3 ay önce tüp mide ameliyatı geçirmiş biri olarak şişmanlığın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum ben. Bebekliğimden gençliğime ve şimdi de içinde bulunduğum 35’li yaşlara kadar hayatını hep şişman sürdürmüş bir kadınım. Çevremdeki insanlar ne kadar bedenime alışmış olsa da toplumsal hayatta kilolu biri olmak hiç de kolay olmuyor. Benimle yeni tanışıp ya da uzun zaman sonra görüp halimi hatrımı sormadan “Bu ne kilodur ha!” diyenleri, beni hiç tanımayan insanlara beni sadece fiziksel özelliklerim üzerinden anlatanları, hatta aşağılayanları, kestikleri gazete kupüründeki sumo güreşçisine sonra da bana bakıp hunharca kahkaha atan lise arkadaşlarımı ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Sokaktaki çocukların “Kadına bak, ne kadar kocaman” sözlerine ya da “Şişkoooo” diye arkamdan bağırmalarına maruz kalışlarımı da... :)
Ailemin, arkadaşlarımın, çevremdeki pek çok insanın endişelerine ve itirazlarına rağmen tüp mide ameliyatı olmayı seçtim çünkü kronik pek çok hastalıkla mücadele ederken bir 10 yıl sonra sağlığımın nasıl olacağı korkusu taşıyordum.
“Biz senin şişmanlık hikâyeni ne yapalım şimdi?” diye düşünenleriniz olacaktır bu satırları okurken. Bir risk aldım; 15 yıl sonra bu ameliyatın vücudumda yaratacağı sonuçların ne olacağını tıp da çok bilmiyor herhalde. Ben sağlık sorunlarım nedeniyle bu yola girdim ancak bugün pek çok kadın sağlık problemleri olmadığı halde, daha hızlı kilo verebilmek için bu yöntemi kullanabiliyor. Sağlık sorunlarım olmasaydı bu ameliyatı düşünür müydüm, sanmıyorum.
BİR SİSTEM ELEŞTİRİSİ: ŞİŞMAN GÜZELDİR
Bu uzun girizgâhtan sonra asıl konumuz olan Şişman Güzeldir oyununa geçebiliriz sanıyorum. Kadınların 90-60-90 vücut ölçülerine girmek için harcadıkları çabalara, estetik ve güzellik kaygılarına, zayıf kadınların daha güzel olduğu dayatmalarına, zayıf olanın toplumsal hayatta daha kolay yer almasına, “Modern kadın zayıf kadındır” güzellemelerine karşı bir sistem eleştirisi yapıyor Şişman Güzeldir. Zayıflamak için her gün değişen akupunktur, çay, hap, toz, diyet gibi yöntemleri deneyen, en son ameliyatlara kadar varan süreci eleştiriyor.
Bu eleştiriyi yaparken aileyi, anne çocuk ilişkilerini, ikili ilişkilerdeki yozlaşmayı ve toplumsal mutsuzlukları irdelemekten de geri durmuyor.
Kiloları nedeniyle dışarı çıkmayan, kamusal yaşamın içinde yer almayan Mattea, stüdyo dairesinden yaptığı radyo yayınıyla bir anda Rozi’ye dönüşüyor ve herkese o güzel sesini duyuruyor. Vücudunu kimseye göstermek zorunda kalmadan yaptığı bu işle yaşamını sürdüren Mattea, radyodaki adıyla Rozi, canlı telefon bağlantıları yapıyor, kadınlara pek çok konuda tavsiyeler veriyor. Milyonlarca hayran kitlesi olan Rozi’ye âşık olan erkekler bile var. Bu da Rozi’yi yaşama bağlıyor, onu ayakta tutuyor.
Kendinden çok emin Rozi’nin karşısında ise darmadağınık, sinirli, terk edilmişlik duygusuyla hayata öfke dolu Mattea var. İki ayrı kişilik yani.
Annesinin şişmanlığından dolayı beden takıntısı yaşayan, fiziği ne kadar düzgünse ne kadar bakımlıysa işi de o kadar iyi giden, ikiyüzlü bir evlilik ilişkisi yaşayan Anna ise iyi ilişkiler kuramadığı annesi Mattea’nin kapısını ancak bir sorunu olduğu zaman çalıyor. İki ayrı kadının hayata iki ayrı yerden bakışı, çelişkileri, çatışmaları, uzlaşmaz durumları bu anne kız ilişkisi üzerinden komediyle ortaya konuyor.
NE OLMUŞ ŞİŞMANSAK!
Gençliğinden bu yana şişman bir kadın olan, sinemanın ve tiyatronun en yetenekli oyuncularından biri olarak gördüğüm Füsun Demirel, 17 yaşında girdiği konservatuvar sınavını sırf kiloları nedeniyle geçememiş biri. Ömrü boyunca kilolarla mücadele eden, bu sebeple sinemada hep yardımcı kadın oyuncu rolleri verilen Demirel, “Öyleyse ben de şişmanlığımı sahneye taşırım” diyerek bu oyunla çıkıyor seyircinin karşısına.
Dario Fo ve Franca Rame’in yazdığı, Füsun Demirel’in çevirdiği ve Mert Küçülmez’in uyarladığı oyunda Füsun Demirel’in yüksek enerjisi bütün salonu pür dikkat oyunu izlemeye odaklıyor. Kilolu bir kadın olması nedeniyle kendi hayatında yaşadığı sorunları da oyuna katarak seyirciyle buluşturan Demirel, sahnede bir Rozi oluyor bir Mattea.
Mizah duygusunun yüksek, toplumsal göndermelerin fazla olduğu oyunda, Füsun Demirel, Demet Ergün, Mert Küçülmez ve Ayşegül Sağlam’ın başarılı performansları ise oyun metnini tamamlıyor.
Her kadının kendinden bir şeyler bulacağı oyunun izleyenleri güldüreceğinden ve onlara çok şey düşündüreceğinden eminim. “İnsanların fiziksel özellikleri üzerinden değil, yetenekleri üzerinden değer gördüğü güzel günlere bir adım olsun” diyerek de bu yazıyı sonlandırıyorum.
İlgili haberler
Şişmanım işte var mı diyeceğin?
Elbisesini çıkarıp mayoyla kalınca plajdaki herkes ona bakmayacak mıydı? Tüm insanlar kafalarını ona...
GÜNÜN ÇİZİMLERİ: Şişman kadın çirkin değildir
Kadınlara dayatılan beden profiline karşı kilolu kadınları resmeden Kamer Batıoğlu, kadının nasıl ol...
GÜNÜN OYUNU: Şişman güzeldir
Şişman güzeldir oyunu şöyle diyor: Onaylanmama korkusuyla duygularınızın içinde sıkışmayın, kendiniz...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.