Yediden yetmişe bir toplum topyekûn Amok koşucusuna dönüşür mü? Dönüşürse ne mi olur? İnsan, doğadaki tüm canlıları tehdit eden bir robota dönüşür. Doğa tahrip olur, yaşam alanları yok olur. Dereler özgürce akmaz, denizleri müsilaj kaplar, balıklar ölür, ormanlar yanar, ağaçlar kesilir, bülbüller şakırdamaz. İnsanlar makineleşir, çocuklar duygusuz yarış atlarına dönüşür. Doğalığında Amok koşucusuna dönüşen toplum yaşadığı ortamla beraber kendisini de yok eder. Üzgünüm sanırım toplum olarak hepimiz Amok koşucusuna dönüşüyoruz. Amok koşucusu: Cinnet geçirme, çıldırma hali. Malezya’da sebebi bilinmeyen nedenlerden bazı insanlar sessizce oturdukları yerden aniden kalkar, ellerine bir hançer alır, yol boyu dümdüz koşarlarmış. Amaçsız, nedensiz saatlerce, bazen günlerce koşarlarmış. Önüne çıkan tüm canlıları yıkar, öldürür, devirir, yok ederlermiş. Ta ki kendileri de tükeninceye kadar. Acaba hepimiz Amok koşucusuna mı dönüştük de toplumsal sorunlara, kadın cinayetlerine, doğal hayatın yok oluşuna karşı üç maymunu oynuyoruz.
Avrupalı, Malezya’da çalışan, kibirli, kendini beğenmiş bir doktorun kapısını başı dik, ne istediğini bilen, yaptığı hatanın bedelini ödemeye hazır son derece gururlu bir kadın çalar. Yüksek ücret teklif ederek karşılığında doktordan bir iyilik yapmasını ister. İstediği her şeyi kolayca elde eden doktor kadına tek şartla yardım edebileceğini belirterek çirkin bir teklifte bulunur. Kadın net bir şekilde hayır der, kapıyı doktorun suratına çarpar ve çıkar. Kendi pişmanlığı ile boğulan doktor sahip olduğu her şeyi elinin tersiyle iterek kadının ardından gider, Amok koşucusuna dönüşür. Onuruna, gururuna, aşkına sahip çıkan bir kadın, doktorun yardımı olmadan hayatta kalamayacağını bilse bile doktora boyun eğer mi?
Stefan Zweig bu kitabında okuyucuya “Hata yapan mı suçlu yoksa hataya engel olmayan mı?”, “Hayattaki keşkelerin bir karşılığı var mı?” gibi daha birçok soru sorduruyor. Amok Koşucusu amaçsız, bencil, ön yargılarla dolu insanların, gerçekliğin duvarına tosladıklarında pişmanlıklarla dolu çaresiz çırpınışlarının hikayesidir. Yarın, pişmanlık kuyusunda debelenmemek için bireyler ve toplum olarak uyanma zamanı belki de…
Fotoğraf: Nebat Bukrek/Ekmek ve Gül
İlgili haberler
GÜNÜN KİTABI: Yılanı Öldürseler
Yaşar Kemal, Yılanı Öldürseler’de kadın cinayetleriyle ataerkil sistemin çürümüşlüğünü sorgular... N...
Ayşe büyüdü
Bir Bulutun Ardında, erkek egemen sisteme direncin, umudun, kardeşliğin, ufuktaki ışığın öyküsüdür.....
Başı eğilmez Suat Derviş’in
Suat Derviş’i sadece yazar ve gazeteci olarak tanımıyoruz. Aynı zamanda güçlü ve mücadeleci kimliğiy...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.