Sevgili kız kardeşlerim, size Fransa’ya kadar uzanan göçmenliğimin hikayesini anlatmak istiyorum.
İlkokula gidiyordum, bazı kardeşlerim yatılıda okuyordu. 7 kız 1 erkek! Bölge koşularına ve yaşam biçimine uygun erkek egemen bir ailede yaşadık. Gerçi annem, o döneme göre çok bilinçli bir kadındı. Buna rağmen, kadın olarak epey sorunlar yaşıyorduk. Oğlan kardeşimiz yüksek bir puanla İzmir’de bir kolej kazanmıştı, gurur kaynağımızdı tabi o zaman. Fakat annemin 7 kızını epey yargılayan vardı çevremizde ve buna karşı verdiği mücadele annemi epey yormuş olacak ki “Burdan göçelim, kızlar burda kötü şeyler yaşar” demişti. Bunun üzerine İzmir’e göç ettik. Böylece 1987’de göçmenliğe ilk adımı attım.
Hiç ayrılmamıştık topraklarımızdan o güne kadar. Bir kamyon arkasında eşyalarımızla, uzun süren bir yolculuktu, bazen ağlayıp bazen güldüğümüz zorlu bir yolculuktu. Düşünüyorum da insan bir kere yollara koyulmasın, sonu gelmeyen yolculuklar, bitmeyen göçmenlikler yaşıyor.
Yıllar sonra, İzmir göçmenliği yetmedi ki, yolumuz Fransa’nın bir ucuna düştü. Biz iki kadın, dünyalar tatlısı Berfom ve ben. Burda da zorlu bir süreç başladı, hem de ne zor! Anladım ki göçmenlik buymuş asıl. Dilini, kültürünü hiç bilmediğimiz bu yere alışmak için epey zorlandık. Oysa biz daha evrensel düşünüyorduk; toprak aynı, hava aynı, su aynı diyorduk... Kolay sanıyorduk, ama değildi. Şairin de dediği gibi, insan yaşadığı yere benziyor; o yerin suyuna, toprağına, havasına benziyor. Buralı olmadığımızı nasıl da hissettiriyordu her şey. Ama geçecekti elbet bunlar. Hayatın bir kısmı zorluksa, gerisi direniş!
Zamanla tanıştığımız güzel insanlar oldu, hatta kızkardeş olduk; ALBATROS’un KIZ KARDEŞLERİ! Ne güzel değil mi?
ARTIK BURALIYIZ, GÖÇMENİZ, GÜÇLÜYÜZ
Kadının gücü her yerde olduğu gibi burada da kendini gösterdi. Bu güzel insanlarla henüz kurmuş olduğumuz bu güzel derneğin çatısı altında birçok projemiz var gerçekleştirmek istediğimiz. Henüz yeni olmamıza rağmen düzenlediğimiz tiyatro etkinliğimiz harikaydı.İçim kıpı kıpır... Havanın, suyun, toprağın soğukluğu uçuverdi aklımdan. Her şey yeniden aklımdaki sıcaklığa ulaştı! Belki biz de ısındık, yani belki de yaşadığımız yere benzedik… Artık buralıyız, göçmeniz, güçlüyüz! Albatros’un Kız Kardeşleriyiz...
Göçmenliği kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Bu zorluklarla tek başına mücadele etmenin ne demek olduğunu bildiğimizden bir araya gelelim istiyoruz. Buralarda tutunmaktan öte kültürel, sosyal, politik olarak da burada olmak istiyoruz. Biliyorum ki benim gibi bir sürü insan var. İsviçre ve komşu Fransa’da yaşayan herkesi
Albatros’a üye olmaya, birlikte daha da güçlenmeye çağırıyorum.
Gelin, neler yapabileceğimizi konuşalım. Sonra da el ele yapalım!
İlgili haberler
Kadınlığın göçmen, sığınmacı hali: Dayanışmaya dah...
Göç ve Sığınma Rejimindeki Kadınlar ve Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet Konferansında dile gelen ge...
Almanya’daki sığınmacı ve göçmen kadınlar: Bunu ya...
DaMigra yıllık konferansını göçmen ve sığınmacı kadınların çalışma yaşamına katılımı üzerine gerçekl...
Gurbetteki Albatros’un Kızkardeşler’inden mektup v...
İsviçre ve Fransa arasında yaşayan Türkiyeli göçmenlerin kurduğu Albatros Kültür ve Dayanışma Derneğ...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.