok: Simidi yapanlar her gün simit alamıyor
‘Simiti, pastayı, böreği, galetayı, peksimeti üreten bizler bunları yemeyecek duruma gelmişsek daha ne duracağız. Sönen kadınların hayatı olmasın.’

Gıda sektöründe önemli bir yeri olan Aslı Börek’te çalışan bir kadın işçiyim. Salgının hayatımızı tehdit ettiği son iki yılda gece gündüz çalıştık. Çok fazla mesaiye kaldık. Son asgari ücret açıklanıncaya kadar ücretlerimizde bir iyileşme olmadı. 2 bin 824 liranın üzerine 300 lira daha eklendi, o kadar. Sağlığımız hiçe sayılarak aynı biçimde servislere bindik, basit önlemlerle güya sağlığımız korundu. Yeni işe girenleri de eski çalışan bizleri de “Sen simit ustası, sen pasta ustası, sen börek ustası olmak ister misin?” denilerek bizi hep fazla çalışmaya zorladılar, ağır sömürüye tabi tuttular. En ufak bir itiraz, hak savunmamız karşısında da bize kapı işaret edildi. Bunca yokluk, işsizlik varken bu işi kaybetmeyelim diye hep suskun kaldık. Bazı arkadaşlarımızın gerekçe gösterilmeden çıkarıldığına tanık olmak, işsizlik korkusu yaratıldı fabrikada. Öyle ki bizim psikolojimizi ölçerek çeşitli denemeler yaptılar üzerimizde. Bu mobbing değil de nedir? Yeni işe aldıkları işçileri “şükürcü ve kaderci” bakış açılarına göre aldılar. Bunlar şükreder, biz ne dersek yaparlar mantığı Dudullu OSB’de hâkim hale geldi. Sabıka kayıt örneklerini polise havale edecek kadar ileri gittiler. Biz Avrupa ülkeleri ve Orta Doğu ülkelerine unlu mamul ürünler ihraç eden bir fabrikanın işçileriyiz. Tıpkı LCW, Beymen, KİP gibi tekstil markalarında çalışan işçilerin ücretleri bir gömlek alacak kadar bile yokken, bizim de simit 3 buçuk lira, bir porsiyon börek 20-25 lira olunca bunları bile alıp yeme lüksümüz olmuyor. Bu durum biz üreten kadın işçilerin zoruna gidiyor. Bizimki karın tokluğuna çalışmak bile değil. Artık bize verilen simidi, böreği alıp çocuklarımız yesin, katık olsun diye eve götürüyoruz.

Bizim sektör çok önemlidir. Bir ülkenin gıda ihtiyacı hayatidir. Biz var ediyoruz ama biz açlıkla terbiye ediliyoruz. Bizim için tek çıkış yolu var, örgütlenmek. Örgütlenmezsek inanın şubat ayında verilecek 4 bin 250 liralık asgari ücretten kesinti yaparak bize belki de 500 lira zam verecekler sadece. Zaten birçok fabrika, işyeri patronu “Paranızı bankada vereceğiz, üstünü bize getireceksiniz” diyorlar. Bu vicdansızlık karşısında bir araya gelip hak aramazsak hep kaybeden biz olmaya devam ederiz. Sırtımızdan milyar dolarları, kısa çalışma ödeneklerinden, teşvik primlerinden vurgun vuran patronlar kazanacak, biz ise sürüneceğiz. Buna sessiz kalamayız. Aslı Börek işçileri bunun farkında. Sömürüde sınırın olmadığının da farkında. Çocuklarımızın geleceği için bu sömürü çarkına karşı tek vücut olmamız lazım. Simidi, pastayı, böreği, galetayı, peksimeti üreten bizler bunları yemeyecek duruma gelmişsek daha ne duracağız? Sönen kadınların hayatı olmasın. Sömürü çarkının sonu olsun istiyoruz.

Fotoğraf: DHA


İlgili haberler
İşçi Semra’nın sorgulamaları: Yarı aç yarı tok, ne...

Metal işçisi Semra’nın evinde soba tütmüyor, evi de iş yeri de ısınmıyor… İzin yapmak, dinlenebilmek...

İMES’te kadın işçi olmak: Taciz, fazla mesai, düşü...

İMES’te çalışan kadın işçiler kötü çalışma koşullarının yanı sıra tacizden de bıkmış durumda. Tüm zo...

Sabrımız yüzde hiç, artık serde mücadele var

İkilem basit: Sürünerek hayatta kalmak mı, insanca yaşamak mı? İlk seçenek her gün daha fazla yoksul...