Dengbejin mirası: Ez Gazîn im
Baskılanan sadece Gazîn’in sesi değil “Kilam söylüyorsa aşık olmuştur!” denilerek Gazîn’in etrafındaki bütün kadınların sesi kısılmaya çalışılıyor.

Bir kadının kendi yarattığı sanatına olan aşkı, hayatı boyunca sürecek direnç ve mücadele öyküsüne dönüşebilir. Gazîn’in sanatına olan duygusu ancak aşk olarak tanımlanabilir, dengbêjlikle arasındaki bağı açıklamak için kullanılacak başka kelimeler bu duyguyu anlatmak için eksik kalır. Bunu anlamak için stranlarına, kilamlarına kulak vermek yeterli. Ama direncinin aşkıyla ne kadar sağlam bir bağ içinde olduğunu anlamak içinse sesiyle beraber öz yaşam öyküsüne de kulak vermek gerekiyor.

Geçtiğimiz Kasım ayında Aram Yayınları, Gazîn’i daha yakından tanıyabilmemiz için Ergun Sibel Yücel ve Marlene Schafers tarafından kaleme alınan Ez Gazîn im, Jineke Dengbêj (Bir Dengbêj Kadın) kitabını yayımladı. Kürtçe ve Türkçe olarak iki dilde basılan kitap, Gazîn’in çocukluğundan ölümüne uzanan bir akışla on bir bölümle bizi bir kadının sesine sahip çıkıp o sesi dünyaya nasıl duyurduğunun yolculuğuna çıkarıyor. Bu kitap aynı zamanda Gazîn’in isteyip de yaşamına sığdıramadığı “Kadın adına bir kitap çıkarma” isteğini de yerine getiriyor. Gazîn “Kadınlar anlatmışlar fakat kadın adına bir kitap yok. Dengbêjlikle ilgili çok kitap var, erkekler hakkında çok söylemişler. Ama kadın adına çıkmamıştır.” diyerek kitap çıkarma isteğini dile getirir. Onun ardından Ergun Sibel Yücel ve Marlene Schafers de Gazîn’in mücadelesini görünür kılmak ve vasiyetinin ilk adımını yerine getirmek için kolları sıvarlar.

Kitaba adını veren kilam “Ez Gazîn im, ez dengbêj im, ez ne kerr im, ez ne gêj im” sözleriyle başlayıp “Hestirên çavên min dirijin. Derdê dilê xwe dibêjim. Kesek dengê min nabihîze.”* diye devam ediyor. Kitap iki dilden yazılı ve sesli kaynakların taranmasıyla oluşturulmuş. Gazîn’in kendi bestelediği ve çokça seslendirerek tanınmasını sağladığı sekiz eser de sözleri ve notalarıyla beraber Marlene Schafers’in derlemesiyle ve Erhan Özdemir’in notaya almasıyla kitabın Kürtçe bölümünde yer alıyor.


Gazîn’in hem kendi hem de yakınlarının ağzından dinlediğimiz yaşam öyküsü “Dengbêjlik ruhun yoksa dengbêj olmanın zor olduğunu” anlatıyor. Bu coğrafyada bir kadın dengbêj olmanın yaşamın her alanında mücadele etmek demek olduğunu ise Gazîn’in yaşadıklarından çıkarıyoruz. Tatvan’ın Unsuz Köyü’ndeki bir tandır evinden Van’ın İskele Mahallesi’ndeki eve kadar yankılanan kadın sesi erkek şiddeti karşısında hiçbir zaman boyun eğmiyor. Ne “Söylemeye alışmasın!” diyerek babasının onu öldüresiye dövmesi ne 14 yaşında gelin gittiği Van’da kayınbabasının ona yaptığı baskılar ne de sesini duyan kadınların “Sesin erkeklere gidiyor, günah!” demesi onu yıldırıyor. Komşu evlere gidip dengbêjlik yapmasın diye annesinin peşinden gönderdiği kız kardeşine “Gelmiyorum, ne zaman istersem o zaman gelirim” demesiyle başlayan sesini var etme çabası, yurtdışına konser vermek için gitmesine kimsenin engel olamamasına kadar sürüyor.

Kendi ağzından dinlediğimiz Gazîn’in hikayesi aynı zamanda bize tek tek Kürt kadınlarının da hikayesini anlatıyor. Çünkü baskılanan sadece Gazîn’in sesi değil “Kilam söylüyorsa aşık olmuştur!” denilerek Gazîn’in etrafındaki bütün kadınların sesi kısılmaya çalışılıyor. Gazîn ve arkadaşlarına yalnız dağlarda söylemek serbest! Çünkü “İş yaparken söylenen kilam yasaklı olmuyor.” Gazîn kendini ve sesini var etmek için yalnızca akrabası olan erkeklerle değil ataerkinin bizzat kendisiyle mücadele etmek zorunda kalıyor. Kimse Gazîn’in aslında Raziye Kızıl olduğunu bilmezken İstanbul’a gidip Unkapanı’nda kaset çıkarıyor. Ama orada karşılaştığı emek sömürüsü onun için hayatının geri kalanını etkileyecek büyük bir tecrübe oluyor. Van’da kurduğu dengbêj evinde onun ön plana çıkıyor oluşu erkek dengbêjlerin hoşuna gitmiyor. Bu da onu bir dernek kurmaya itiyor ve bu defa sadece kadınlarla el ele verip hem Kürt dilini notalar arasında yaşatmaya devam ediyor hem de bu yolun hakkını veren bir öğreticisi oluyor. Sesi bu kadar gür çıkan bir Kürt kadınının, yönetenlerin gözüne batmaması da mümkün değil. Söylediği kilamlar bahane edilip tehdit edilmekle kalmıyor bedeni işkenceler görüyor. Ama o her şeye rağmen gideceği yere gitmekten asla geri durmuyor.

Gazîn’in başkaldırışı bunlarla da sınırlı değil. Çocukken dışardan aldığı tek ses olan Erivan Radyosu’nun sesi onu hayatı boyunca örnek alacağı Ayşe Şan’la tanıştırıyor ve “Madem ki ayıp, bunlar neden buraya çıkıp söylüyor?” sorusu onu yeni bir başkaldırışa itiyor. Belki de bu inatçılığı yıllar sonra yolunu konser için gittiği Ermenistan’da Erivan Radyosu’na düşürüyor.

Ez Gazîn im Kürt kadınlarına ilk kez dengbêj derneği kuran bir kadının hikayesi… Onun Van’dan Erivan’a, İstanbul’dan Süleymaniye’ye, Paris’ten Stockholm’e uzanan sesi hiç kısılmasın. Gazîn 2018’de Xinis xweş e’yi söylerken beyin kanaması geçirip aramızdan ayrıldı. Sesi hala aramızda yankılanırken başucunda ona Ey Felekê’nin sözleri kaldı. Sesini dört duvar arasına hapsetmeyen bu kadının hikayesine kitaplıklarınızda bir yer açın.

*Ben Gazîn’im, ben bir dengbêjim

Ben sağır değilim, sersem değilim

Gözlerimden yaşlar dökülüyor

Yüreğimin acısını söylüyorum

Kimse duymaz sesimi

Fotoğraf: MA

İlgili haberler
İşçi Semra’nın sorgulamaları: Yarı aç yarı tok, ne...

Metal işçisi Semra’nın evinde soba tütmüyor, evi de iş yeri de ısınmıyor… İzin yapmak, dinlenebilmek...

İMES’te kadın işçi olmak: Taciz, fazla mesai, düşü...

İMES’te çalışan kadın işçiler kötü çalışma koşullarının yanı sıra tacizden de bıkmış durumda. Tüm zo...

Sabrımız yüzde hiç, artık serde mücadele var

İkilem basit: Sürünerek hayatta kalmak mı, insanca yaşamak mı? İlk seçenek her gün daha fazla yoksul...