Bu yıl eylül sonunda açıklanan verilere göre Almanya'da 103 kadın ve 20 çocuk (13 kız, 6 erkek ve 1 bebek dahil) öldürüldü; 120 kadın ve 6 çocuk bazıları hayati tehlike taşıyacak şekilde yaralandı. Pandemi başlayalı beri özel koşullar nedeniyle aile içi şiddetin arttığı, kadınların suç duyurusunda bulunma zorluğu çektiğinden söz edildi ancak her zamanki gibi dikkate değer bir adım atılmadı.
25 Kasım Almanya'da genel olarak ev, aile içi şiddetle mücadele günü olarak tanınıyor. Her 72 saatte bir, bir kadının öldürüldüğü, her dört kadından birinin hayatının bir döneminde taciz, tecavüzle, şiddetle karşı karşıya kaldığına dikkat çekiliyor. Ancak şiddet sadece aile içi şiddetle sınırlı değil. Kadına yönelik şiddetle mücadelede dünyaya örnek olduğunu iddia eden Almanya'da bir yandan erkeklerin kadınları kendilerinden ayrılmak, çocuklarının velayetini üstlenmek gibi nedenlerle öldürmeleri devam ederken, kürtaja getirilen kısıtlamalar ve İstanbul Sözleşmesi'nin koşulsuz uygulanmasının reddedilmesiyle de şiddet üretiliyor. Almanya, silah satan ülkelerin başında yer alarak savaş bölgelerinde kadın ölümlerinin de sorumluları arasında yer alıyor. Ülke içinde servetin adil paylaşılmaması, dışarda geri kalmış ülkelerin sömürülmesi yoluyla da yoksulluk, açlık, en fazla da kadın ve çocuk yoksulluğu, açlığına yol açılıyor. Korona ile mücadelede yoksul ülkelerin aşı darlığı çekmesi hastalık ve ölümlerin artmasına yol açıyor. Alman tekstil tekelleri emeğin ucuz olduğu ülkelerde üretim yaparak kadınları en insanlık dışı ve en düşük ücretli koşullarda çalıştırıyor. Almanya'da hala 218 ve 219a kürtaj yasaları geçerli ve kürtaj ceza yasası kapsamında değerlendiriliyor. Kadın istihdamı, kadınların çalışırken de emeklilikte de yoksullukla savaşmasıyla sonuçlanıyor.
KADINLAR ŞİDDETE TERK EDİLİYOR
Adil olmayan vergi düzenlemeleriyle (Ehegattensplitting) kadınlar "mantık evlilikleri' yapmaya, çalışmayıp evde kalmaya, bakım işlerini üstlenmeye ve ayrılmaları durumunda yoksul kalmaya mahkum ediliyor. Kadına dayatılan “ne çekersen çek evliliğini sürdür” oluyor. Almanya sözde kadına yönelik şiddetle mücadelede bağlayıcı olan İstanbul Sözleşmesi'ni kabul etti ancak mülteci ve göçmen kadınlarla ilgili maddelerini, nasıl olsa yabancılar yasasıyla bunlar düzenleniyor diye uygulamıyor. Mülteci ve göçmen kadınlar da şiddet görmeleri halinde kapıyı vurup çıkamıyor. Yapmaları halinde ya yıllarca süren davalarla ya da sınırdışı edilmekle karşı karşıya kalıyorlar.
Kadına yönelik şiddetle mücadele ettiklerini iddia edenler kadın sığınma evlerinin kapasitesini, ayrılan bütçeyi artırma konusunda pek bir şey yapmıyor. Şiddet gören kadınlar yer olmadığı için geri gönderiliyor ve daha da artan şiddete boyun eğdiriliyor.
Görüldüğü gibi 25 Kasım, hala kadınların artan şiddetle mücadele etmek zorunda kaldıkları bir gün. Bu yıl da Almanya'nın hemen hemen her yerinde eylemler yapılacak.
TALEPLER
-Eşit işe eşit ücret, geleneksel kadın mesleklerinin değerinin hak ettiği yere -yükseltilmesi, işyerlerindeki cinsel tacizle etkili mücadele, işten atmalara son!
-Evliliğin vergi muafiyeti sağlaması, kadına eş olduğu için ayrıcalıklar sağlanmasına (ehegattinsplinting), böylece kadının bakım işlerini üstlenmesine teşvik edilmesine son.
-İhtiyacı karşılayacak kreş ve anaokulu yeri!
-Kürtajı suç haline getiren 218 ve 219a yasalarının iptali!
-İstanbul Sözleşmesi'nin çekincesiz uygulanması!
-Kadınların cinsiyetleri nedeniyle karşılaştıkları baskı ve şiddetin iltica nedeni olarak kabul edilmesi!
-Aile içi şiddetin ağır suç kabul edilmesi ve bu kapsamda cezalandırılması!
-Kadın sığınma evlerinin kapasitelerinin ve personelinin arttırılması!
-Zorla evlendirme, çocuk evlilikleri ve kadın sünnetiyle kararlı ve etkili mücadele!
-Almanya'nın kadınların savaş ganimeti yapıldığı bilinciyle her türlü silah satışını durdurması!
Fotoğraf: Semra Çelik
İlgili haberler
Kadınlar: Almanya‘ya geliş ve kalış…
Çoğumuz özellikle göç sürecindeki kadınları, 'gurbet'le 'vatan' arasında gidiş gelişleri, Almanya'ya...
Almanya’da bir mülteci kadın Samiya: Her karanlıkt...
İki senedir yaşamını Almanya’da sürdürüyor. 11 ay mülteci kampında kaldıktan sonra vize başvurusu ka...
Almanya’ya işçi göçünün 60’ıncı yılı| Kadınların g...
Türkiye’den Almanya’ya işçi göçünün 60’ıncı yılında Yönetmen ve Senarist Didem Şahin, Göçmen İşçi Ne...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.