PORTO RİKO: ABD sömürgeciliği, ‘kamu borçları’, neoliberalizm kadınlara karşı savaşta*
Porto Riko’da kadınlar uzun yıllardır süren kemer sıkma politikalarıyla bağımlı hale getirildi. Dini ve neoliberal söylemlerle bedensel ve medeni haklar tehdit altına sokuldu. Ama mücadele büyüyor!

Bireysel günlük yaşam faaliyetlerinden ulusal ve uluslararası politikalara kadar hayatımızı Porto Riko’nun sömürge durumu yönetiyor. Bu nedenle, ulusumuzun durumunun ne zaman kötüleştiğini belirtmek isteseydik, belli bir an seçmek imkânsız olurdu. Bununla birlikte, 21. yüzyılın ilk on yılı boyunca, kemer sıkmaya odaklanan kamu politikalarının yeniden dirilişini imleyen, bu politikaları savunmak için tekrarlanan, artık doyduğumuz, tek bir söylem olduğunu görebiliyoruz: Yolsuz yönetimler tarafından yaklaşık 40 yıl önce yaratılan “kamu” borcu, sadece kemer sıkma tedbirlerini empoze etmek için değil; aynı zamanda bizi daha fazla bağımlı kılmak için mükemmel bir bahane haline getirildi. Bu politikalar uluslararası pazarların olumsuz etkisi altında, kamu hizmetlerinin ve sosyal yardımların çökeceği tehdidiyle imzalandığı için yasadışıdır. İnsan haklarımızı koruyan ulusal yasalara ve kamu politikalarına aykırı olarak; kamu yararının tam tersine doğrudan alacaklıların özel çıkarlarına hizmet ettiği için gayrimeşrudur. Kâr ve servet biriktirme arzusundaki sermayenin çıkarlarının korunması için borç ödemenin getirdiği yüksek sosyal maliyet, sürdürülebilir değildir.

Kamu borçlarını bahane eden son on yılların hükümetleri kamu kurumlarını sattı, yolları özelleştirdi, havaalanını kiraya verdi, devlet üniversitesi katkı paylarını arttırdı, yüzlerce okulu kapattı, yiyeceğimizin yüzde 80’i ithal olan bir ülkede tarım alanlarını tahrip edip ulus ötesi tarım ilaçlarına milyonlarca teşvik verdiler. Ayrıca on binlerce kamu emekçisini işten attılar, sahilleri ve bütün doğal mirasımızı özelleştirdiler ve emekli maaşlarını düşürdüler. Yine de, bunlar yeterli olmayacağından, Amerika Birleşik Devletleri Meclisi, 2016 yılında, seçilmiş hükümetten daha çok güce sahip ve tek amacı ödenmemiş gayri meşru kamu borcunun yaratıcısı hissedarlar için ödeme garantörü olmak olan bir Mali Kontrol Kurulu oluşturan PROMESA Yasası'nı dayattı!


YAŞAM ALANLARININ YOK EDİLMESİNE KARŞI KADIN MÜCADELESİ
Bu politik ve ekonomik saldırılara, sadece yoksulluk sınırı altında yaşayan ailelerin siyah kadın reislerinin gördüğü şovenist erkek şiddetini ve sistematik ırkçı şiddeti değil; aynı zamanda etnik olarak ayrıştırılmış yoksul toplulukların yaşadığı toprakların ve doğal kaynaklarımızın kirletilmesini de eklemeliyiz. Bunun bir örneği, kadınların mücadelesiyle gündeme gelen Peñuelas'ta kömür külünün topraklar ve insanlar üzerine çökmesi sorunudur. Bir diğeri yine temizleme mücadelesi yoksul siyah kadınlar tarafından sürdürülen Caño Martín Peña örneğinde olduğu gibi, su kütlelerinin kirlenmesidir. Kadınların, kötü yaşam koşullarının yanı sıra, yüksek kanser oranları, üreme sorunları gibi en kötü sonuçlarını yaşadıkları, ABD donanmasının Vieques’teki her yere bıraktığı kirliliğin temizlenmesi için verdiği mücadeleleri de sayabiliriz.


KADIN MÜCADELESİNİN 150 TALEBİNE HÜKÜMETİN CEVABI ŞİDDET OLDU
Kadın hareketinin 2017'nin ilk 6 ayında yaptıkları çalışmanın kısa bir özetini yaparsak, bu mücadelenin ülkeyi radikal bir şekilde dönüştürmek için ulusal bir sosyal seferberliğin teşvik edilmesini hedeflediğini görebiliriz. Geçen sene yüzlerce kadının örgütlenmesi ve harekete geçirilmesi, sadece 8 Mart’a güçlü bir katılımı değil, aynı zamanda kalabalık bir Feminist Dalga’nın 1 Mayıs’a seferber edilmesini de sağladı. Aynı gün Feminist Kolektif İnşaası o güne kadarki yol haritasını ülkeye sundu: Porto Riko’daki koşulların iyileşmesi için gerekli 150 talep. Sağlık, eğitim, örgüt kültürü, ekonomi, politik şeffaflık, çevre koruma gibi konulara odaklanan bu iddialar #NiUnaMenos Feminist Meclisi tarafından 3 Haziran 2017'de onaylanmış ve memnuniyetle karşılanmıştır; ülkenin yasama ve yürütme organlarına sunulmuştur. Hükümetin cevabı kayıtsızlık, baskıcılık ve acımasızlıktı; öyle ki protesto günlerinde birçoğumuz şiddete uğradık ve tutuklandık.


IRMA VE MARIA KASIRGALARI: DOĞAL AFETİN DOĞAL OLMAYAN SONUÇLARI
Bu mücadelenin ortasında, 2017 Eylül ayı boyunca, Irma ve Maria kasırgaları bize toplumsal örgütlülük aracıyla “ülkenin yeniden inşaası” gibi yeni zorluklar ve yeni görevler sundu. Her iki afetin geçişinden sonra ülkemiz eşi görülmemiş bir tahribata uğradı. Elektrik ve telefon altyapımız tamamen harap oldu. Tıpkı hükümetin acil duruma müdahalesi gibi yiyecek ve su da çok azdı. Şiddete uğrayan kadınların koruma kararları aksadı. Maria Kasırgasının hemen ardından, dört kadın Coamo, Arecibo, Ponce ve Aguadilla'da on günden daha kısa sürede öldürüldü. Öte yandan, elektrik sisteminin çöküşü, telefon sisteminin tıpkı adalet sisteminin her alanında olduğu gibi başarısız olması, cinsel saldırganlık için bir zemin ve cezasızlık yarattı. Ne yazık ki, 2017 yılı, 37 kadın kayıp vakası, 9'u aile içi şiddet ve bir diğeri 9 yaşında bir kız çocuğu olmak üzere 33 kadın cinayetiyle sona erdi.


PORTO RİKO’DA KÜRTAJ HAKKI: KAĞIT ÜZERİNDE İLERİ, GERÇEKTE YOK!
Şu anda, Latin Amerika ve Karayipler'in diğer bölgelerinde olduğu gibi, kürtaj yaptırmaya karar veren kadınlara engeller koymaya çalışan 950 nolu Senato önergesine karşı örgütleniyor ve harekete geçiyoruz. Porto Riko’da kürtaj 1971’den beri, Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi’nde görülen Roe v. Wade ve devamı (bu, sömürge düzeni tarafından dayatılan yetki ile tüm Porto Riko olarak genişletilmiştir) davasında verilen karar sayesinde yasaldır ve bu, kürtaja izin vermekle kalmayıp, reşit olmayan kadınların ebeveynlerinin izni olmadan kürtaj yaptırabilmelerini sağlar. Kağıt üzerinde Porto Riko’da kürtaj en ileri haklardan biridir, buna karşın Porto Riko’da kürtajın yasadışı olduğunu düşünen insanlar var hatta son yıllarda kürtaj yaptırdığı gerekçesiyle tutuklanan kadınlar bile oldu.

Kürtajın yüksek maliyetleri olanakları kısıtlı olan kadınların bu hakkı kullanmalarına engel oluyor. Öte yandan, aynı şekilde endişe verici olarak, Porto Riko yasama meclisi Medeni Kanun’da, kadınların, kız çocuklarının ve LGBTQI topluluğunun haklarını indirgeyecek olası değişiklikleri tartışıyor. Kadınlar sözkonusu olduğunda, kendi vücudumuz hakkında karar verme hakkımızı baltalayarak ve bizleri cinsel haklarımız ve üreme haklarımız konusunda ikinci sınıf vatandaşlar olarak konumlandırarak, fetüse belirli haklar sağlamaya çalışıyor. Aynı şekilde; kadının kendi bedeni ve hayatı hakkında karar verme özgürlüğünü elinden alarak, hamile kadını aciz kılacak ve kendi rızasıyla “tedavi” alma isteğinden tecrit edecek; üçüncü bir tarafa kadınların bedenleri üzerinde “hak” tanıyacak yasal bir önlem alınmaya çalışılıyor. Benzer biçimde, aynı etik ve akılcılık yoksunluğuyla, bu öneri, aynı cinsiyetten ya da LGBTQI topluluğundan çiftlerin evlat edinme hakkını ve trans bireylerin doğum belgesini değiştirme olanağını yok etmenin yollarını arıyor.



KADIN BEDENLERİNİN “DEVLETLEŞTİRİLMESİ”
Temel hizmetleri ve kamu kuruluşlarını özelleştirerek devletin küçültülmesini öneren bu neoliberal koşullar altında kadınların bedenleri, dini argümanlar kullanılarak haklarında karar verilebilecek ve kurallar dayatılabilecek “devlete ait bedenler” haline gelmiştir. Eğer bu noktaya, işçi kadınları haksız yere işten çıkarılmaktan koruyan Kanun 80'i yürürlükten kaldırma girişimini eklersek, ileriye yönelik söylem esas olarak, neoliberal kolonyal sistemden faydalanmayı amaçlayan ve ücretsiz işçi sınıfının çoğunun kadın olduğu bir ülkede her ne pahasına olursa olsun iş alanlarını azaltmaya odaklanan bir söylemdir. Bu yüzden bizi doğurmaya zorlamak sadece artık hamileleri koruyan ya da annelik iznini güvence altına alan yasaların olmaması nedeniyle iş alanlarımızı daraltmaz; ayrıca gelecekte ucuz işgücü bulunmaya devam edeceğini de garanti eder. Yıllardır dinliyoruz: neoliberalizmde kârlar özel borçlarsa kamusaldır. Ülkemizdeki gerçeklik budur. Porto Riko’da hazineye en çok para bırakan hizmetler ve kurumlar (havalimanı, yollar, elektrik gücü) özelleştirilir ve en borçlu olanlar halkın ödemesi için kamuda bırakılır; işçi sınıfına yönelik sübvansiyonlar ortadan kaldırılır, banka ve özel şirketlere teşvik ve sübvansiyonlar verilir. Bu sınıfçı, kapitalist, neoliberal, ırkçı ve ataerkil mantık altında, devlet etnikleştirilmiş ve yoksullaştırılmış bedenleri ele geçirir ve refah devletinden kurtulur. Bu zor şartlar altında biz kadınlar bu sorunlarla yüzleşmeye, örgütlenmeye ve harekete geçmeye devam ediyor; birlikte başka bir hayat kurabileceğimizi de iddia ediyoruz.



BEDENİMİZ ÜZERİNDEKİ EGEMENLİĞİMİZİ SAVUNMAK…
Kürtaj hakkını savunmak, tüm insanların sahip olduğu kendi bedenimiz ve nasıl yaşamak istediğimiz hakkında karar verme hakkını savunmaktır. Mali Kontrol Kurulunun diktatörlüğüne karşı savaşmak, kendi kaderini tayin hakkımızı ve demokrasimizi savunmaktır. Mevcut hükümetin kemer sıkma önlemlerine karşı mücadele etmek, onurlu ve insanca bir yaşam sürmek için doğal hakkımızı savunmaktır. Porto Riko gibi bir sömürgede, yoksullaştırılmış ve etnikleştirilmiş sınıfın bedenleri ve yaşamları, her gün işgal alanıdır. Kadınların, siyahların, LGBT topluluğunun ve çocukların payına en kötü kısım düşer. Ülkenin acele adımlarla parçalandığı ve güvencesiz bir yaşama yönelik tehdidin gittikçe daha fazla ortaya çıktığı bu süreçlerde, bedenimiz üzerindeki egemenliğimizi savunmak, ülke olarak kazanmamız gereken en büyük savaşlardan biridir.

* II. Latin Amerika ve Karayipler Kadın Buluşması’nda Porto Riko heyeti tarafından sunulan metin. Delegasyon şu örgütlerin üyelerinden oluşuyor: Feminist Kolektif İnşaası, M.A.R.’ın dostları ve Julia Evi
Çeviri: Oya Tezel

II. Latin Amerika ve Karayipler Kadın Buluşması'nda 11 ülkeden delegelerin ülkeleri hakkında verdikleri bilgileri içeren dosyamıza BURADAN erişebilirsiniz.
İlgili haberler
Latin ve Karayipli kadınların mücadele zirvesi

16 ülkeden 1200 delegenin, 28-30 Eylül’de Ekvador’un Quito kentinde bir araya geldiği Buluşma, bölge...

II. Latin Amerika ve Karayipler Kadın Buluşması

İlki 2015 yılında Dominik’te gerçekleştirilen, ikincisi 28-30 Eylül’de Ekvador’un Quito kentinde ger...

ȘİLİ: Öğrenci gençliğin kadın hareketini güçlendir...

Şili’de tabana dayalı sistematik kadın çalıșması farklı politik, toplumsal, kültürel alanlardan binl...