GÜNÜN KİTABI: Palto
Gogol, Palto’da sistemi palto metaforu ile eleştirir, hicivle Rus bürokrasisini tiye alır. Değişimi simgelerle anlatır. İroni ile dış görünümün, giyimin sosyal algıyı nasıl etkilediğine dikkat çeker.

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz açlık sınırı, yoksulluk sınırı terimleri sizi de ürkütüyor mu? Bizler açlık sınırına mı yoksa yoksulluk sınırına mı daha yakınız? Ötesini sormuyorum, çünkü uzun süredir toplumun yarıdan fazlasının yoksulluk sınırından açlık sınırına kaydığını düşünenlerdenim. Yoksulluk sınırına erişimin bile lüks sayılabileceği zamanları yaşıyoruz. Çoğu zaman sadece bir sayıdan ibaret olsa da. Söz konusu insan yaşamları. Yemeğe erişemeyenler, aç yatağa girenler, çaresizlikten debeleneler nasıl sadece sayıdan ibaret olur, oran ve orantıyla açıklanır? Tabi bu kavramlara ulaşamayanlar da var. Sayıları her geçen gün çoğalan, açlık sınırı altında yaşamaya çalışanlar, bizim insanlarımız…

Dönemin Rus edebiyatçıları için, “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık” demiş kimi kaynaklara göre Dostoyevski ve Turgenyev, kimine göre ise Maksim Gorki. Hep merak ettim o Palto’yu. Okuduğumda anladım ki sadece Rus edebiyatçılara değil, günümüze kadar birçok yazara, senariste rehber olmuş bu Palto ve yazarı. Evet Gogol’un Palto’su ile yolculuğumuz Çarlık Rusya’sına olsa da sanki o kadar uzağa gitmemize gerek yok. Yol arkadaşımız Akaki Akakiyeviç, ki onu görmek için sokağa çıkmamız yeter. Başımızı kaldırdığımız her yerde onunla karşılaşmak mümkün. Ah Akaki Akakiyeviç, seni en iyi biz anlarız. Akaki Akakiyeviç açlık sınırında yaşayan, verilen her görevi yapan, devlet dairesinde dokuzuncu dereceden bir memur. O sırtına bir palto yaptırmak için tasarrufa gider, planlar yapar; tek öğün yemek yer, açlığını bastırmak için erken yatar. Açlık ve soğuğa dayanarak bir buçuk yılda palto parasını biriktirir. Ve yeni palto, öz güven, değişen algı, sindirilmiş benliğinin derinliklerinden fırlayan isyan… Sonra mı? Petersburg sokaklarında bir hayalet dolaşır…

Gogol, Palto’da sistemi palto metaforu ile eleştirir, hicivle Rus bürokrasisini tiye alır. Değişimi simgelerle anlatır. İroni ile dış görünümün, giyimin sosyal algıyı nasıl etkilediğine dikkat çeker. Kalıbın içindeki bireyi sorgular. Tesadüf olmasa gerek Palto’dan 6 yıl sonra 1848 yılında yayımlanan Komünist Manifesto’nun girişinde, Avrupa semalarında dolaşan bir hayalet yer alır…

Görsel: Nebat Bukrek/Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Bir kitap: Alçakgönüllü Bir Öneri

Bu bir uyarı, çok zorlu bir yolculuk. İki güçlü elin boğazımızı sıkma, soluksuz kalma; dipsiz kuyula...

Bir kitap: Doğru Soruları Sorsaydık Hayvanlar Ne S...

‘Hayvanlar sanatçı bir ruha sahip mi? Hayvanlar başkaldırabilir mi? Hayvanlar kendilerini bizim onla...

GÜNÜN KİTAP ÖNERİSİ: Boş Dolaplar

Yol arkadaşımızı, Denise Lesur ismiyle ansak da kitap otobiyografik özelikler içerir; yani yazar yan...