Her toplumun dilinde kadınlar ve erkekler için kullanılan bazı kalıplar vardır. Ülkemizde kuşaktan kuşağa aktarılarak hafızalarımıza yerleşen bu kalıplar, atasözleri ve deyimler incelendiğinde kadın-erkek eşitsizliğinin, kadına şiddetin dilimize nasıl yer ettiğini görebiliyoruz.
Günlük yaşamda kimi zaman kadınların, kimi zaman da erkeklerin rahatça kullandığı, açık açık şiddeti körükleyen o kadar çok deyim ve atasözü var ki… İnsanı en çok üzen de kadını değersizleştirerek aşağılayan bu ifadeleri çocukluğumuzdan itibaren en yakınlarınızın ağzından duymamız ve farkında olmadan içselleştirmemiz. Kadınları “alınıp verilebilecek bir mal” gibi gören, birçok kadının da dilinde olan sözler kadınları hâlâ köle gibi gören zihniyetin sonucudur. Tam da insan haklarından söz ettiğimiz şu günlerde kadınların dilde yaşadığı şiddet bir insan hakkı ihlalidir. Kadın ve erkek olarak bu cinsiyetlerin dildeki karşılığı “insan” olmalıdır. Bilim gibi değeri tartışılamayacak bir alanda bile yıllarca “bilim adamı”ndan “bilim insanı” ifadesine henüz geçmeye çabalıyoruz.
Değişimine acil ihtiyaç duyduğumuz deyim ve atasözlerinden bazılarını inceleyelim: “Kadının yüzünün karası, erkeğin elinin kınası.” Bu deyimde kadın için namussuzluk sayılacak bir durumun erkek için övünülecek bir durum olarak aktarılmasıdır. “Dişi kuyruk sallamayınca erkek ardına düşmez” ifadesiyle suçlanan dişilerdir ve namus kavramının sadece kadına ait bir kavram olarak aktarılmasına örnek gösterilebilecek deyimlerdendir. “Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün” sözünde de çocukları bile daha doğdukları adan itibaren ayrıştıran, kadını değersizleştirerek ikinci sınıf gören bir zihniyet vardır. Liste böyle uzayıp gider…
Son zamanlarda toplumumuzda artan fiziksel şiddetin temelinde dilde yatan şiddetin boyutunu da rahatlıkla görebiliyoruz. Daha kötüsü ve üzücü olanı ise birçok kadının maruz kalınan bu şiddeti onaylamasıdır. “Dayak yiyorsa vardır bir sebebi” diyerek erkek şiddetinin korkunç boyutlara ulaşmasına destek olmaktadır. Bu da aslında psikolojik bir şiddettir.
“Kızın mı var derdin var” ifadesinin çocuk ruhlarımızı ne kadar yaraladığını hepimiz hatırlarız. Babam rahatsızlandığında “Adam ne yapsın bu kadar ķızla hasta olmasın da” sözlerini duydum en yakınlarımdan. “Ne yaptık biz, ne suçumuz var acaba?” diye düşündüm yıllarca.
Eğitimin özellikle de kadının eğitim almasının ne kadar önemli olduğunu bir kere daha anlıyoruz. Ne istediğini bilen, ayakları yere sağlam basan, kendini her yönden iyi yetiştirmiş kadınlar değiştirebilir toplumdaki yanlış algıyı, dilimizdeki bozuk kalıpları.
Kadınlar değişirse kuşaklar değişir, dil değişir, toplum değişir. Yeter ki bunun farkına varalım ve önce biz kadınlar bir olalım güzel yarınlar için.
Görsel: Canva
İlgili haberler
Eril dilinizden de, cinsiyetçi söylemlerinizden de...
Kocaeli Üniversitesinden kadınlar kalıplaşmış eril dile ve cinsiyetçi söylemlere karşı "Ekmek ve Gül...
Banu Yelkovan: Kız çocukları kendilerine ‘yakıştır...
Spor Yorumcusu Banu Yelkovan, Türkiye’de kız çocuklarının kendilerine ‘yakıştırılan’ sporlara yönlen...
Patronların insafına terk edilen mülteci bir kadın...
‘Ben iki yıldır Türkiye’deyim. Bir yıldır da tekstilde çalışıyorum. Mülteci olunca patronların ve us...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.