GÜNÜN KADINI: Yaşamak isteyen bir şair Selma Meerbaum
18 yaşında toplama (zorunlu çalışma) kampında tifüsten ölen şair Selma Meerbaum -Eisinger: ‘Yaşamak istiyorum/ Gülmek ve hafiflemek/ savaşmak istiyorum/sevmek ve nefret etmek.’

Şiirleri Rose Auslaender ve Paul Celan'la birlikte Romanya'da Alman faşistleri tarafından yok edilen Yahudi kültürünün edebi mirası sayılan şair Selma Meerbaum-Eisinger, 15 Ağustos 1924'te dükkan sahibi Max Meerbaum'un kızı olarak Czernowitz'de doğdu.  

Çok erken yaşlarda Heinrich Heine, Rainer Maria Rilke, Klabund, Paul Verlaine ve Rabindranath Tagore'un şiirlerini okudu.

Onlardan da etkilenerek, 1939'dan itibaren kendi duygu, yaşam, hüzün dolu şiirlerini yazmaya başladı.

Temmuz 1941'de Alman birliklerinin işgalinden sonra, Eisinger ailesi Czernowitz şehrinin gettosunda yaşamaya zorlandı.

1942'de aile (Paul Celan'ın ebeveynleri ve şehirdeki diğer tüm Yahudiler gibi) Romenler tarafından Transdinyester'deki (Ukrayna) Romanya çalışma kampı Michailowka'ya sürüldü. Selma Meerbaum-Eisinger, 16 Aralık 1942'de orada tifüsten öldü.

18’İNDE BİR ŞAİR KADIN…

18 yaşındayken bir Nasyonal Sosyalist çalışma kampında tifüsten ölmüş bu Yahudi genç kız hakkında çok az şey biliniyor. Ama Selma’nın şiirleri hayatta kalabildi. Genç kızın şiirlerinin değeri, her geçen gün daha çok çevrede kabul görüyor. Bu ilginin tek nedeni, bir yeteneğin bu denli genç bir yaşta susturulması değil, şiirlerin gerçekten iyi olması.

Meerbaum’un özellikle de 1940 ve 1941 yıllarında yazdığı yaklaşık 60 şiiri bulunuyor. Genç kız, “Blütenlese” (Çiçek Seçkileri) olarak adlandırdığı şiir derlemesini, kampa gönderilmesinden kısa bir süre önce, defterine yazdığı “Bitirecek vaktim olmadı” notuyla, erkek arkadaşı Leiser Fichmann’a emanet etmiş. Meerbaum ve Fichmann, Meerbaum’un doğup büyüdüğü kent olan (bugünkü Ukrayna sınırlarındaki) Czernowitz’deki Siyonist Gençlik Grubu toplantılarında tanışmış.

Czernowitz, dönemin Avrupalı Yahudi kültürünün önemli merkezlerinden biriydi. Burası aynı zamanda, Rainer Maria Rilke ve Heinrich Heine gibi edebiyatçıları örnek alan Merbaum’un kuzeni Paul Celan’ın da yetiştiği kent.

Meerbaum’un şiir defterinin kaybolmadan bugüne dek gelebilmesinin mucizevi bir hikayesi var:

Fichmann 1944 yılında İsrail’e kaçmadan önce defteri Selma’nın bir arkadaşına verir. İsrail’e kaçışı esnasında Fichmann, bir deniz kazasında hayatını kaybeder. Şiir defterini sırt çantasında taşıyan Selma’nın arkadaşı ise 1948’de İsrail’e gelir. Almanca yazılmış şiirlerin basılması için aradan yıllar geçmesi gerekir. En nihayetinde Meerbaum’un sınıf öğretmeni “Blütenlese”den 400 adet bastırır. Bu kopyalardan biri, 1980’de Almanya’ya ulaşır ve Stern Dergisi’nde çalışan bir gazeteci, eserin tanınmasını sağlar.

O zamandan beri Meerbaum’un şiirleri Herbert Grönemeyer gibi çeşitli müzisyenler tarafından bestelenmiş, Iris Berben gibi ünlü oyuncular tarafından okunmuştur. Meerbaum’un ailesiyle birlikte gettoya zorla yerleştirilmeden bir iki ay önce, 1941’de yazdığı şiirlerinden biri “Poem” (Şiir) adını taşıyor:

“Yaşamak istiyorum / Gülmek ve hafiflemek / savaşmak istiyorum, sevmek ve nefret etmek / gökyüzüne dokunmak istiyorum ellerimle / özgür olmak istiyorum, nefes almak ve haykırmak / Ölmek istemiyorum. Hayır / Hayır / Yaşam kırmızı / Yaşam, benim yaşamım / Benim ve senin / Benim.”

İlgili haberler
GÜNÜN BELLEĞİ: Regl ve Yahudi Soykırımı

Regl hayatın bir gerçeği; ama çok az konuşuluyor. Toplama kamplarındaki kadınlar, en vahim ve zorlu...

GÜNÜN BELLEĞİ: Türk, Rum, Ermeni, Yahudi ipek işçi...

Bursa’yı bir işçi kenti yapan koza ve kozadan ipek çıkarma işlemini yürüten işletme ve fabrikalarda...

Akademik başarıları cinsiyetçilik ve Yahudi düşman...

Elise Richter, Almanya'da dil bilimi konusunda doktora yapan ilk kadın oldu. Doçent olarak çalışabil...