Tek başımıza değil! Yalnız hiç değil!
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını mahallelerindeki kadınlarla tartışıyor.

Her güne bir kadın cinayeti haberiyle uyanıyoruz. Her yerde kadına, çocuğa şiddeti, tecavüzü kendine hak zannedenlerin pervasızlığı artıyor. Peki, bu hakkı kendine kime, neye göre belirliyor? Bu soruya tek cevap verebiliyorum: Uygulanmayan yasalar, uygulanmayan cezalar, uygulanmayan koruma kararları.

İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı çıkmak kadın haklarına yapılan bir darbedir. Uygulanmasını istediğimiz ve bunun için mücadele ettiğimiz bir yasayı tamamen elimizden almaya çalışmaları kabul edilir bir şey değil. O geceden beri Türkiye’nin her bir tarafından kadınların sesi yükselse de kazanabilmemiz ve hakkımız olanı elde edebilmemiz için daha çok çoğalmalıyız, daha çok mücadele etmeliyiz. Tek başımıza değil! Yalnız hiç değil! Birlikte olursak kazanırız, başarırız.

SÖZLEŞME’Yİ DAHA FAZLA KADINA ANLATMALIYIZ

Biz bugünlerde dernekteki kadınlar olarak daha çok kadına ulaşmanın, İstanbul Sözleşmesi’nin biz kadınların hayatı açısından önemini paylaşmanın ve birlikteliğimizi büyütmenin yollarını arıyoruz. Ulaştığımız kadınların birçoğunun Sözleşme hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını görüyoruz. Hatta kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin yaratılan yanlış algıların kadınları da etkilediği görülüyor. Görüştüğümüz kadınlar, kadın cinayetleri konusunda yasaların yeterli olmadığı, hükümetin bir şeyler yapması gerektiği noktasında hemfikir; ancak İstanbul Sözleşmesi hakkındaki yanlış bilgiler onları da etkilemiş. Sözleşme’nin kadınlar için önemi hakkında bilgiye sahip kadınlar olsa da Türkiye’ye özgü bir yasa çıkarılmasını destekleyen de var, devletin elinden geleni yaptığını düşünen de Sözleşme’nin önemini anlattıkça hükümete tepki gösteren de. Semtimizde görüştüğümüz kadınların sözleşmeye ilişkin görüşlerini sizlerle paylaşıyoruz...

İLK DEFA DUYAN DA VAR, KAFASI KARIŞIK OLAN DA

S.A.: Bugüne kadar şiddet görmedim ama üç kız çocuğum var, ileride onların başına ne gelir bilmiyorum. Bu Sözleşme’yi gündem olunca duydum, bilmiyordum. Araştırdım ki bizler ve gelecekteki büyüyen kızlarımın sırtını dayayabilecekleri bir yasaymış. Şimdi bunu neden kaldırıyorlar anlamadım. Ahlak bozuyormuş! Asıl bozan şeylere baksınlar. Televizyonlarda sigara ya da alkol görüntülerini kapatan RTÜK, silahları, dayak sahnelerini kapatmıyor. Dizilerde filmlerde kadınlar ya dayak yiyor ya öldürülüyor. Bunlar bozuyor herkesi. Asıl çözümü bunlara getirsinler.

N.A.: Sözleşme’nin ne olduğunu tam bilmiyorum ama daha uygun olanı getireceklermiş. Kadınların neden bu kadar abarttığını anlayamıyorum. Devlet elinden geleni yapıyor. Belki daha iyi bir sözleşme hazırlıyorlardır. Zaten bunda dine aykırı olan maddeler varmış. Onları kaldıracaklar demek ki.

F.K.: Bana göre önemli olan bu sözleşme değil şu an iktidar bir plan içerisinde ve çok hızlı büyük adımlar atıyor. Bu sebebi öğrenmek gerekir.

E.K.: Sözleşmenin anlamını yeni öğrenmiş biriyim. Aslında böyle bir sözleşmeden de yeni haberim oldu. Çocukluğum hep şiddet içinde geçti. Sonra evlendim, derken şu an boşanmış bir kadınım. Kendi ayaklarımın üstünde duruyorum. Erkekler hazmedemiyor bizleri. Cinayetlerin çoğunun sebeplerinden biri de bu bana göre. Devlet sadece Türkiye’yi kapsayan bir yasa çıkartmalı. Cezalar caydırıcı olmadığı sürece bu haberleri duyar, izleriz. Bence kadına, çocuğa her türlü şiddeti uygulayanlar asla ceza indirimi görmemeli. Hapisten çıkamamalılar ki kötülük yapamasınlar. Sosyal medyadan okuduğum kadar biliyorum bu Sözleşme’yi. Uzun zamandır madem vardı neden bu olaylar çoğaldı dediğimde bana “Biz zaten uygulasın diye mücadele ediyoruz” dediniz. O zaman ben de size diyorum ki devlet bize yeni yasa çıkartsın ama bizim ahlak ve kurallarımıza göre kabul edelim ve uygulanmasını sağlayalım.

‘DEVLET BÖYLE YAPTIKÇA ERKEKLER SADECE KENDİ HAKLARI VAR SANACAK’

S.D.: Ben ev kadınıyım hiçbir gelirim yok. Eşimle en ufak kavgada bana “Git” diyor. Beni her şeyden muaf tutuyor. Sanki ev sadece kendine ait. Şu gidişata bakınca, devlet böyle yaptıkça erkekler sadece kendi hakları var zannedecekler. Benim arkasına sığınacağım bir yasa olmazsa ne yapacağım? O yüzden İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek var olan haklarımızı korumak yerine elimizden almış oluyor. Kabullenemiyorum bu durumu.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Ekmek ve Gül Nisan 2021 sayısı

Ekmek ve Gül'ün yeni sayısında kadınlar İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına öfkelerini dile ge...

Her gün bize yaşatılan korkulara artık son

20 yaşında üniversite öğrencisi genç bir kadın, harçlığını çıkarmak için çalıştığı işyerinde, bir mü...

Gersan’da kadın işçilerle İstanbul Sözleşmesi sohb...

Gersan Sanayi Sitesinde bir imalathanede buluştuğumuz işçi kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ne dair soru...