Geçtiğimiz haftalarda Eskişehir’de yaşayan genç kadınlar olarak Eskişehir Ekmek ve Gül Kadın Topluluğu etrafında tanışma toplantısında bir araya geldik. Okulların açılması ilk ayını tamamlamışken bize göre biraz geç de olsa tanışma etkinliğimizi gerçekleştirdik.
Bir araya geldiğimizde ilk gündemlerimizden birisi mutlaka; kadınların yan yana gelebileceği, sözünü söyleyebileceği ve mücadele edebileceği alanların olmaması oluyor. Aslında bunun eksikliğinin uzun zamandır farkındayız ve bunu üniversitelerimizde değiştirmeye yönelik attığımız her adımın önü bir şekilde kesiliyor. İktidarın, kendi politikalarını rahatça uygularken karşısında bunlara engel teşkil edebilecek herhangi bir örgütlü gücün oluşmasını istememesi sebebiyle önümüze set çekilmeye belli ki devam edilecek.
Örgütlülüğümüzü güçlendirmeliyiz
Bir yandan iktidar, sermayenin çıkarlarını gözeterek attığı adımlarla başta kadınlar olmak üzere tüm üniversiteli gençliğini, LGBTİ’leri, işçileri ve emekçileri; güvencesizliğe, geleceksizliğe ve yoksulluğa sürüklüyor. Hayatlarımıza doğrudan müdahale ederek ve bunun adına OVP diyerek, ekonomik krizin faturasını "tasarruf" adı altında kadınlara, gençlere, emekçilere kesiyor. Öte yandan aile yılı ilanıyla ailenin önemini dillendirip meşrulaştırırken, bir yandan da bu sömürü düzeninin devamlılığı için toplumu en uygun biçimde şekillendirmeye çalışıyor. Bu uygulamaların etkilerine en ağır şekilde maruz kalan bizler, KYK kredi-burslarıyla geçinemeyen okurken çalışmak zorunda olan bizler, yurtlarda kampüslerde güvenliği sağlanmayan ama kadın toplulukları kurmamıza da izin verilmeyen yine bizler.
Bu nedenle örgütlülüğe yönelik saldırıların yoğunlaştığı bu dönemde günden güne sorunlarımıza yenileri eklenirken bu mücadele etme aciliyeti taleplerimizle birlikte daha da belirginleşiyor. Şiddet ve taciz yaygınlaşıyor ve vahşileşiyor. Bu vahşetin en acımasız halini canice katledilen İkbal ve Ayşenur’dan hatırlıyoruz. Olayın hemen ardından şiddete ve şiddeti üreten bu sisteme karşı biriken öfke patlak vererek kitlesel eylemlere dönüşse de ilerleyen zamanlarda doğal olarak sönümlendi ve yerini daha çok bireyci mücadele biçimlerine terk etti. Aslında bu sönümlenmeyi önlemek ve bahsettiğimiz sorunlara karşı düzenli aralıklarla bir araya geldiğimiz kalıcı bir mekanizma kurmalı ve en acil taleplerimiz etrafında örgütlü bir mücadele ağını ilmek ilmek örmeliyiz.
Bu düzenin şartı ve sonucu: şiddet
Buluşmamızın bir diğer konusu ise; bugün birçok kadının şiddetle, tacizle karşı karşıya kaldığı üstelik faillerinin cezasızlık politikalarıyla ödüllendirildiği ve artan yoksullukla beraber insanlık dışı koşullarda yaşamaya çalıştığıydı. Açıkça şu söylenebilir ki şiddet; kadın bedeninin, emeğinin, cinselliğinin denetim altına alınmasında ve ekonomik kaynağa dönüştürülmesindeki en önemli araçlardan biri haline geldi. Şiddetin ayyuka çıktığı bu dönemde gerek aile yılı söylemleriyle gerek de kamuda tasarruf bahaneleriyle sermaye; üniversiteli, liseli, işçi ve emekçi kadınların sırtından maksimum kâr elde etmenin hesabını yapıyor. Böylesi bir süreçte, kadınlara yönelik şiddet, tecavüz ve cinayet vakalarındaki artış “rastgele” bir sonuç değil. Tersine bu artış, bu düzenin kuruluşunun hem şartı hem de sonucu olarak karşımıza çıkıyor.
Sokaklar, kampüsler, işyerleri, evler… Tüm yaşam alanlarımızda şiddet meşrulaştırılmaya, hatta bir uslandırma aracı haline getirilmeye çalışılıyor. Şiddet faillerinin aklandığı ve failleri üreten sistemin görünmez kılındığı bu koşullar aynı zamanda sistemin yarattığı eşitsizlik ve şiddet halini dönüştürecek olan örgütlülüğü de bastırıyor. Şiddete, güvencesizliğe karşı örgütsüz bırakılan kadınlar, LGBTİ’ler toplumu da yaşam koşullarını da dönüştürmek adına ortak talepler etrafında yeni birliktelikler oluşturmadığı sürece bu sistemin yarattığı olumsuzluklar içerisinde çıkmaza düşecektir.
Bunlardan hareketle bizler de bir araya gelip sözlerimizi söyleyebileceğimiz ve haksızlıklar karşısında sesimizi yükseltebileceğimiz alanları oluşturmaya kararlıyız. İlerleyen haftalarda yapacağımız buluşmalarla, etkinliklerle yan yana gelmeye devam edeceğimiz ve mücadele olanaklarımızı tartışarak bu doğrultuda ilerleyeceğimiz bir mücadeleyi örmekte hemfikiriz. Biliyoruz ki dertlerimiz, taleplerimiz ortak ve öreceğimiz mücadele hattını da ancak birlikte örebiliriz. Yoksulluğun, şiddetin, sömürünün karşısında gücümüz birliğimizden gelir!
Fotoğraflar: Eylem Lodos
İlgili haberler
Eskişehirli kadınlar: 'Tuğba'nın ölümünün hesabını soracağız'
Kanatlı AVM önünde bir araya gelen Eskişehirli kadınlar Tuğba Koç'un ölümüne dair açıklama yaptı: 'Nefes alacak alan bırakmadığınız bu düzeninizi mücadelemizle yıkacağız.'
Eskişehir Ekmek ve Gül Kadın Topluluğu'nun çağrısıyla genç kadınlar buluştu
Eskişehir Ekmek ve Gül Kadın Topluluğu, üniversiteli kadınlarla tanışma etkinliği gerçekleştirdi. Kadınlar şiddete, ekonomik baskılara karşı mücadele hattının ne olması gerektiğini konuştu.
GÜNÜN ETKİNLİĞİ: Eskişehir Ekmek ve Gül Üniversiteli Kadın Topluluğu tanışma etkinliği
Eskişehir’de okuyan üniversiteli kadınlar Ekmek ve Gül tanışma toplantısında buluşuyor. Bugün saat 18.00’de Özdilek’te buluşacak kadınlar tüm kadınları bir arada olmaya davet ediyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN

























