2024 yılı Almanya’da kadınlar açısından verilen vaatlerin yerine getirilmediği, “Trafik Işıkları” koalisyonunu oluşturan partilerin -özellikle SPD ve Yeşiller’in- kadınların taleplerini destekliyormuş gibi davrandığı ama bunun karşısında şiddetin, kadın yoksulluğunun arttığı, kadın örgütlerine ve sığınmaevlerine ayrılan bütçenin kısıtlandığı, kürtajın suç olarak görülmeye devam ettiği bir yıl oldu.
Trafik Işıkları koalisyonu dağıldıktan sonra SPD ve Yeşiller, üç yıl boyunca kıllarını bile kıpırdatmadıkları kürtaj ve şiddetle mücadele yasası hamleleriyle bir seçim kampanyası başlattı.
Kadınlar verilen sözlerin yerine getirilmemesinden duydukları hayal kırıklıklarıyla içlerine mi kapandılar ve AfD’nin muhtemel kadın politikasını gösterenlere hak verip hallerine şükür mü ettiler yoksa mücadele mi ettiler?
SALDIRILAR DA MÜCADELE DE ARTTI
2024 yılı kadınlar açısından kısıtlama, yoksullaştırma, izole etme politikalarının yanı sıra mücadelenin yılı oldu. Kadınların birlikteliği 25 Kasım ve 8 Mart’la sınırlı kalmadı. Kürtajı yasaklayan, Ceza Kanunu’ndaki 218. maddenin kaldırılması ve şiddetten korunma yasasının uygulamaya sokulması için sık sık eylemler yapıldı. İşçi grevlerinde, savaşa ve sosyal hakların kısıtlanmasına karşı eylemlerde kadınlar önceki yıllara göre daha güçlü yer aldılar. Peki 2024’te kadınlar neler yaşadı?
KÜRTAJ SEÇİM KAMPANYASI MALZEMESİ YAPILIYOR
Trafik Işıkları koalisyonunun dağılmasından sonra SPD ve Yeşiller seçim atağına geçti ve 218. maddenin revize edilmesi için partiler üstü bir yasa teklifi sundular. Tasarıda kürtajın hamileliğin 12. haftasının sonuna kadar yasal olması gerektiği belirtiliyor. Danışma ile kürtaj arasındaki üç günlük bekleme süresinin de kaldırılması, sağlık sigortası şirketlerinin kürtaj masraflarını da karşılaması planlanıyor.
Daha önce 218. maddeyi değiştirmenin zor olacağını söyleyen ve topu FDP ve Federal Eyaletler Konseyine atan bu iki parti, şimdi kürtaj atağıyla kadınların oyunu almayı hedefliyor.
ANAYASADAKİ EŞİTLİK ŞARTI HAYATA GEÇMEDİ
Kadın örgütleri Anayasa’ya eşitlik şartının getirilmesinden 30 yıl sonra, bu yıl da eşitliğin sağlanmadığından şikayetçi. Bu şart yürürlüğe girdiğinden bu yana hükümetler anayasal görevlerini o kadar yetersiz bir şekilde yerine getirdiler ki mevcut kriz zamanlarındaki başarısızlıklar, eşitlik açısından ciddi gerilemelere dönüşme tehlikesi taşıyor.
Trafik Işıkları hükümetinin koalisyon anlaşmasındaki kadın politikası kapsamlı olması bakımından kadınları umutlandırmıştı. Ancak hükümet, kadın haklarına yönelik tepkileri engellemek yerine cesaretini kaybetti. Kriz zamanlarında sözde daha önemli konuların öncelenmesi gerektiği ifade edilerek çıkmaza girildi. Kısaca hükümet açısından eşitlik bunca sorunun yanında “lüks” olarak görüldü.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ARTARAK SÜRDÜ
Tüm bu tartışmalar sürerken Almanya’da kadına yönelik şiddet vakalarında artış yaşandı. Federal Kriminal Dairesinin analizine göre aile içi şiddet mağduru kadın sayısı yüzde 5,6 artarak 180 bin 715’e yükseldi. 2022’de 171 bin 076 kadın bu durumdaydı.
2023 yılında 52 bin 330 kadın ve kız çocuğu cinsel suç mağduru oldu; bu rakam 2022 yılına göre yüzde 6,2 artış gösterdi. Verilen bilgilere göre mağdurların yarısından biraz fazlası 18 yaşın altındaydı.
2023’te 938 kız çocuğu ve kadın, 2022’ye göre (929) yüzde bir artışla, öldürülmeye çalışıldı ya da öldürüldü. 360 kadın ve kız çocuğu katledildi. Almanya’da 2024 Ocak ayından bu yana 159 kadın, 6 kız çocuğu, 9 yaşında bir erkek çocuk; en yakınındaki erkeklerden gördüğü şiddet sonucu hayatını kaybetti.
MÜLTECİ KADINLARA BİN BİR TÜRLÜ ENGEL
Mülteci kadınlar genellikle iş gücü piyasasına erişimi kolaylaştıran tedbirlerin dışında tutuluyor. İstanbul Sözleşmesi şartlı olarak uygulandığından mülteci kadınlar kendi hallerine bırakılıyor. Bir yandan en iyi entegrasyonun iş piyasasında sağlandığı vurgulanırken diğer yandan hâlâ mülteci kadınların önüne engeller çıkarılarak mesleki vasıflar tanınmıyor.
Hamburg’da bir sığınmaevine yerleştirilen 28 yaşındaki Türk kadın ve 6 ile 8 yaşındaki iki çocuğu 29 Ekim’de Avusturya’ya sınır dışı edildi. Kadın daha önce gönüllü olarak ülkesine döneceğini yetkililere bildirmişti. Oturma iznini uzatmak için gittiği dairede çocuklarıyla birlikte gözaltına alındı ve sınır dışı edildi. Göçmenlik Bürosuna göre nakil işlemi, Federal Göç ve Mülteciler Dairesinin (BAMF) sığınma başvurusunu kabul edilemez bularak reddetmesi ve sınır dışı kararı vermesinin ardından Dublin prosedürünün bir parçası olarak gerçekleşti.
GİDER AYAK ŞİDDETE KARŞI KORUMA YASASI
Kadınların ana taleplerinden biri olan, kadınların şiddete karşı korunmasını amaçlayan Şiddete Karşı Yardım Yasası’nın Federal Mecliste oylanması gerekiyor. SPD ve Yeşiller’in ise Federal Mecliste çoğunluğu sağlayıp sağlamayacağı belirsiz.
Kadın sığınmaevlerinin istatistiklerine göre şu anda sadece 13 binden fazla kapasite eksikliği var. Koruyucu tesislerdeki ve uzman danışma merkezlerindeki hizmetler gelecekte ücretsiz olmak zorunda. Kanun taslağında cinsiyete özel ve aile içi şiddete yönelik “güvenilir bir destek sistemi” oluşturmak istendiği belirtiliyor.
Fotoğraf: Ali Çarman
İlgili haberler
Almanya'da 2025 bütçesi kadınları da vuruyor
Almanya'da 2025 bütçesinde askerileşme, şirketlere pay ayrılırken kamusal hizmetlere, kadınlara ve ç...
Almanya'da ev içi şiddet hızla artıyor
Almanya'da pandemi döneminde artan ev içi şiddet vakalarının pandemi sonrasında azalması bekleniyord...
Almanya’da göçmen kadın olmak: Keyif fotoğrafların...
Bazen ikinci işlerde çalışıyorum. Evlere temizliğe gidiyorum. Bakmayın arada arkadaşlarla kahve keyf...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.