Fransa’da ‘Le Pen’ siyaseti: Kurtarıcı kılığında kadın düşmanı
Fransa’da Siyaset Bilimci Soma Rayan: Fransa’da aşırı sağ, kadınlara ve özellikle de göçmen kadınlara yönelik ‘koruma’ söylemiyle, kadın ve göçmen düşmanı politikaları yeniden üretiyor.

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri AB’de aşırı sağın yükselmesinin sonuçlarını da ortaya serdi. AP’ye Almanya’dan sonra en çok vekil gönderen Fransa’daki seçim sonuçları, büyük yankı yarattı. Marine Le Pen’in liderliğini yaptığı Ulusal Birlik Partisinin sandıktan birinci çıkması üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, erken seçim kararı aldı. Seçimler Fransa’da çeşitli boyutlarıyla tartışılırken, Le Pen siyasetinin kadınlar üzerindeki etkisi ve önümüzdeki süreçte kadınların mücadelesini Fransa’da Siyaset Bilimci ve Kadın Araştırmaları Uzmanı Soma Rayan ile konuştuk.

AB Parlamentosu seçimlerinin sonuçları, aşırı sağın koltuklarını güçlendirdiğini de gösterdi. Geçtiğimiz dönem Fransa’da aşırı sağın yükselişi kadınlar ve göçmenler açısından nasıl sonuçlar yarattı?

AB ülkelerinde ve Fransa’da son yıllarda aşırı sağ bildiğiniz üzere iki eksen üzerinden propagandasını sürdürdü. Birincisi göçmen ve mülteci düşmanlığı, ikincisi ise homofobi ve aileyi koruma meselesi.

Bu iki eksen tabii ki en çok mültecileri ve kadınları etkiledi. Bu tabloda en fazla zarar gören kesim ise mülteci ve göçmen kadınlar oldu. Göçmen ailelerin fertleri ve özellikle kadınlar Fransa’da doğmuş olsalar bile ırkçılığa maruz kalıyorlar. Kadınlar en çok isimleri, ten renkleri ve dinleri üzerinden yargılanıyorlar.

Bu noktada medyanın dönüşümüne de şahit olduk. Medya aşırı sağın propaganda aracına dönüştü ve etki yarattı. Geçtiğimiz AB seçimlerinde Fransa’da medyanın yüzde 70’i aşırı sağın hizmetindeydi. Bunun etkilerini aşırı sağın yeni yüzlerinden olan 28 yaşındaki Jordan Bardella için gördük. TikTok’ta 1.6 milyon takipçisi olan Bardella’ya medyanın tanıdığı kürsü, Ulusal Birliğin, AP seçimlerinde tarihinin en büyük başarısını elde ederek yüzde 31’den fazla oy almasına yol açtı. Bardella’nin en çok üzerinde durduğu ve sürdürdüğü propaganda ise LGBTİ düşmanlığı üzerineydi.

Şimdi az önce dediğim gibi homofobi, kadın ve göçmen düşmanı politikalar olabildiğince normalleştirilmeye çalışılıyor.

‘İÇİNDE EŞİTLİK GEÇEN HER ŞEYE KARŞILAR’

Bu meselenin diğer ayağı ise tabii yasal düzenlemeler. Aşırı sağın parlamentoyu etkilemesi sonucu Fransa’da tehlikeli yasaların onaylandığını gördük. Orta sağa yakın olan Macron ise günden güne oy sevdasıyla kendini aşırı sağa yaklaştırdı. Geçtiğimiz sene onaylanan göçmen yasası, göçmenleri sınırlamak ve sınır dışı etmek için düzenlenen bir yasaydı. Bu yasa aynı zamanda göçmenlerin barınma, eğitim ve en önemlisi sağlık hizmetlerine erişimini engellemek üzere düzenlendi ve çok tepki topladı. “Cumhuriyetin değerleri” meselesi üzerinden düzenlenen yasa en çok göçmen kadınları etkiliyor, toplumda öfkeyi besliyor, şiddete zemin hazırlıyor.

Parlamentoda onaylanan diğer şeylerden biri “kadına yönelik şiddetle mücadele”ye ayrılan bütçenin azalmasıydı. Aşırı sağın en çok muhalefet ettiği şeylerden biri buydu. Aşırı sağın parlamentoda kadın-erkek eşitliğine karşı sürdürdüğü politika kadını geleneksel aile rollerine sıkıştıran bir çizgide ilerliyor.

Şimdilerde Le Pen’in tıpkı İtalya’da seçilen Meloni gibi Fransa’da seçilme şansı var. Aşırı sağın kadın temsilcileri de az önce dediğiniz gibi kadın ve LGBTİ düşmanı politika yürütüyorlar. Le Pen, Fransa’da nasıl çalışma sürdürüyor? Sürdürdüğü siyasetin kadınlar açısından etkisi ne?

İki yönlü bir çalışmadan bahsedebiliriz. Birincisi “aile değerleri” üzerinden sürdürdükleri propaganda. Yani kadın-erkek rollerinin bu sistemin içinde tarif edildiği şekilde şekillenmesi. Mesela 2013 yılında Fransa’da eşcinsellerin evlenmesine yönelik onaylanan yasaya karşı Le Pen’in önderliğinde çok kitlesel eylemler oldu. Geçtiğimiz sene “iş yerlerinde kadın-erkek eşitliği” yasa tasarısına ciddi karşı çıktılar. İçinde “eşitlik” geçen her şeye karşılar. İkinci yönü de çok göstermelik ve halkı kandırmaya yönelik sürdürdükleri propaganda. Şöyle ki kadınları ve özellikle göçmen kadınları “Korumak istiyoruz” söylemleriyle kadın ve göçmen düşmanı politikaları yeniden üretiyorlar. “Bütün erkek göçmenler tacizcidir” propagandasının sonucu toplumun içinde de yaygın olan şiddet ve tacizin sorumlusu göçmen erkekler olarak kabul ediliyor ve bunun kendisi ırkçılığı besleyen bir yerde duruyor. Öte yandan son yıllarda aşırı sağın kadın temsilciler üzerinden ilerlemeye çalışması da tesadüf değil. Göstermelik “kadın lider” olumlamasıyla bir yandan kadın düşmanı politikalarının üstünü örtemeye çalışıyorlar.

Anayasal hak olarak geçtiğimiz yıl kadınlar için onaylanan kürtaj hakkı Fransa’da kadınların çok uzun yıllar sürdürdüğü mücadelenin sonucuydu. Ama Le Pen ve partisi kadınların kazandığı birçok hakka saldırmaya devam ediyor. Çoğu Katolik olan toplumun içinde dini propagandanın yanı sıra “aile ve milli değerler” meselesi üzerinden halka ulaşmaya çalışıyorlar. Mesela parlamentoda kürtaj hizmetlerinden ve cinsel sağlık ürünleri ve hizmetlerinden kadınların ücretsiz yararlanmasını engelleyecek adımlar atmaya devam ediliyor.

ARANAN ‘SUÇLUYLA’ İLGİLİ YALAN YANITLAR VERİLİYOR
Geçtiğimiz yıllarda emeklilik meselesi, işsizlik, göçmen karşıtlığı politikalar Fransa’da büyük çaplı eylemlere de neden olmuştu. Sermayenin Fransa’da halk ve özellikle işçi sınıfı için ortaya çıkardığı krizlerle birlikte halkın sağa kaydığını da görüyoruz. Sizce neden sağ propaganda özellikle kadınlar içinde karşılık buluyor?
Fransa’da ciddi ekonomik sıkışmışlıktan bahsedebiliriz. Özellikle ekonomik krizlerin nüksettiği dönemlerde sağ ve aşırı sağın yükseldiğini görebiliriz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkede faşizmin yayılması kapitalizmin içinde sıkıştığı krizden sonra ortaya çıktı. Sermaye kendi yarattığı krizler üzerinden öfkeli olan halka siyasi yanıtlar üretiyor. Ve bu yanıtlar hep toplumda kutuplaştırmayı arttıran yanıtlardır. Son süreçte aşırı sağa oy veren kesim esasında işçi sınıfı. Özellikle kadınlar açısından etkileyici olan propagandaların biri, “Göçmenler geldi işimizi elimizden aldı” oluyor. Çünkü işsizliğin arttığı dönemde en çok bundan etkilenen kadınlar oluyor. En zor kadınlar işe alınıyor.
Diğer yandan kadına yönelik şiddet oranları Fransa’da çok artıyor ve kadınlar güvensiz hissediyor. Yine burada da erkek göçmen karşıtı propaganda karşılık buluyor. Çünkü Fransa’da kadınların yaşadığı bütün güvensizlik ve şiddet sarmalı erkek göçmenler hedef alınarak tarif ediliyor. İstatistikler erkek göçmenlerin şiddet, taciz vs. oranını söylendiği gibi göstermese de kadınlar “suçlu” arıyor ve aşırı sağ bu “suçlunun” kim olduğuna dair yalan yanıtlar veriyor kadınlara.
TARIM İŞÇİSİ KADINLAR SAĞA KAYDI
Bir diğer önemli nokta köyler ve kasabalar. Özellikle solun uzun yıllardır çalışmasının zayıf olduğu köylerde, özellikle kadınlar aşırı sağa kaydı. Fransa’da köylerin çoğu aşırı sağa oy verdi. Özellikle köylü kadınların yaşadığı sorunların görünmez olduğu üzerinden bir öfke birikmişti. Fransa’da tarım işçisi ve çiftçi kadın sayısı çok fazla. Öte yandan son yılarda küçük tarım şirketlerinin kapatılması veya büyük şirketler ve holdinglere bağımlılaşması küçük ebatta tarımla uğraşan tüm kadınları ekonomik olarak çok etkiledi. Mesela çiftçiler ve tarım işçilerinin geçtiğimiz aylardaki eylemleri çok kendiliğinden gelişti ancak eylemleri yönlendirmeyi başaran sağ oldu.
BUHRANLARI YARATAN DA AŞIRI SAĞI YÜKSELTEN DE SERMAYE

Muhaliflerin, sol-sosyalistlerin önümüzdeki süreçteki pozisyonu nasıl olacak? Mesela seçimlere giderken Halk Cephesinin kurulması, kadın ve LGBTİ’lerin açıklamaları bu süreci nasıl etkileyecek? Hangi talepleri öne çıkararak bu örgütler propaganda sürdürüyor?

“Acil alarm” diyerek kurulan yeni sol koalisyon aslında faşizmin inşasını engellemek üzere bir araya geldi. Avrupa Birliği’nde faşizm deneyimi ve o dönem halklara ve özellikle kadınlara yaşatılanlar bir yandan da tarihsel olarak travmatik. Dolayısıyla faşizmin gelişmesine karşı “Tetikte olmak” da önemli bir kesim tarafından benimseniyor. Bu koalisyon bütün farklılıklarıyla en asgari programda birleşerek aşırı sağa karşı mücadele yürütüyor. Irkçılığa karşı mücadele sürdürmek bir yana bu koalisyonun en önemli hedeflerinden biri sermaye cephesini daha güçlü ifşa etmek. Özellikle aşırı sağın işçi ve emekçiler için parlamentoda sürdürdüğü politikanın bilançosunu teşhir etmek üzere propaganda sürdürmeye çalışıyor Halk Cephesi.

KAMUDA TASARRUFA KARŞI HALK CEPHESİ

Son yıllarda parlamentoda emeklilik ve emekli ücretlerinin arttırılması, işçi ve emekçilerin ücretlerinin artması, kamu hizmetlerinden yararlanma, zenginlik vergisi, işsizlik maaşı, temel gıda ürünleri ve barınma için kira fiyatlarının sabit tutulması ve öğrencilere burs için yasa tasarılarına ilişkin aşırı sağ hep ret oyu kullanmış. Bu Fransa’da halkın geneli tarafından bilinen şeyler değil. Dolayısıyla koalisyonun bu süreçte teşhirini güçlü tutmaya çalışıyor.

Özellikle ve özellikle kamuda tasarruf meselesi ve kamu hizmetlerinden yararlanmama tehlikesi Halk Cephesinin üzerinden durmaya çalıştığı şeylerden biri. Çünkü aşırı sağın kamuda tasarruf meselesi üzerinden sürdürdüğü propagandanın sonuçları yine en çok kadınları etkileyecek.

SAĞ VE AŞIRI SAĞ ÇİZGİSİ YAKINLAŞTI
Seçim süreci sermaye klikleri açısından nasıl bir tablo ortaya koyuyor? Sağ ve aşırı sağ seçimlere nasıl gidiyor?
Sağ ve aşırı sağın sınırları Farnsa’da günden güne azaldı. Sağın ve orta sağın aşırı sağa kaydığını görüyoruz. Macron ve Le Pen arasındaki çizgi de gitgide inceleşen bir yerde duruyor. Macron’un erken seçim çağrısı da tam olarak aşırı sağa hizmet eden bir yerde duruyor. Macron iki eliyle aşırı sağın istediğini onlara verdi. Bu tablo tam olarak sermayenin yarattığı sonuçların siyasi görüngüsü. Bu çizgi Fransa’nın ötesinde AB’yi saran bir hareket olarak önümüze çıkıyor. Buhranları yaratan sermeye, aşırı sağı yükselten yine sermaye. Sağın kendi arasındaki bölünmeler görünür olsa da bir yandan da birleşiyor bu gerçeği görmemiz lazım. Bugün Halk Cephesi kurulmuşken sağ ve aşırı sağ da koalisyonunu kurmaya çalışıyor. Özellikle merkez sağa bağlı Cumhuriyetçilerin aşırı sağ ile koalisyon kurmaya hazır olması önemli bir yerde duruyor. Sağ ve aşırı sağ koalisyonu seçimleri elbet etkileyecek. Ancak bugün Fransa’da halkın ve en önemlisi kadınların mücadele etmekten başka çaresi de yok. Son günlerde sokaklarda “faşizme karşı mücadele” eylemlerinde de gördüğümüz gibi çok çekişmeli bir süreç bizleri bekliyor.

Fotoğarf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Femmes Egalité'den AP seçimlerine tepki: AB'nin eş...

Fransa'dan Femmes Egalité, "Bürokratik, anti-demokratik bir makine olan Avrupa Birliği, halkın sırtı...

AB’de yeni parlamento ve aşırı sağ gölgesi

AB’de 3 kadından biri şiddetin farklı türlerine maruz kalırken kadınların yüzde 5’i tecavüze uğruyor...

Meloni itiraz etti G7 bildirgesinden 'kürtaj' çıka...

G7 toplantısında 'kürtaj' tartışması yaşandı. Aşırı sağcı İtalyan lider Meloni’nin itirazı üzerine G...