Saat sabahın 5’i. Duyduğum tartışma seslerinin içinde büyüyen kadın sesini önce rüyamda görüyorum sandım, “Böyle rüya mı olur?” ya da “Rüyada böyle şeyler mi görülür?” demeyin! Günlük hayatta hiçbir şeyi normal yaşamadığımız için rüyalarım da çoğu zaman travmaya dönüşüyor. Ya savaşın, ya kavganın gürültünün ya da büyük acıların içinde uyuyup sabaha uyanmaya çalışıyorum epeydir(!) Belki de birçoğumuz gibi... Sonra uykusuzlukla baş edemeyen yukardaki komşularımızın yüksek seste film izlediğine karar kıldım, yarı uyanık yarı uykulu.
Sesler yükselince hafifleteceğim ne bir sebep kaldı ne de en iyisini düşünmekteki çabam. Kendimi pencerenin önüne attım. Genç bir kadın ve onun üç erkek arkadaşı, erkeklerden birisiyle sevgili olduğunu anladığım kadın tartışıyordu. Ya da erkek “her bir nefeste devleştirdiği sesiyle bağırarak kadına istediğini yaptırmaya çalışıyordu” demek daha doğru olur.
Yeterince kadına hakim olamadığı ve kontrol altına alamadığını anladıkça daha da gürleşen sesiyle, “Telefonunu ver. Kimlerle yazışıyosun, bıktım arkadaşlarından. Seni de arkadaşlarını da...” ile başlayan hakaret ve küfürler.
Pencerede olduğumu ve kadına “Bir sorun mu var, polisi arayayım mı?” dedikten sonra biraz susan çocuk, kadının telefonuna yapıştı. O anda kadın yere yığıldı ve vücudu inanılmaz bir titremeyle sarsılmaya başladı. Kendimi kapıya attım, uyanan kardeşime 112’yi aramasını söyledim. Sevgilisiyle erkeğin biri biraz uzaklaşırken diğeri kadına yardım etmeye çalışıyordu, “O kadar çok içme dedim sana, hep çok içtin diye oldu” diyerek beni ve muhtemel perdelerin arkasında olan diğer mahalle sakinlerini ikna etme niyetiyle konuşuyordu. Ne yapacağımı bilemezken sadece yerde yatan kadının elini tutabildim ve “Yanındayım” diyebildim. “Ambulans gelecek, merak etme, istersen seninle gelirim” dedim. O an nefes almasını sağlamak ve sıkıca sarılmaktan başka bir şey gelmedi elimden ve akan gözyaşlarıyla “Beni bırakma” derken sıkıca sarıldı. Belki komik, ama o an dünyayı kurtardım sandım.
Bu genç kadının adı Deniz’miş. Sağlık görevlileri gelince aradan da biraz zaman geçince kendine geldi. Epilepsi hastasıymış ve bu gibi durumlarda atak geçiriyormuş, “Çok içmedim, sarhoş değilim. Atak geçirmişim” dedi. Sağlık görevlileri de bunu doğruladı.
Peki bu saatte telefonu vermedi diye ‘gurur ve kıskançlık’ yapan çocuk, kendince erkekliğini yerden toparlarken bütün mahalleye rezil olduğunu, insanların yüreklerini ağzına getirdiğini, iki saat sonra okula gitmek için uyanacak kardeşimi uykusuz bıraktığını ve daha birçoğunu hiç aklından geçirmiş midir? Sanmıyorum! İşte bu yüzden biz kadınların yapacakları, söyleyecekleri, kazanacakları ve kabul ettirecekleri daha çok şey ve el ele vermek için bir sebebimiz daha var!
İlgili haberler
Flört şiddeti nedir?
Kadınlar için korkutucu bir deneyim! Korkmayın... Ama flört şiddetinin şiddete açılan kapılarından b...
GÜNÜN RAKAMI: Üniversitede flört şiddeti çok yaygı...
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde yapılan bir tez çalışması flört şiddetiyle ilgili çarpıcı sonuçla...
Flört şiddetini nasıl fark ettim?
Kadın arkadaşlarının desteği ve dayanışmasıyla maruz kaldığı flört şiddetinden kurtulan bir üniversi...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.