Birkaç yıldır dergilerde yayımlanan öyküleri ile tanıdığımız Ayşegül Bayar Kaya’nın Gece On İki Sancıları adlı kitabı nisan 2020’de, Öteki Yayınevi etiketiyle okurla buluştu. Kitap, aralarında konu bütünlüğü bulunan sekiz öyküden oluşuyor. Öykü kahramanlarının birden çok öyküde karşımıza çıkması, birbiri ile ilişkileri kurgu bütünlüğü yaratarak öykü ile roman arasında bir yerde konumlandırıyor kitabı. 12 Eylül’ü konu alan öyküler kişilerini de dönemin farklı kesimlerinden seçerek okura farklı bakış açıları sunuyor.
Yakın tarihimizin en karanlık dönemlerinden birine yüzünü dönen yazar, bir yanıyla dönemin atmosferini yansıtırken diğer yanıyla okurunu dönemin ötesine uzanan uzun bir yolculuğa çıkarıyor.
Gece On İki Sancıları, 12 Eylül darbesinin bireyler üzerindeki etkilerini ve bugünkü süreçte oynadığı rolü ele alması yönüyle bir dönem kitabı olarak nitelendirilebilirken, kişilerin iç dünyalarına tutulan projeksiyonla psikolojik bir kitap olarak da nitelendirilebilir. Öykü kişilerinin iç dünyasına derinlikli ve titiz bir anlatımla inen yazar, toplumsal travmaların bireysel boyutlarını ele alıyor ve öyküleri üç farklı zaman dilimi ile boyutlandırıyor. 1980 öncesinde geçen bir öykü ile açılan kitap, konuları 2000’li yılların başlarında geçen öykülerle devam ediyor ve kitabın sonuna panaromik bir fotoğraf gibi yerleştirilen güncel bir öyküyle son buluyor.
Son derece yalın ve gerçekçi bir biçimde işlenen karakterlerin toplumun farklı kesimlerinden seçilmesi tarihe damga vurmuş olayların toplumun farklı kesimlerinde nasıl algılandığına dair ipuçları da veriyor bize. Bir işkencecinin kızı ne düşünür babası hakkında, ya da yurt dışına çıkmak zorunda olan sevgiliyi bir çeyrek asır bekleyen kadının iç dünyasında hangi fırtınalar eser? Durulmuş mudur o fırtınalar yirmi beş yıl sonra? Mahallenin delisi hangi kayıtları tutmuştur karoları sayarken, eşini ve çocuklarını kaybeden kadın hangi davranışından anlar parkta gördüğü gencin kocası ile oğullarının yoldaşı olduğunu? Öykülerde bu ve benzeri soruların yanıtlarını bulurken kendi tanıklıklarımızı da onlara ekleyip anlatının katmanlarına bir katman da biz ekliyoruz okur olarak.
Devrim düşü, polis baskınları, sokak ortasında ölümler, aklını yitirenler, işkence yapanlar, yapılan işkencelerin izini hayat boyu taşıyanlar, şehrin alfabetik günah listesini tutanlar; gündelikçi kadınlar, aşk, anne-kız, baba-oğul ilişkileri, baskı, toplumsal duyarsızlık, basın özgürlüğü gibi pek çok konuyu merceğe alıyor yazar Gece On İki Sancıları’nda.
Okurunu gerçeklerle yüzleştiren, onun hafızasını tazeleyen, okuru ürküten, rahatsız eden, ona dönemsel ve güncel sorgulamalar yaptıran Gece On İki Sancıları, kimilerini geçmişe götürüp o yılları bir kez daha yaşatacak, kimilerine de o döneme dair dinlediği acı öyküleri anımsatacak. Bu anımsamayı bir alıntı ile destekleyelim. “Şimdi uzaklarda bir yerlerde, arada yüzlerce, binlerce duvar bile olsa bir kemiğin kırılışını işitebiliyorum. Elektrik düğmelerine basıldığını, bir kapının kapandığını, bir sandalyenin devrildiğini, bir musluğun açıldığını, bir sabunun kayıp yere düştüğünü. Çığlıkları, küfürleri, her şeyi...”
Dünle bugün arasında gidip gelen sekiz karakterin ortak bir geçmişe dayanan sancılarını okuduktan sonra kitabın meselesi için şunu söyleyebilirim:
“Unutma!”
İlgili haberler
GÜNÜN KİTABI: Oyuncu
Sibel Öz, ‘Oyuncu / Yeşilçam Yıldız Sisteminde Bir Anti-Yıldız: Adile Naşit’ kitabıyla Adile Naşit’i...
GÜNÜN KİTABI: Frida ile Mandalina
Frida ile Mandalina, odağında sevginin yer aldığı bir ilk okuma kitabı. Uzun süredir hayvan barınağı...
GÜNÜN KİTABI: Mavi Yıldız
‘Çevremizde neler oluyor’u anlatan, ‘Mavi Yıldız’la Dilge Güney Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün özüne...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.