Bu ada doğal güzelliği nedeniyle ‘Tanrıların Adası’ olarak da anılıyor. Adada yaşayan kadınlara Haenyeo - 해녀 deniyor, yani deniz kızı.

Haenyeolar yaz-kış demeden deniz kestanesi, kalamar ve deniz hıyarı toplamak için dalış yapmak zorundalar. Üstelik tüpsüz olarak 20 metre derine dalıyorlar. Bugün bu dalgıç kadınların çoğu 70 yaşın üzerinde. Nefeslerini 2 dakika kadar tuttukları söyleniyor. 6 yaşında yüzmeyi ve dalmayı öğrenmişler. 14 yaşına geldiklerinde denizin derinliklerinden para getirecek kabuklu deniz hayvanları toplamayı öğrenmişler. Bu eğitimi annelerinden alıyorlar. Özellikle nereye dalmaları gerektiğini, tehlikeli durumlarda nasıl sakin kalacaklarını ve mesleğin diğer inceliklerini.

17. yüzyılın başında erkekler denizin derinliklerine dalarken kadınlar sahile yakın yerlerde deniz otları toplamakla uğraşıyordu. Jeju’da erkekler aynı zamanda balıkçılık yapıyordu. Pek çoğu balıkçılık yaparken hayatını kaybedince, adadaki erkek nüfusu azaldı. Kadınlar dalgıçlık yapmaya işte böyle başladı.

Kadınların ev dışında çalışmasına izin verilmeyen bir toplumda, Haenyeo olarak bilinen kadın dalgıçlar, deniz altından topladıklarını satarak uzun süredir ailelerini geçindiriyor ve çocuklarını büyütüyor.

Jeju Adası'nın yüzyıllardır korunan bu eşsiz Haenyeo kültürü, 2016 yılında UNESCO'nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi'ne alındı.
Haenyeolar denize açıldığında ünlü Jeju halk şarkısı "Ieodo Sana - 이어도 사나" söylenir. Yaşamla ölüm arasındaki sınırda, cesaretlerini toplamak ve sağ salim geri dönüş umudunu dinç tutmak için bu şarkıyı söylüyorlar.

Ieodo Sana’nın güncel bir versiyonunu Souleum grubundan dinliyoruz.

Sözleri şöyle:

Nasıl yaşarız suyla çevrili bir adada? Yemek için, açlıktan ölmemek için (deniz ürünleri toplamak için) dalmak zorundayız. Hayatta kalacağım! Annelerimiz bizi doğurduğunda dikenli bir sopayla (kancayla), nasır tutmuş ellerle yaşayacağımızı düşünmedi. Nasıl yaşarız suyla çevrili bir adada? Hayatta kalacağım.

Ekmek ve Gül için hazırlayan: Didem Gençtürk