Balkanlardan İstanbul’a uzanan yol, 1877–78 Osmanlı Rus savaşı ardından beraberinde evsiz barksız, hasta, sakat ve kimsesizleri sürükler. II. Abdülhamit kentin yaşam alanı içine giren bu insanları bir çatı altında toplamak isteyince; Darülaceze kendi serüvenine doğru yola koyulur. 1903’e gelindiğinde sokağa bırakılmış süt çocuklarının korunmasına yönelik 0–4 yaş çocukların kabul edildiği emzirme evi/ kreş yani ırzahane darülacezenin bünyesinde faaliyete geçer.
Özellikle 19.yüzyılın sonlarında Avrupa’nın büyük şehirlerinde bazı fabrikalar bünyesinde açılan ırzahaneler sayesinde buralarda çalışan kadınlar sıklıkla çocuklarını görmekte hatta günde bir iki defa besleyebilmektedirler. Bu yapılanmalar kadının sosyal hayata karışmasını kolaylaştıracak adımlarında başlangıcı olur. (Ekmek ve Gül’ün notu: Ancak Osmanlı’daki uygulama işçi kadınlar için değil, yetim kalmış süt bebeleri için geçerli.)
Irzahane’nin bizdeki işlevi çocukların sağlıklı bir ortamda büyütülmelerini sağlamaktır. Savaşlar, göçler ve salgın hastalıkların kol gezdiği günlerde çocuklar en korumasız olan canlılardır, bu yüzden ırzahanede denetimler büyük titizlikle yapılır. Irzahane çalışanları müdür ve başhekimin yanı sıra (çocuk bakıcısı), sekiz dadı, iki hademe, biri sağlıklı ve biri hasta çocukların çamaşırlarını yıkamak üzere iki çamaşırcı, bir sütçü ve bir kapıcıdan oluşur. Sabah uyanan çocuklar düzenli olarak ikişer ikişer banyo odasına alınırlar ve orada bulunan mini hamamlarda bir müddet yüzdürülür. Banyodan sonra çocuklar omuzlarında numaraların yazılı olduğu tshirtleri giyerler. Çocukların kontrolleri düzenli olarak devam eder ve iki üç günde bir düzenli olarak tartılarlar. Çocukların ateşleri ölçülür, dilleri nabızları elleri kemikleri birer birer muayene edilerek değişiklikler kaydedilir. Küçükler yemeklerini küçük masalarda bir birey olarak yerler. Çocukların gıdaları ırzahanenin alt katında bulunun takimhanede hazırlanır. Orada en saf ve halis inek sütleri şişelere taksim edilir. Daha küçük çocuklara inek sütünün ağır gelmesi sebebiyle burada merkep de bulundurulur. Çünkü merkep sütü terki olarak anne sütüne en yakın olandır...
(Güldane Çolak, Lale Uçan; “II. Meşrutiyetten Cumhuriyete Basında Kadın Öncüler”adlı kitaptan kısaltılarak alınmıştır.)
İlgili haberler
GÜNÜN ŞARKISI: Benim küçüğüm
Sovyet şairi Marina Tsvetaeva'nın "Benim Küçüğüm" şiirinden uyarlanmış bu güzel şarkıyı Rus artist P...
GÜNÜN BAŞARISI: Bu iki kadın yeni bir arı türü gel...
Demet Özdemir ve Gülsüm ‘Çalışmada arı gibi, insana karşı oldukça medeni’ bir arı türü ürettiler......
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.