Kayısı işçisi kadınlar: ‘Çalışma koşullarında değişmiyor, biz alışıyoruz’
Kayısının başkenti Malatya’ya mevsimlik tarım işçisi olarak gelen kadınlar, uzun çalışma saatleri, ağır çalışma koşulları ve düşük ücrete rağmen çalışmak zorunda...

‘Dünya kayısı başkenti’ olarak telafuz edilen Malatya’da haziran ayının gelmesiyle birlikte bölge illerinden gelen mevsimlik tarım işçilerinin hareketliliği de başlar. Diyarbakır’dan Urfa’dan aileleriyle birlikte kayısı toplamaya gelen kadınlar bir taraftan kayısı işini yaparken bir taraftan da yemeği, çocuğu, çadırı, temizliği düşünür. Günde 12 saate yakın, yaklaşık 70 lira yevmiyeyle çalışan mevsimlik tarım işçisi kadınlar çalışma koşullarını ve aldıkları ücretin anlattı.
Yolumuz Malatya’nın Akçadağ’a ilçesindeki kayısı bahçeleri oluyor. İlk gittiğimiz bahçede Zübeyde Ekinci ile tanışıyoruz. Zübeyde 24 yaşında, 3 çocuğu var. Urfa Siverek’ten gelmiş, 12 yaşından beri mevsimlik tarım işçisi. O sıra ekmek pişiriyor. Önce tanışıp hal hatır soruyoruz sonra o ekmek pişirirken çalışma koşullarını ve aldığı ücreti soruyoruz. Zübeyde koyuluyor anlatmaya: “Günlük yevmiyemiz 70 lira. Bize iş bulan çavuş da yüzde 10’unu alıyor bize kalan 63 lira. Bununla hem çocukların giderlerini karşılamaya çalışıyoruz, hem de geçiniyoruz. Ben burada aşçıyım 2 evin yemeğini yapıyorum, ayrıca her şey benim sorumluluğumda, bir şey olmasın, çalınmasın diye göz kulak oluyorum. Çocuklara bakıyorum, ekmek yapıyorum.”
12 yaşından beri mevsimlik işçi olarak çalışıyor Zübeyde. Pamuk, kayısı, havuç ve fındıkta çalışmış şimdiye kadar, hep sigortasız. Zübeyde sigorta yapılmamasının onları kaygılandırdığını dile getiriyor: “Bundan 2 ay önce havuçtan geldik. Maddi durumumuz olmadığı için kendi imkanlarımızla pikapla geldik. Gelirken kaza geçirdik, masrafımız çok oldu. Patronlar sigortamızı yapmıyor. Herhangi bir iş kazası olunca, başımıza bir şey gelince güvencemiz yok. Bu şartlar da hiç değişmiyor, biz çalışma koşullarına alışıyoruz sadece.”

TEMİZ SU, KALACAK YER YOK!

Yıllardır yerleşik bir hayatı olmamış Zübeyde’nin. Anaokuluna giden çocuğunu okul zamanı babaannesine bırakıp işe gidiyormuş. Çalışma koşullarını sorduğumuzda ise ilk olarak gittiği yerlerde temiz su bulamadığından bahsediyor ve devam ediyor: “Çamurun içinde çalışıyoruz, gittiğimiz her yerde temiz su olmuyor. Mesela pamukta mevsimlik işçiler kendi kazdıkları kuyudan su çıkarıyor, o da ne kadar sağlıklı bilemiyorum. Gittiğimiz yerlerde kalabileceğimiz bir ev de olmuyor. Bulancak-Samsun’da kalacak yer istedik, yaptılar ama sonra yerimizi inşaat işçilerine verip bizi çıkardılar.”


TÖRELERİMİZ HAYAL KURMAMIZA İZİN VERMİYOR

Çalışırken ayrımcılığa da maruz kaldığını söyleyen Zübeyde, “Kürt olduğumuz için terör yandaşı olduğumuzu ifade ediyorlar sürekli. Karadeniz bölgesinde 3 sene önce bir şehit oldu, çok ağır hakaretlere maruz kaldık, bizi kovdular. Ekonomik kriz de bizi çok etkiledi. Eskiden fındığa çalışmaya gittiğimiz zaman aldığımız yevmiyeyle geçinebiliyorduk, şimdi bir ekmek bile 2 lira. Masraflar arttı, her şey çok pahalı. Bir elbise bile alamıyorum kendime, çünkü bir yevmiyeye denk geliyor. Sadece karın tokluğuna çalışıyoruz.”
Gençken bir hayali olup olmadığını sorduğumuzda ise cevabı şöyle oluyor: “Bizim ailelerimiz, törelerimiz hayal kurmamıza izin vermiyor. Okumak isterdim, ama biz de kız çocukları belli bir yaşa gelince iyi bir aile ya da iyi bir kocaya verilir.”
Çocuklarını okutmak istiyor ama töre baskısı buna engel: “Kendi çocuklarımı okutmak istesem de benim elimde olan bir şey değil, ailemiz, toplumumuz istemez. Ya o topluluktan çıkacaksın, kızınla beraber gideceksin ya da okutmayacaksın. Kız çocuklarının kaçmasından, kötü yola düşmesinden korkuyorlar, ‘Gözü açılmasın’ diyorlar. Bir de bizim oralarda koca baskısı çok. O ne derse o oluyor.”

‘SİZ BURAYA İŞÇİ OLARAK GELDİNİZ KATLANIN’ DİYORLAR
Başka bir bahçeye doğru yola koyuluyoruz. Orada da Gülçin Bekis ile tanışıyoruz. Gülçin henüz 15 yaşında çocuk işçi. 13 yaşında başlamış mevsimlik tarım işçiliğine. Kaldığı yerin kötü olduğunu söylüyor ilk önce ve çalışma koşullarının zorluklarını anlatmaya başlıyor: “Sabah 7’den akşam 6’ya kadar çalışıyoruz. Yevmiyemiz yeterli değil. Diğer ülkelerdeki işçiler 8 saat çalışılıyor, ben burada 11 saat çalışıyorum. İş koşullarımız çok zor, öğlen dayanılmayacak kadar sıcak oluyor. Fındığa da gittim daha önce, kayısı iş olarak hepsinden daha zor ama yevmiyesi daha düşük. Gittiğimiz bazı yerlerde tuvalet, banyo bile olmuyor. Bunları dile getirdiğimiz zaman da bize ‘Siz buraya işçi olarak geldiniz, katlanın’ diyorlar. Mesaiye kaldığımız zaman da mesai ücreti alamıyoruz. Bir de özellikle fındıkta Kürt olduğumuz için çok dışlanıyoruz.”
İlgili haberler
İSİG: Kadın iş cinayetleri en fazla tarım ve sağlı...

İSİG’in iş cinayetleri raporuna göre kadın iş cinayetlerinin en fazla tarım ve sağlık iş kollarında...

Tarım işçisi kadınlar güvenceli çalışmak istiyor

Adana’da güneş altında domates toplarken konuştuğumuz üç genç kadın küçük yaşlarda çalışmaya başlamı...

Tarım işçisi kadınların gerçeği çadır, hayali beto...

Tarım işçisi ve çadırlarda yaşayan kadınlar elektrik, su sıkıntısı içerisinde çamaşırları, bulaşıkla...