Hak arayışını, göçü eserlerine konu edinen ressam: Tiraje Dikmen
Geliştirmiş olduğu soyut yaklaşıma rağmen, özgürlük arayışındaki insanları çalışmalarına konu eden Tiraje Dikmen, 1990’dan itibaren çalışmalarında göç temasını da ele aldı.

Hak arayışını, göçü eserlerine konu eden ressam Tiraje Dikmen 1925’te İstanbul’da doğdu, 1 Eylül 2014’te öldü.

Babası, Türkiye’de mikrobiyolojinin öncülerinden olan veteriner Cafer Fahir Dikmen’dir.

Tiraje Dikmen, babasının isteği nedeniyle ileride ressam olan ablası Şükriye Dikmen’le birlikte erken yaşta Fransızca öğrendi. Sanatla ilgili bir ortamda yetişti. Işık Lisesini bitirdikten sonra (1940), İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden mezun oldu (1946). Aynı fakültede doktorasını tamamladı. “İstanbul’da Kadın İşçilerin Çalışma Koşulları” başlığını taşıyan doktora tezi için 1946-1949 yılları arasında İstanbul’un Cibali, Eyüpsultan, Tophane ve Üsküdar semtlerinde geniş kapsamlı anketler yaptı.

1943-48 arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde Prof. Kessler yönetiminde “İstanbul’da Kadın İşçilerin Çalışma Koşulları” konulu doktora tezini hazırlarken, aynı zamanda İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde Léopold Lévy ile resim çalışmaya başladı.

1949 yılında Fransa’dan aldığı burs ile Paris’e hukuk doktorası yapmaya gitti. Ama bir taraftan Louvre Müzesinde ve Güncel Sanatlar ve Gelenekler Müzesinde sanat tarihi ve müzeoloji stajları yapıyordu.

Dikmen bu dönemde Paris’te ön plana çıkan tarzda soyut resimle ilgilenmedi, figür olgusunu irdeleyen bir çizgide araştırmalarını sürdürdü.

İlk kişisel sergisini 1956 yılında, Ernst, Miro ve Arp’ın eserlerini düzenli olarak sergileyen Galerie Edouard Loeb’da açtı ve sadece desenlerini sergiledi. Desenleri, hareket halindeki çizgilere indirgenmiş dinamik figürleri yorumlayan semi-figüratif bir karaktere sahipti.


1955-60 yılları arasında yağlı boya resimlere geçti ve “renk olgusu” üzerine yoğunlaştı. 1960’ta yine Galerie Edouard Loeb’da ikinci kişisel sergisini açan sanatçı, bu kez sadece yağlı boya çalışmalarını sergileyerek, geliştirmiş olduğu kendi resim tarzının ilk olgun örneklerini ortaya koydu.

1964’te davet edildiği ve bugün gerçeküstücülük tarihinin en önemli sergilerinden biri sayılan “Gerçeküstücülüğün Kökenleri, Tarihi ve İlişkileri” sergisinin kataloğunda kendisinden “genç imgesel resmin en güçlü figürlerinden biri” olarak söz edildi.

1960-1970 yıllarında figürden tamamen kopmadan, figürün etrafındaki alanı soyutlamaya yönelmesi, çalışmalarına farklı bir karakter kazandırdı.

Mayıs 1968 olayları başladığında Paris’te bulunan Dikmen, öğrenci hareketini, protestoları yakından takip etti. Bu döneme dair izlenimlerini Mai 1968 isimli dizisinde yorumlayan sanatçı, geliştirmiş olduğu soyut yaklaşıma rağmen, özgürlük arayışındaki insanları çalışmalarına konu etti. 1970 yılında, Galeri 1’de, İstanbul’daki ilk kişisel sergisinde Paris’ten getirmiş olduğu bu çalışmaları paylaştı.

1980’lerde Büyükada’ya yerleşti. 1990’dan itibaren de çalışmalarında göç temasını ele almaya başladı. Ancak Paris’teki atölyesini hiç kapamadı ve biyografisine “Paris’ten ayrılmadı” notu düştü. Tiraje Dikmen’in 1990’dan itibaren çalışmalarında, göç temasını ele alması da bir rastlantı değil. Ekonomik, politik, sosyal koşullardan kaynaklanan kitlesel göçler dünya gündemini oluştururken, Tiraje de hareket halindeki kitleleri yorumladığı kompozisyonlarıyla kendine has resim anlayışını üst boyutlara taşıdı.

1 Eylül 2014’te hayatını kaybetti. Büyükada’da Tepeköy Mezarlığında defnedildi.

Kaynak: Vikipedi ve Bianet


İlgili haberler
Ressam Hatice Erdoğan: Birbirimizden güç alarak ta...

Ressam Hatice Erdoğan ile eserlerindeki toplumsal vurguları, Kanada’daki sanatsal yaşamını ve bir ka...

Gazeteci, Ressam Medya Üren: Êzidî kadınların bir...

Êzidî Katliamı’nın 5. yılında Êzidî kadınları anlattığı bir sergi açan Gazeteci, Ressam Medya Üren ‘...

Türkiye’nin ilk kadın ressamlarından Fahrelnissa Z...

Fahrelnissa Zeid Türkiye’nin ilk kadın ressamlarından, aynı zamanda modern sanatın da öncülerinden....