Gil Scott Heron’un 1970 yılında çıkardığı şarkı, 2013 yılı Gezi Direnişi sürecinde duvar yazılarında hayat bulan bir slogana dönüştü; “Devrim televizyonlardan yayımlanmayacak!” Heron şarkının sonunda; “Tekrarı olmayacak kardeşler devrim canlı olacak” sözleriyle devrimin pratik tartışmalarından ziyade ekran başından kalkıp sokağa çıkma, hayatın içinde hayatın akışına müdahaleden bahsediyordu. Milyonlar Gezi’de bu sloganı haykırırken “Hayat TV hariç” demeyi de ihmal etmiyordu.

Penguen medyasına tepki olarak televizyonları Gezi Direnişi sürecinde kapadık, direniş sönümlendi ve evlerimize geri döndük. Araştırmalar televizyon izleme alışkanlığında ciddi düşüş yaşandığını gösterse de evlilik programlarının boşanan çiftleri barıştırma, aile içi şiddeti çözme, kamuoyu vicdanını rahatlatma görevi üstlenmesine dönüşümü tekrardan kumandayı ele alarak birçoğumuzu ekranlara kilitleyebildi.

90’ların magazin-dedikodu programı sunucuları ünlülerin hayatından çıkıp bizimkilerin aile içi dedikodularını ekranlara taşıyarak kadın programı izlemeyi içselleştirmemize neden olurken penguen medya gözlerimizi kör kulaklarımızı sağır etti.

SİSTEM SORUNUNU SİSTEM KANALI ÇÖZER Mİ?

Kadın sorununun bir sistem sorunu olduğu konusunda hemfikirsek çözümün sistem kanallarından gelmeyeceğini de biliriz. “Ama bak aynı problem kaynımda da var” cümlesiyle yola çıkarak kilitlendiğimiz ekran, bizi hem kendi benliğimizden hem de kaynımızdan uzaklaştırıyor. Devletin görevini soyutlaştırarak dedikodu kazanında çözüme kavuşan çarpıcı bir olay haftalarca biz ev işlerinde boğulurken salonumuzda bize eşlik ediyor. Sonunda “Oh çözüldü Allah bin belasını versin” finalinin neye çözüm olduğuysa belirsiz.

Yasa koyucular bu işi tartıştı mı? Yeni bir koruma yasası gündemde mi? İstanbul Sözleşmesi ne anlatır? Bu dedikodu kazanı kaynarken devlet neredeydi? Devletin görevi nedir bu süreçte ne yapmıştır? Yeni bir skandal aile gündeme gelene kadar bu spesifik aile içi sorunun çözümü için kadınlar örgütlenme içine girecek midir yoksa vicdanı rahat ev içi emeğinin sömürülmesine göz yumarak hayatına devam mı edecektir?

HAYATA YABANCILAŞMAYALIM!

“Kadına şiddet sorununu milyonlar karşısında görünür kıldı” cümlesi de kişisel bir görüş olmakla birlikte altını doldurmak oldukça zordur. Her gün bir kadın öldürülüyorken, kapı komşularımızdan gelen kavga sesleri canlı canlı salonumuzda yankılanırken bu şiddeti görünür kılan penguen medyanın kadın programları mıdır sizce? Kaynımıza ya da kapı komşumuza uygulanan şiddete karşı televizyonu kapatıp sokağa çıkmak gerekirken, bir arada yaşamı savunmak en doğrusuyken kadın programlarının ihbar hatlarına elimiz gidiyorsa burada bir çözüm değil çözümden kaçış, benliğinden kopuş ve hayata yabancılaşma görüyorum ki bu programlar da tam olarak bu kopuşa hizmet ediyor.

Devrim televizyonlardan yayımlanır mı yayımlanmaz mı, geleceğin teorik ve pratik tartışması ama bugün şiddete çözüm arıyorsak kesinlikle daha çok bir araya gelmek zorundayız. Beş çayında yapacağımız apartman toplantısında televizyon değil gazete, kitap, dergi açık olsun. Kadın mücadelesinde bir dayanışma ve mücadele ağı olan Ekmek ve Gül sitesine bir tık kaynımız, bir tık kapı komşumuz, bir tık da kendimiz için diyelim. Mektuplarımızı sıklaştıralım. Aile içi şiddeti penguen medyaya ihbar etmek yerine çözümünü burada birlikte tartışalım.

* Devrim televizyonlardan yayımlanmayacak!