“Altın varakla kaplı hayat. Kadife perdeli hayat. Bayağı rahat bir hayat. Öyle böyle değil. Kadın cesetlerinin üzerine inşa ettiğiniz rahat hayat.” (syf.168)
Kabuk isimli ilk romanından dört yıl sonra, Yalnız ile edebiyat dünyasındaki yerini güçlendiren Zeynep Kaçar, okuyucuya yine kadın odaklı bir metin sunuyor.
Kitap, Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölüm adlı eserinden sarsıcı bir alıntı ile, Dirmit’in sesiyle başlıyor; “Şiirlerimi yırttılar, şiirlerimi yırttılar. “Dirmit’in sesine Feray’ın ve nice kadının sesinin karıştığı, karışacağı, karışmaya devam edeceği derinlikli bir eser Yalnız. Zaman, mekân ve kişiler, gizem katma çabasına girilmeden doğrudan okuyucuya sunulurken, anlatıcı ve aynı zamanda başkahraman olan Feray’ın hayalleri ve içsel sorgulamaları hissettirilerek veriliyor.
“İnsan en çok kendinin körü oluyor. Bakıp bakıp görmüyor, yaşayıp gidiyor yaşadığı şeyi hayat sanarak.” (syf.73)
Yalnız;
• Kendini dış dünyanın cahili olarak tanımlayan, benliği ve kimliği elinden alınan, kendi dünyasını sırtlayan Feray’ın öyküsünün anlatıldığıdır.
• Aşkın peşinden gidilirken, hayallerin geride bırakıldığı, aşk sanılanın kimliğinden taviz vermek olduğunun gözler önüne serildiğidir.
• Sıcak bir yuva özlemiyle atıldığı hayatın, içinden çıkamayacağı bir kafese dönüştüğüdür.
• Masallarla ilgisi olmayan gerçek hayattır.
• Erk, şiddet ve din üçgeninden çıkılmayandır.
• Toplumdan ve dış dünyadan koparılan, eve hapsedilen, susturulan bir kadının ‘görünmeyişi’dir.
• Anbean değişen düzenin farkında olunmadığı, her şeye “dur!” denmesi için otuz senenin geçmiş olduğudur.
• Rockstar olacakken yıllarca bir odada kilitli kalan Feray’dır.
• O odadaki ‘perdenin kıvrımı, halının püskülü, banyonun sabunu, mutfağın çaydanlığı’dır.
• Görünmeyen emektir.
• Öldükten sonra adı Anıt Sayaç’ta bir rakama dönüşecek olandır.
• Farkındalığını kazandığında suçlu mu kurban mı olduğunun yorumunu okuyucuya bırakandır.
Yalnız’da, hayatın zorluklarını sırtlayan, anka kuşu misali güçlü gösterilmeye çalışılan bir kadın bulamayacaksınız. Tüm kırılganlığı, güçsüzlüğü, çaresizliği, korkusu dillendirilmiş, hayatın içinden, öldürüldüğü zaman akşam haberlerinde iki buçuk dakika ayrılarak ekrana verilen, öldürdüğü zaman toplum ‘kahraman’(!) ilan etmesin diye haber değeri bile biçilmeyecek olan kadınları okuyacaksınız.
“Biz, kirpiğimiz yere düşmesin diye mücadele edenlerdeniz.” demişti Çilem Doğan. Kendi mücadelesini vermiş olan Çilem, Nevin, Melek, Feray ve nice kadınlara… YALNIZ değilsiniz.
“Mutlu olmak için mutsuzluğa ihtiyacımız var. Harekete geçmek için durmaya, bir kâbustan uyanmak için derin bir uykuya, sevmek için yalnızlığa ihtiyacımız var. Kavuşmak için ayrılığa. Tastamamım. Şimdi eylem zamanı.” (syf.213)
Fotoğraf: Zeliha Kral/Ekmek ve Gül
İlgili haberler
GÜNÜN KİTABI: Sevgili Arsız Ölüm
Kendilerine öğretilen sıkışmışlığın, çevresini saran cehaletin de dili aynı zamanda. Soluksuz, hızlı...
Gerçeklerin arasından haykıran Cinli Dirmit’in hik...
Sevgili Arsız Ölüm-Dirmit oyunu, romanın okuyucuyu çektiği gibi çekiyor izleyiciyi içine. Kahkahası...
GÜNÜN KİTABI: Kabuk
Kendi kabuğunu kırmaya çalışan ve içinde doğduğu kabuğa sıkı sıkıya tutunan kadınların hikâyesi: Kab...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.